26.02.2010

yeni eve çıktım hepinizi beklerim o yee house parti zamanı

Artık merkezi bir yerde eve çıkabildim. Tek başıma eve çıkabilmek götüme patlayacağı için internetten kendime bir de ev arkadaşı bakayım dedim.. ev arkadaşı arayan tipleri uzun uzun inceleyerek kararımı verdim. Eğer ev arkadaşı bakıyorsanız dikkat etmeniz gerekenler:
1- hep erkekler arkadaş arıyor kendine
2- ille bayan gelsin diyor yine erkek çıkıyor
3- yeni boşanan adam hemen oraya link veriyor..
Bunlar ilk gözlemlerim oldu. 3 ilandan biri "bayan, rahat, özgürlüğüne düşkün, güzel fizikli, yemek yapmayı beceren bir bayan ev arkadaşı sarıyorum NOT: kira vermese de olur." Örnek verelim hemen..
Onları hoop tek tek eledim. geriye kaldı, bayan yanına bayan ev arkadaşları. ya bir şeyi anlamıyorum ilanların çoğunda direk "EVE ERKEK GELMESİ KESİNLİKLE YASAK" yazıyor. lan salak eve erkek getirmek için çıkıyorum zaten. Senle dizdize oturup aşk-ı memnuyu izlemek değil amacım. hem madem erkek atamıcam, o boktan eve neden o kadar para vereyim.. kalkar giderim yurtta misafirhanelerde kalırım. Düzenli seks benim de hakkım!!!! Bu hakkımı elimden alamazsın falan diye cellallenecektim de vazgeçtim hiç cevap yazmamak daha uygun olur diye düşündüm.. hoop erkek atamazsıncıları da sildim.
Geriye kaldı dürüst mürüst temiz olsuncular. Ayy bi tanesine mesaj attım, işte önce faceden birbirimizi ekleyelim falan diye hani ilk görüş manasında. Karı daha beni ekler eklemez, "hayatlarımızın birbirine uygun olmadığını düşünüyorum" yazdı.
Korktum bi an telaş yaptım, lezbiyen arama sitesine falan mı üye oldum da şey oldu diye. yoo gayet ev ilanı içindi.
Sonra biriyle daha aynı şekilde oldu, ekledik facebooktan birbirimizi. Yazdığını harfi harfine yazıyorum "eve sevgilim geliyor sen varken güvende olamam" sanki dexter'ım, ikinizi de kescem.
hayır profilime de bakıyorum kaşar gibi mi gözüküyorum diye. yooo gayet malak suratımın olduğu fotolar. hayır götümde kalktı "taş gibi kızım, korkun benden ezik kızlar ahaha" falan gibisinden. tabii bu götümün kalkıklığı, yabancı öğrencilerle eve çıkma fikrine kadar sürdü..
Göz ucuyla baktığım buraya okumaya gelip, ev arayan her kızın bacak boyu, ben kadar olunca, töbeler olsun bırak evi, bu kızı sokakta yanıma koymam diye düşündüm.
En sonunda acil yazanlardan bir tanesine mesaj attım. sonra o bana, ben ona derken aramızda garip bir elektrik oldu.
Mesajlarımız kurlaşmalara falan döndü. "Seni merak ediyorum" lar havada uçuştu. Telefon edip evi ne zaman tutacağımı sordum, o telefon konuşması tam yarım saat sürdü.
Böyle yatağa uzanmışım, bir elimi saçıma doluyorum, yatağın içinde dönüp duruyorum, arada garip garip "ahahah ahahah ayy çok ilginç" gibi kelimeler çıkartıyorum.
Sonra şöyle aynadaki suretimle gözgöze gelince, "napıyom lan ben" oldum.
Lezbiyen değilim, bişi değilim ama elin kızıyla fingir fingir konuşuyorum. durup durup mesajlaşıyoruz, "naaptın bugün , nasılsın, haftasonunu iple çekiyorum, senin odanı hazırladım kitapların çoksa sana kitaplık alayım mı" diye gün içinde bana mesajlar gönderiyor.
Ayy dedim, tamam niyeti kötü olmayabilir ama daha tanımadan birbirimizi 3 senedir çıkıyoruz da haftasonu düğünümüz var gibi davranmak ne diye? Hayır yarın öbürsügün gelip yatağıma girmeye çalışır, ayıp olmasın diye seviş işin yoksa..
yok anacım ben bunu almayayım dedim ve 250 tl ye full eşyalı profiloya 2 dk mesafelik olan yeri elimin tersiyle ittim!
..
Ardından bir tanesine daha mesaj attım ama umudum artık tükeniyordu.. Artık nasıl olsa olmayacak gözüyle bakıyordum ki hop güm pat kendimi eve taşınırken buldum..
Ev arkadaşım bıyıklı, göbekli, 130 boylarında kapkara 35 yaşlarında bir kadın. sadece valizimi alıp evine yerleştim. Kadın biraz garip ama neticede bir odam var ne olcak...
Gerçi bir çok şeyi de yalan çıktı, taksime 5 dk dedi yürüyerek nerdeeeee 5 dk. internet var dedi ama yokmuş. sorunca da "ee benim vınnım var" dedi. lan seninkini napim ben. depozito yok dedi senet imzalattırdı falan filan..
Artık o kadar zor durumdaydım ki ay dedim ne olursa olsun yeter bu çektiğim!
Ayy ama demez olsaydım, güya sadece valizlerimi götürcem 5 valiz kıyafet çıkardım. ve ben hergün aynı şeyleri giyiyorum, o kadar kıyafetim nasıl var inan bilmiyorum. Utanmasam zıbınlıklarımı saklayacakmışım, kıyamamışım bişeyimi atmaya..
5 ini birden götüremeyeceğim için aldım en büyüğünü, benle aynı boylardaki valizi, bindim otobüse.
Belediye otobüsüne valizle binmek sanırım yaşarken cehennemi tatmak gibi..
Kimse mi yardım etmez, o kocaman, içinde 5 insan cesedi varmış gibi olan valizle dolandım durdum bi de öyle bir yerden getiriyorum ki, izmir'den Bodrum'a belediye otobüsleriyle gittiğinizi düşünün na aynı öyle işte. neyse eşyaları bıraktım eve işe gittim..
...
Ardından akşam bir kaç işim vardı (ya aslında bunu yazmak istiyorum deli gibi ama sonra yazmalıyım, şimdi olmaz.. o akşam baya taşşaklı bir köşe yazarının evinde yemekteydim. Sevgilisi falan da vardı hatta birisi daha vardı süprüz.. baya güzel şeyler oldu ama sonra bu ayrı bir post konusu ve daha zamanı var şimdi yazarsam büyüsü bozulcak ondan..)
heh işte gece saat 12 gibi ordan çıkıp eve geldiğimde bir baktım kapı duvar.. allahım kadın kapıyı açmıyor, o gün de bana anahtarları yaptırcam akşam sana veririm demişti.
Dedim sıçtın PuCCa dolandırıldın. kadın seneti yaptı, kirayı peşin aldı, elalemin evini de kendi evi gibi gösterdi sonra pırrr. Aha da bu saatte nereye gitcem, cebimde var 7 tl para. Erik şehir dışında. tam 1 kontorum var. Sıçtım sıçtım sıçtım diye kaldım.
Bir de dolandırılmanın verdiği telaşla, mantıklı düşünemez hale geldim.. Erik'i aradım 15 dakika "ben sana demiştimm, sen hangi akla hizmet kendi kendine iş yapıyorsun? ben sana dedim, beni neden dinlemiyorsun, hemen en yakın karakola git sana para yollucam, off PuCCa sen de çocuk aklı yok" diye malak malak kalayladı beni.
Demişmiş bana, bana diyeceğine kalk gel sen yap o zaman pezevenk! Zaten dünya başıma yıkılmış bi de bu deli etti beni.. ben buna telefonda küfür ederken, apartmandakiler sessiz olmam için camlara çıkıp bişeyler söylemeye başladılar.
onlar bana kimi aradığımı falan soruyolar, ben ağlayarak kapıda kaldığımı anlatıyorum.
kendi kendime sinir harbi geçiriyordum kapının önünde ki bir baktım tuttuğum evin ışıkları yandı. Kadın alttan otomata basıp, beni içeri aldı.
Sadece uyuyakalmış hatun. ben de sesimi çıkartmadan gittim yattım.
Bu sayede de apartmanıma kendimi tanıtmış oldum. hepsi daha ilk günden ne boktan bir komşuları olacağını gördü.

17.02.2010

Belediyeler beni bir dinler misin pilisss

Eğer bineceğiniz otobüs hastanenin ordan falan geçiyorsa sabahları huzurevi servisine biniyor gibi hissediyorsunuz. özellikle "pazar" kurulu olduğu günler.. Belediye artık şu yaşlılara özel otobüs yapsın. Sadece onlar binsinler, ohh mis hepsi otutu görümcesini çekiştirir, gelinine sayar, barbunya tarifi verir..
Sabah otobüse binmek için çıkıyorum yola, zaten daha uykumun yarısı gözlerimde. Durağa gitmek için 20 dakika yürümüş oluyorum. Rüyamda sürekli koşturmaktan, sabahları daha çok yoruluyorum. Durakta sıra bekliyoruz ama boşuna gelen tontonlar hemen en önde. Paşa torunları gibi hoop geçiviriyolar dizlerini ovalaya ovalaya.. Orda bi sinir oluyorum zaten. Bi de mesela bakkaldan bişi alcam, ha şimdi otobüs gelir sıram gider diye gidemiyorum ya ona deli oluyorum... Geliyor otobüs tın tın biniyoruz, ve benim gerizekalı akbilim ilk yaptığım seferde daha hiç tutmadı. Mutalaka ikilettiriyor. Ya neyse Allahtan dua ediyorum kent kart gibi değil. Kent kartta bakiye kalmayınca. O küçücük aletten bir ses çıkıyor "bakiyeniz yetersiz" diye. en arkadaki bile uzanıp "kimmiş o fakir fukara" diye size bakıyor. Neyse burdakiler sessiz biraz daha..
İçerde bir sürü vıcır vıcır konuşan yaşlı teyzeler. Hoop hemen kapıyolar koltukları. "ayyy oyyyy oofff" sesleriyle. Ayakta kalıyorum napiim, kadınların kucağına oturamam ya. sonra ki durakta da bi ton adam biniyor. ben yanımdakinin koltuk altına iyice kendimi yapıştırıp o keskin, 5 gündür banyo yapmayan kokusunu içime içime çekerek hayal kuruyorum. Kulaklıklar da kulağımda. Klip çekiyorum kendi kendime..
Böyle işte, 3 insan ötede ki yakışıklı çocuğa doğru dönerek, şarkı söylemeye başlıyorum bi yandan da akrobatik hareketlerimle, 19 mayıs çalışmasına katılan genç kız dansımı yapıyorum. "Boşver süsü püsü boşverrr benim içim güzelll" diye.
Sonra o yanındaki sevgilisini kenara itiyor teomanın söylediği kısmı söyleyip, belimden tutuyor benim. iyice kendine çekip arkaya doğru yatırıyor, bu sırada bütün millet "ooovvvv" diyor. "başkalarının gözleri kimin umrunda." Sonra kız arkadaşı geliyor, çocuğu almaya çalışıyor. Bu sırada da öndeki liseli bebeler şarkının manga kısmını söylüyorlar "2 dakika sabret beyinin içi çok loş, Kurduğun hayaller hep bomboş, Sokaklarda pahalı olsa olurmusun bizimle sarhoş"
Onlar da böyle hiphop hareketlerini yapıyorlar, sonra da yaşlı teyzeler giriyor kameraya. memelerini sallaya sallaya o müziğin dupdupdıpdup kısmını yapıyorlar. Biz de lirik dansımıza devam ediyoruz.
Bu lirik dansta nerden yapıştıysa hayallerime, neyin hayalini kursam, lirik dans ediyorum. Banka kuyruğunda beklerken, bankayı soyduğumu hayal ediyorum. hoop lirik dansla paraları alıyorum. Sonra da bütün parayı alışverişe yatırıyorum o da lirik dansla.
Küçükken izlenilen müzikhallerden dolayı sanırım. Hiç gerçekçi durmuyor hayalim ona üzülüyorum. Sırf bunun yüzünden Murat Bozla sevişemiyorum!!! lirikle başlayınca olaya tabii sonunu getiremiyoruz. Habire o sağa koşuyo, ben arkasından paçadan tutup, sürükleniyorum falan filan.
....
Sonra böyle montumda bir kıpırtı hissettim, paranoyaklıkla hemen döndüm, götümü kim ellemeye çalışıyor, diye etrafımdaki çembere köpek bakışlarımı fırlattım. Ya ben bu fortçulardan acayip tırsıyorum. Öyle ki bekaret kemeri takıp bincem.
Bi gün ortaokuldayım böyle, ben yine hayal kuruyorum otobüste. İşte o dönemde böyle uzaylılar geldi gitti falan muhabbeti var. Ya ben böyle dalmışım gitmişim, ya uzaylıysam ben falan diye "yine lirik dansla" bişeyler düşünüyorum. Baktım benim bacağımın üstüne koyduğum çanta bir havaya kalkıyor bir iniyor. "ya bismillah noluyo lan" dedim. Çanta bildiğin hareket ediyor kucağımda. Ahan da vallahi uzaylılar geldi, beni yukarı çekiyolar diye bir heycanlandım, nasıl ama. Arkamdan yazacakları gazete yazılarını falan düşünüyorum.
Sonra şöyle dikkatli bakınca arada bir kol gördüm, biraz daha kafamı yaklaştırınca. Yanımdaki pezevenk atmış elini bacağıma at sever gibi bacak seviyor. Tabii benim de o yünlü örgü desenli külotlu çoraplar var ya, altımda ondan var. bıçak sok girmez, o derece hissetmedim olayı. orospu çocuğu!
bi kaç yerde daha yazmıştım böle başıma geleni. Ondan dolayı otobüste götü korumak lazım diye her an tetikte bekliyorum. Biri dokunduğu an, kartal vuruşumla hadım edecem onu ahdım var.
Ben aslanını bekleyen geyik gibi sağa sola bakarken, şöyle köşede bi yerde inmeye hazırlanan bir teyze gördüm. Poşetiyle oynayıp, pencereden dışarı "ahanda burası mıdır?" bakışı atıyordu. Hemen sinsi sinsi o koltuklara doğru yaklaşmaya çalıştım. Kimse teyzeyi benden önce farketmez diyerek, dualar edip, onu bunu iterek oraya doğru ilerledim. Bu kez kararlıydım, kesin oturacam oraya. Hatta kadın kalkmadan çantamı falan atmayı düşünüyorum o derece..
Sonra kadın tam kalktı, benim bacak hooopppp oraya doğru savruldu. lastik kız gibi garip figurlerle tam oturacaktım ki 70 lik bir teyzenin bakışlarıyla karşılaştım. Dedim yok, bu kez oturcam.. götümü koyup kafamı cama yaslayarak sızmama saniyeler kalmıştı. Hiç bir kuvvet bundan alıkoyamazdı beni. O göt oraya yerleşecekti derken, bir sesle kendime geldim "Bu gençlerde hiç ar edep kalmamış. Kadın hasta, yaşlı, kızım kalksana o otursun" diyince. Homurdana homurdana geçtim yine o koltuk altı pis rutubetli kokuş kokuş yerime.
Ağzını açıp bir şey diyemezsin, "sen de yaşlı olcan blabla" diye başlarlar. Ses çıkartmazsan, seni ordan kaldırana kadar, hepsi elele verip konuşurlar bütün yol boyunca. Bir yaşlı kadınla asla başedemezsin.
Ama gerçekten yeter. Zaten yolum saatlerce sürüyor. Sinek gibi ezilerek o yolu çekmek istemiyorum! ben de oturmak istiyorum, ben de kafamı cama koyup, gece alamadığım uykumu orda devam ettirmek istiyorum. hergün ayakta o kıllı koltuk altınının yamacında hayat geçer mi?
Belediyeler duy bunu lütfen. Şu yaşlılar için bir otobüs allasen herkes mutlu olcak bak.

PS: tabii elin gavurunun sardalya kutusu otobüs olayları olmadığı için fotoları hep sakin yolculuk yapan insanlardı ben de öle uymadı ama bu salak sarı bacımızı koyayım dedim.

11.02.2010

İlk senin girdiğinden emin misin?

Üniden bir arkadaşım vardı. Kız şimdi kanalın birinde çalışıyor. gayet işi gücü olan starbucksunda kahvesini içip, akşam arkadaşlarıyla iki tek atmaya giden bir hatun. Bundan önceki manitası da baya taşaklı bir televizyoncu. Ama bu hatunu kalkmış ailesi biriyle tanıştırmış(!) 1 hafta içinde de evleniriz birbirimize göreyiz kararını vermişler. evlenecekler ama bir sorun var ortada "kızlık zarı" Onlar bu kararı verdikten sonra kızla; kalıcı yapılır mı, adam nasıl kandırılır, parası ne kadardır, yapanların yorumları gibi şeyleri araştırmaya başladık.
Şimdi arkadaşlarımın beni sevmelerinde ki tek neden, hiç bişeyi yadırgamıyor oluşum. Yani böle kalk gel bana, adam öldürdüm de "hayatın sikildi hapishanelerde çürüyeceksin" demek yerine "ahaha oha nasıl yaptın olum, ay dur kaçmanın yolunu bulalım çok heycanlı lan" diyenlerdenim. Yani bi yerde derdi umrumda değil, benim umrumda olan, ondan nasıl eğlence çıkartırız. Zaten bulunduğu konumun sikko bişi olduğunun farkında da, ben de parmağımı sallayıp nasihat versem hiç bi işe yaramayacak.
Ondan kalktım bu kızla beraber araştırmaya başladım. Bir çok siteden öğrendiğim şey, deli gibi yaptırıyorlar. öyle böyle değil. Bi yer yazmış 5000 kişiye yapmışlar. Yani 5000 tane kadın kocasını kandırmış.. Fiyatlar 1500-3000 arası. kalıcıları da varmış, ama kızın biri yaptırmış, düğünden önce doktora muayeneye gittiğinde, dikişlerin attığını farketmiş. Sonra bunu defalarca yaptıran kadınlar da var. Her manitaya bir dikim yani. Ilık suda patlıyormuş falan filanmış.
kızlık zarı dikim sitelerinin en önemli özelliği kenarda bir kadın doktor fotoğrafı. Böyle gülümsüyor, güven veriyor "mincon bize emanet yalancı sürtük" gibi bakıyor.
Neyse bir tane bulduk biz bakırköyde, altında "allah sizden razı olsun namusumu kurtardınız" tarzı yorumların çok olduğu bi yer. Kalktık gittik, site öyle bi yapılmıştı ki, koskoca hastane zannedersin. Özel şişli eftal kızlık dikimevi hastanesi gibi bişey kafada canlandı tabi bizim. Ama bir girdik minnacık bir jinekolog. Doktor tabi sitede o kenarda bize gülümseyen kadın değil. Sadece sorcaz, odaya girdik falan böyle oturuyoruz. kadın bir sürü bilinmeyen kelimelerle anlattı neler yapacağını. Kısaca"bak bacım orayı iki türlü dikiyoruz, biri kalıcı, biri 3 günlük. Eğer çok giriş çıkış olup gergedan götü gibi açıldıysa orası, az zorlanıyoruz ama elimizden her türlü dikiş gelir, merak etme. Kukun ilk günkü gibi dar sıkı ve yapışık olacak. Öyle ki adam gelip 'ben bozamıyorum bunu' yapacak. artı promosyon olarak size bakirelik yüz hatları da veriyoruz" dedi.
Bizim kız da sanki yıllarca kendisine tecavüz edinmiş, zorla birlikte olmuş, gamze özçelik gibi uyurken kaymışlar buna edasıyla gözler dolu dolu salak salak bişiler anlatıyor. Bir ay önce "prezervatif sevmiyoruz doğum kontrole başlıcam ama kilo alıyorum yaeeee" diyen kız gitmiş, yerine "bana bunu yapanın allah belasını versin" diyen biri gelmiş.
Kadınlarda bu otomatik var olan "seviştiğini hatırlamama" hafıza sorunu valla beni bile bazen şaşırtıyor. Genelimizde var sanırım bu, adamla birlikteyken, altalta üstüste oluruz. Ayrılınca "sen beni kullandınn böhüüüüü" diye bağrış çağrış adamı seviştiğine pişman ederiz.
Sanırım toplumsal normlardan dolayı, hala sevişmenin iki kişilik olduğunu kavrayamadık. O yüzden olay bitince "benden alacağını aldı" olarak bakıyoruz. Çatır çatır orgazm olup böle diyorlar ya, onlara ben artı sinirleniyorum. ben napam o zaman, kafamı nerelere vurayım diyerek..
....
Neyse doktor olayına geri dönecek olursak, bi kere sitede koydukları ismi bile farklı kadının. Hani ne bileyim belki o yorumları da bu yazmıştır. Sonra bu yasal mı? bi de çok yerde okuduğumuz kalıcının fasa fiso olduğu. o kadar para verip göt olmak da var.. "kalk gidelim başka bi yer buluruz" dedim kıza. Tam gidiyoruz bizden 120 tl muayene ücreti istenince. Kız "120 tl yi veriyorum bari diktireyim" dedi, giydi önlüğü, geçti içeri. 2000 tl ye anlaştılar. hem o kadar ucuz hem o kadar pahalı yani...
Ben içerde bekliyorum onu, ordaki ailem dergilerine falan göz gezdiriyorum.
Sonra bana bir hal geldi. Kendimi şey gibi hissettim. Hani şeytanın avukatında son sahnelere doğru keanu kilisede o paçalarını kurtardıklarının gerçek yüzlerini görüyordu ya. Hani öğretmen bebelerle takılıyordu falan. Hah o sahnede gibi hissettim. Durumdan midem bulandı. Böyle bir şeyin eğlencesi bile, ciddiye binince olay iğrençti. hani ona yardım ettim diye kendimden tiksindim.
Kimsenin aile yapısını oturup eleştirecek halim yok.. Maalesef hala "namus cinayeti" diye bacak arasına penis giren kadınların öldürüldüğü bir ülkedeyiz. Onları bu duruma sokan adamlara bu kandırmaca müstehaktır bile diyorum. Bi defa o noktada kadının canı tehlikede oluyor. Ona yemin ederim ağzımı açamam sanırım, çünkü nasıl bir yaşam olduğunu hiç bilmiyorum..
Ama abi sırf koca bulamam korkusuyla, arada aşk bile yok ama işi gücü iyi diyerek, elin adamını kandırmak bana en büyük orospuluk gibi geliyor.. hayır bi de demek ki, o adamın gerçekten istediği şey bu, penis görmemiş kadın arıyor. Madem böyle bir herif senin standartında değil, onla olmazsın olur biter.
Yani hep "adamlar da sevişiyo ama temiz kız arıyor" diye kızın yaptığına kılıf buluyordum ama bu kandırmaca. Adam en azından kandırmıyor. ben yüzsüz, densiz hayvanın tekiyim ama istediğim bu diye direk söylüyor.
Bi de evlencen sen o adamla, hayatını paylaşacaksın. Ya yok gerçekten mide bulandırıcı bir durum.
...
20 dk sonra olay bitti, kalktı geldi. böyle hafif bir sızısı var gibi duruyor. Kalktık gittik taksiye bindik. Be ağzımı açmıyorum, o bir şey söylemiyor. Yani ne dicem ki oraya kadar getirmişim kızı sonra "ama senin yaptıın yanlış bla bla bla" demek salakça biraz. Bişeyler yiyelim dedik, oturduk bi yerde. Muhabbet etmeye başladık ki, gerçekten kız, zarı tamir edince otomatik olarak kendini temiz hissetmeye başlamış.
Öyle bir konuşuyor ki, "temizlendim, arındım, o kadar rahatladım ki" kelimelerini her cümlenin sonuna ekliyor. Artık en son öyle bir laf dedi ki kendimi tutamadım.
- Bizi sınıftaki Ayşe de evlenmiş o son seneki çocuk vardı ya onla. Ayy PuCCa onunla bile evlenmişler düşünsene öğretmenlerle bile yatıp kalkıyordu. Çocuk bile bile nikahı basmış midesiz herif ayy çok kötü.
- Sen Ayşe'den daha orospusun biliyorsun değil mi?
dedim. Sonra bir daha konuşmadık evlere dağıldık. Ay bu kızın yaptığı "ben sizin bildiğiniz kızlardan değilim" hatunlarından daha kötü. Bi ton bok yiyip, insanlar arasında "ay ben namusluyum, ay ben çük görmedim, ay siz pis sürtükler" gözümde aynı yerdeler.
Girdiği delik sayısını abartarak anlatan adamların statu elde etme yarışları ne kadar gerizekalıcaysa. Bana bir şey girmedi, ben en mükemmelim diyen kadınlar o kadar salak gözümde.

8.02.2010

İnsan hatalarını panik halindeyken yapar

Benim küs kalmak gibi bir özelliğim yok. Biri bana en kötü şeyi yapsa da gelip yüzüme bakıyorsa kaldığım yerden devam ederim. Ama lanet olsun, artık şu Esra Ceyhan'la küssek. En son pekmezin arkadaşı yüzünden uzunca bir süre görüşmedik. Geçen gün işte Erik, ben bi de Erik'in ev arkadaşı taksimdeyiz. karşıdan bu geliyor ayaklarını götüne vura vura koştur koştur. "Ayyyy PuCCişimm bebeyimm naberr" diye bir sarıldı. En son birbirimizi bıraktığımızda gırtlağımı kesip, kanına alnına sürecekti. Arkadaşları da vardı yanında, naaptın neettin muck muck dedik herkes gitti kendi yoluna.
Bi yarım saat falan geçti bi mekanda oturuyoruz biz, telefonumda bunun adı yanıp sönüyor. Dedim aman PuCCa hiç bela etme allahın manyağını açmadım telefonu. Ardından bi' daha. Yine açmadım. bi 10 dakika geçti, başka bir numaradan aranınca açtım. Bu sapığın sesi. "ya sabahtan berii arıyorumm, aşkol benim no dışında herşeyi açıyorsun" diyince, ebik gübik bişiler geveledim. Bu nasıl bir yüzsüzlük açmıyorsam, açmıyorumdur yani bi de böyle bunu suratıma söyleyip, beni utandırması, ayy çok kötü bişi bu. Nerdesiniz diyince salak gibi söylemek zorunda kaldım. Geldi mekana.
Böyle bir artı yılışıklık performansı falan. Erik'le 2. mi 3. mü ne görüşmeleri, ama böyle bir üstüne düşmeler. Erik bişi sölüyor bu hemen "ayy sen ne harika adamsın, her söylediğin doğru" Erik bişi içiyor "var ya sen mükemmelsin onu içiyorsun" ne dese böyle aval aval bakıyor falan. Ama hani yapmacık bir tavırla. Ay Erik'te göt çıktı fezaya. Böyle bir böbürlenmeler kendini pop star alaturkada birinci olmuş gibi havalar. "senin gamzen mi var ne güzelmiş" diyip o kırılasıca eli, eriğin suratına doğru gidince, ben artık eee eşşeğin amına suyu kaçırdın tavrı yaparak ayağa kalktım. eriğe kaş göz işareti yapınca "bak tuvalet şurdaki merdivenlerden çık hemen sağ tarafta." dedi. Anlamadı onu da çağırdığımı. öyle bir bakış attım ki, o bakışla bir demiri 5 e bölecek derecede. tuvaletin oraya gittik, elimle kolunu cimcirerek.
- O kızın her dediğine gülme ağzına sıçarım senin... lütfen rica ediyorum sen bir gerizekalı olduğunu unutma, onun seni zeki biriymişsin gibi göstermesine kanma..
- aptal aptal iş yapan sizsiniz gerizekalı olan ben. Çişini mi yapıyosun, napıyosan yap! Ayrıca gerizekalı değilim ben, arkadaşın beni zeki buluyorsa suç benim mi. Bazen o kadar abartıyorsun ki PuCCa ne desem o kafandan geçen paranoyalara cevap bulamıyorum.
- Ayy konuşma fazla. Bak valla yemin ederim biraz daha konuşursan veririm seni o kıza bir daha dönüp suratına bakmam. ayy sinirlendim yapmıcam çiş..
İndik aşşağıya ama nasıl uyuz oluyorum. Erik'te sinirimi bozuyor. Bi anda kendini iki kadın arasında kalmış gibi hissetti. O tavırlar falan, adamın kendine güveni geldi. Böyle aptal aptal espiriler, daha az önce 15 kız bunu yalamış gibi hareketler falan. Bi de böyle ortak nokta buldular Deniz Baykal fanlığı! Bir girdiler muhabbete "Deniz Baykal bu ülke için neden gerekli" diyerek. Allahım konuşmaları da "Deniz Baykalı seven bir milyon ulusalcı bulurum" duvarındakilerden öte değil. Hiç sesimi çıkarmadım, koltuğa gömüldüm. Bunlar hala konuşuyor, kendimi belli etmek için offluyorum yokk, adam "CHP bar kolları başkanı" sandı kendini. Esra sürekli Erik için "var ya gerçekten senin gibi dolu biriyle konuşmak muhteşem, o kadar haklısın ki, senin gibi zaten 100 adam daha düşünse refaha ulaşırız" Herife öle bir gaz verdi, korktum çıkışta bir Tuncay Özkan olacak diye.
Sonra benimki kalktı, bi sigara içeyim ben dedi, çantamdan sigarasını aldı, sonra bir baktım Esra da kalktı ben de geliyorum diye. Benim kan basıncım yükseldi, böle elim ayağım titremeye başladı.
Zaten bu sigara yasağı çok iğrenç bişi. Sigara içmeyen biri olarak tamamen daha fazla ezildiğimi hissediyorum. gece bi yere gidiyoruz, bebenin biriyle kesişiyorum mesela hop bi bakıyorum iki dakka sigara içmek için mekandan çıkmış, orda kendi dengi bir kız bulup dönmüş. Bi de eskiden duman altı olunca mekanlarda herkes güzel görünürdü gözüme. Ama şimdi duman yok bişi yok o gerizekalı danslar falan hepsi plazma ekran netliğinde. Kanalın kantininde sigara içenler, içmeyenler yeri vardı. O içmeyenler yerinde, ben ve iki üç pimpirikli tip. Kalan eğlenceli insanların hepsi, diğer minnacık tarafa sıkış tepiş oturmuşlar olurdu.
Böyle sigara içenler arasında bazı terimler, espiriler falan. hani bir çakmak davası, ne bilim o kar kış demeden çıkıp balkonda içmeler. Böyle garip bir durum.. hiç bi zaman içinde olamayacağım bir topluluk gibi. İncirlikte Türk olmak ya da Zaman gazetesinde Ayşe Arman olmak gibi..
ve şimdi onlar dışarı çıktılar ortak noktaları fazlalaşmıştı, masada Erik in arkadaşını bırakarak uçar gibi arkalarından koştum. Aman sanki o 2 dk da napacaklarsa, orda kızın ona oral yapacak hali yok heral. Ama kıllanıyor insan. it gibi titreye titreye onların sigara içmelerini bekledim. İşin kötü tarafı kıza da istediğini vermek istemiyorum. Hani kıskandığımı anlamasın gibi. oh rahat relaxmışım da 3 lüye varım gibi bir havadayım. Ama içimden geçen, o salağın önce dilini kopartmak, o dili alıp götüne soktuktan sonra kollarını ısırarak parçalamak..
....
neyse ardından geçtik içeri oturuyoruz, nan bi baktım eriğin ev arkadaşı benden daha mazlum köşede ofluyo puffluyor. Dedim PuCCa gerizekalısın, hopp ilgiyi bebeye çevirdim. Allahım nasıl övüyorum çocuğu, hakkında bişiler söylüyorum "ama maaşı 2500 tl" "bla bla bla bla bla aaa ama şeyin maaşı 2500 araba alcak bu ay sonu" "xxxx aa sizin alaçatıdaydı demi yazlık? ayy bi gün gitsekk, esra xxx bildiğin gezme delisi varya sürekli gezeyim tozayım."
böyle belli şifreler vererek esra ceyhanı ona doğru kaktırmaya çalışıyorum. Baktım hafiften kaykılmaya başladı, bizim safın "ampulu söndür" sayfa yorum muhabbetleriyle ilgilenmemeye başladı.
Dedim tamam iyi kıvama geliyor, hemen hop bir tuvalet ambiansı kurmak için"ben lavaboya gidiyorum" diyip Esra yı aldım yanıma. Tuvalette de bi güzel "ayy xxxx sana şey oldu galiba" diyerek verdim ara gazı.
Çıkışta otobüs duraklarına gidiyorduk bırakmak için kızı, bunlar önümüzde yürüyolar. Eseriyle övünen sanatçı gibi popolarını izliyordum ki aklım başıma geldi..
Ulan kız, bu gerizekalı sünepeyle çıkarsa, eriklerin evinden çıkmayacak. ben de her daim böyle gelip gidip denetleyemem ya. Ayyy biz bi de o 4 lü takılan embesil çiftlerden olcaz, allahım korkunç bişi bu. ve kız hala pekmezin arkadaşının bana yavşama olayını sindiremedi. Ayy ben çok gerizekalıyım diyerek koşturdum yanlarına. Daha durağa bile gelmemiştik çocuğun tuttum kolundan.
- yaaa ben teli unuttum cafede, esra kusura bakma yavrum sen burdan gidersin
- ee siz gidin alın ben Esra yı bırakırım durağa.
- ay yok sen de gel onun durağı uzak. ay hadi esra hadi öpemem şimdi seni.. tel kaçmasın byee
dedim. Çocuğu kartalın ağzından bebek yakalar gibi kapıp kaçtım. bildiğin kaçtım yani. Kız ağzını açamadı arkamızdan bişiler geveliyodu ama hiç duymadım.. Çocuk da telini falan bişiler dedi.
- Ayy xxx çok safsın sen ya. o tuvalete gittiğimizde dedi ki. Bu çocuğu al başımdan gerizekalıya benziyor. Senle konuşurken arkasına bakıp kaş göz yapıp duruyodu. Ondan öle gelip teli unuttum dedim. Valla görmedin mi başta benimkine şeyetti zaten. Amaaan ben sana başkasını ayarlarım üzülme, gücüne de gitmesin, kısa boylu ve ezik olduğun için değil yani o öle demek elektrik alamamış.
Akşam da esradan mesaj geldi "xx beni sordu mu" diye. Ona da xxx in eski sevgilisine döndüğünü, esranın e sinden bahsetmediğini söledim, faceden falan ekleyip benden gizli muhabbet kurmasın diye.
evet biliyorum burdan bakınca çok kötü gözüküyor ama inan çocuk ona yaptığım iyiliği bilmiyor şuan. Resmen onu çok kötü bişeyden korudum... yaa off tamam elin herifi sikimde değil ama neticede ona da iyilik yapmışım sayılıyor napimm yani...
Erik de evde benden çok pis papar yedi.. ve bir daha böyle böbürlenme yaparsa, iki iltifat gaza gelirse, o uyurken evini yakacağıma dair yemin ettim... Biliyosun benim huyumu bari benim yanımda yapma demi, tamam çocuğu bazen çok eziyorum ama böle başka kızların da ona laf dediği zaman koltuklarının kabarmasına sinir oluyorum!
ya benim acilen erikle aynı eve çıkmam gerek. Ama böyle de halam malam geldiğinde ne bok yerim. Babama diyemem zaten.. Hayır herif bitti, bi de ev arkadaşının çük derdini ben düşünüyorum. O eve hatta ben dışında hiç kız girmesin sonunda büyü yapcam valla "eve kız atamama büyüsü"


PS: Burda "Esra Ceyhan" diye bahsettiğim, o ekranda çıkan ağlak karı değil. Bu bir rumuz. Kadına biriniz ispitlemişsiniz, yayında demiş "benim hakkımda yazılıyormuş, ben değilim, benim blogum yok, sitem yok" falan gibisinden.

2.02.2010

keşke kıyafet ağacı olsa bi tohumla toplasam ürünlerimi

Halam gelince buraya bari dedim etinden, sütünden faydalanayım, doğru alışveriş merkezine. Ayy lanet olsun ama cinnet geçirdim artık. Sanki akşama ürünler bitecek gibi sabahın köründe, nerdeyse ezanla "hadi gidiyoruz" diye kalktık. Bu outletlerin olduğu bi yere götürdüm bunu.
Ben şu erkeklerin alışveriş sevmeme olayını da anlamıyorum aslında. erkek olsam akşamları mekan mekan dolanıp, elimde bir enerji votkayla bütün gece karı kız keserek, tuvalette allaha dua edip "nolur allamm bugün hilminin evi boş, oraya birini atmam gerek, lütfen benim yüzümü kara çıkarma şurdan bişiler nasip et bana" diye yalvararak, sansar gibi gibi sarhoş kız avına düşeceğime; Alışveriş merkezlerine gelirim.
Bir defa kadınların en hassas oldukları, en zayıf oldukları yer burası. "sarıyı mı alayım, siyahı mı, begümün moru vardı şimdi, ayy mor da çok güzelmiş ama alamam. kahve botlarıma uygun bişi alim en iyisi, evde mundar olacaklar, ay şu da çok şıkmış ama yanlarım fırtlıyo bunda. ay ben en iyisi siyahı alayım, hem yemekte de giyerim. Ayy osman da geçen, sana kırmızı yakışıyo dedi ama, yok yok herşeyim kırmızı oldu karpuz muyum canım ben. aaaa şu kadın neden ona bakıyo, ay acaba onlar mı moda. bak bak şu yanımdakinin de ayakkabısı çok güzelmiş benim de buna benzer siyahım var, ben ona en iyisi tunik bakayım. Ayy bak kemer almaya geldim ama neyse gelecek ayda bir mont bakayım ben" gibi kendi kendimize iç konuşmamaızı yaparken gelip usulca yaklaşsanız, ne kafanıza çanta yersiniz ne bişi. Anlamayız bile asıldığınızı.. Şu sevgiliyle alışverişe çıkılmaz mottosunu da anlamıyorum. O kadın o mağazalara girince inan sen sadece "güzel olmuş tatlım" dan öte bir varlık değilsin onun için. Ohhh kadın kız kesmenin en ala yolu. valla gözü görmüyo.. İstemediğin kadar kız, minnacık bir alana toplanmış, daracık kabinlere girip soyunuyolar dökünüyolar, hepsi telaşlı, hepsi şirin, hepsi birbirinin üstündekine göz dikmiş. Erikle mesela dolanıyoruz burnundan soluya soluya, giriyoruz bi yere. 15 dakika sonra bi bakıyorum ohh erik dağıtmış götü başı. "Nasıl olmuş" diyorum "çok güzellll" diyo ama gözü ben de değil, ayakkabı deneyen kadının bacaklarında. Kafasına bi tane geçirim diye düşünüyorum, ay aman diyorum, bi şuna da bakayım da. Sonra da unutup gidiyorum. Ama yine de adam benle mağaza mağaza dolaşmaktan nefret ediyor.. Demek ki bişeyler alan kadın erkeklere çokta cazip gelmiyor, sıkıntı verici ve korkutucu oluyor sanırım. Şey olabilir bilinçaltlarında "bu benim anamı siker paramı bitirir ocağımı kurutur" gibi. o yüzden de mağazada kadınla dolaşma fikri korkunç geliyor.
Ayy çok isterdim ama şu eski türk filmlerindeki gibi bir manitam olsun. Böle gazino sahibi falan.. Alsın beni götürsün bi mağazaya, tezgahtarla önüme yığsın bütün kıyafetleri, ben de gözlüğümün kulpuna oral yaparak "ooo beni mahçup ediyosunn" diyip 5 aylık ev kirası masrafında kıyafetler alayım..
Ama nerde anacım, gidiyorum yazın kışlık, kışın yazlık alıyorum. Sonra hoopp o sezon bi geliyo benim aldıklarım out olmuş. Daha hiç giymediğim abidik gubidik kıyafetlerim var. Haa bi de dolabımda etiketi çıkarılmamış 36 beden elbiseler. Hangi akla hizmet 36 beden almışım. 2 kilo veriyorum ya zannediyorum ki benden olacak bir ebru şallı. "Ayy nassı olsa zayıflıyorum" diyerek fermuarı kapanmayan şeyleri ucuz diye dolduruyorum.
ve en nefret ettiğim şey pantolon almak.. Dünyanın en güzel pantolonunu götüme sok benim orda yok bokum gibi duruyor. Hiçbişi yakışmıyor, o aynaları nasıl yapmışlarsa.. ben evden çıkıyorum "heyhoyyy 55 oldumm" diyerek. o aynada bi bakıyorum, benim baldırları kes, yont kendine bir ilkokul çocuğu yap.. Ben daha hiç bir pantolonu cuk oturdu diye almadım. hepsini artık ağlayarak "allah belasını versin senin gibi götün, sana ceza olsun böle bok gibi şeyler giydircem" diyerek alıyorum..
...
heh şimdi halayla beraber geziniyoruz, bi mağazaya girdiriyorum. "ayy kalk çıkalım burdan daraltı geldi bana" başka bi yere sokuyorum "ayy fenalık geldi"
Artık dayanamadım bi yerde duralım iki tane parça bişi alcaz diye tüm İstanbulu dolanmanın alemi yok dedim. Dolanıyoruz, bi elbise gördüm deneyeyim bari diye kabine girdim.
Deneme kabinleri bana işkence yeri gibi geliyor, özellikle kışın üzerinde ki herşeyi çıkartıyorsun. ayakkabının üstüne mi basayım, ay yere basmayayım ay paçasını şurdan çıkarayım derken maymun oluyorsun. Bi de her kabine girdiğimde aynı paranoyaklık "ya kamerayla beni izliyorlarsa, bari düzgün durayım, donuma kadar soyunmayayım, bacaklarımı da almamışım ha. ayy şu an bi deprem olsa donumla koşmak zorunda kalırım. ayy aslında olsa şurdakileri alıp kaçarım lan ne güzel, off keşke o gömleği de alsaydımm" gibi saçma salak düşünceler içerisine giriyorum.
neyse giydim elbiseyi çıktım. elbisenin altında tabi dizime kadar çektiğim baklava dilimli siyah çoraplarım, onun altında spor ayakkabısı olduğundan pek şeyetmedi. Halam baktıı baktıı baktıı.
- maşallahhhh 2 çocuk annesi gibi duruyorsun. hiççç yakışmadı çıkar onu.
- ya güzel olmuş işte
- Arkanı görmüyosun tabi sen, hem getir bi bakayım fiyatına.... Ooo bu ne ya izmirden ben sana bunu 40a alırım çıkar çıkar üstünden şunu.
Bu zaten İzmirden gelen herkesin, herşeyin İzmirde daha iyi olduğunu düşünmelerini anlayamıyorum. hayır herşey nerdeyse 2 katı pahalı olan bi şehir orası. Ama bu nasıl şehir faşistliğiyse, orda sıçtığın bok bile farklı geliyor insanın gözüne sanırım. Sonra bi tane daha giydim, bu kez satış yapan kızla beni mukayese etmeye başladı.
- ya bak şöyle olsan sana güzel olur, bak kıza ne güzel olmuş, ay senin gözlerin kendi gözün mü aman aman ne güzel maşallah. Nerelisiniz siz?.. belli belliii bizim komşu vardı senden tatlı olmasın öyle senin gibi kızı vardı...... ya biz de işte bizim kıza çıktık bişeyler almaya. kalktım geldim izmirden buraya, aileyi çok karıştırdı bu kız. Burda artık işe girdim çıktım ettim diye bişeyler söylüyor ama aha bak bugün pazartesi ne işe gitti ne bişi. Ben anlamıyorum zaten bişey. Sesimi çıkarmıyorum ama bakalım babası çok yüz verdi bunlara çok. Çikolatalarla büyüttüler bunu, her istediğini yaptı şımarttı böyle. Okuldan da atıldı bu, ona bile adam sesini çıkaramadı. Parmağında oynatıyolar adamı...... bi de bunun küçüğü var evlerden ırak aman. İkisi yanyana geldiler mi yok olsun o orası. babalarının bütün paralarını bitirdiler emdiler kuruttular adamı, şimdi evlenemiyor.. cık cık cık çok yazık çok öyle harcanıyolar.... sen ne kadar maaş alıyosun burda, sigortası da var tabii.. PuCCaa duyuyo musun bak... duymaz böyle işine gelmeyeni duymaz o.. tabi baba parasıyla burda özgür olmak kolay geliyor ona, ah kızım ah iyi ediyosun böyle elin ekmek tutuyo.. PuCCa çık çık bakayım şöyle bir dur bakayım, cıks olmamış vallahi olmamış tencere gibi olmuş götün..
Allahım kendimi resmen ergenlik çağındayım da, annemle dışarı çıkmışım gibi hissediyorum. o satıcı kıza, ben aslında öle biri diilim bakışları atıyorum. ordan kurtulmak istiyorum. rezillik utanç garip bi duygu. Anneyle alışverişe çıkan kızları görüp gülerdim hallerine hep, böyle kız bişi giyer arkada annesi çekiştirir durur kıyafetini.. şimdi 15 katı rezilliğini yaşıyorum sanki.
hayır o satış görevlilerinden de hiç haz etmem.. istemezsin götünden ayrılmazlar, dibine kadar yaklaşıp, ensende nefesini hissedersin kadının "neye bakmıştınız" diye de soruyolar ya.. "ananın mincosuna" diyesim geliyor bazen. lan neye bakcam orda salak karı.. Ama ne zaman da ihtiyacın olur 3-5 tanesi bir köşeye geçip kakara kikiri gülüşürler. Bi de öyle o mağaza kendilerininmiş gibi davranma havaları yok mu, "babanız cem hakkoya saygılar" diyesim geliyo kimisine. Bişey soruyosun mesela, senin suratına bakmıyor, diğer tezgahtar bebeyle gülüşüyo, bi yandan, "haa onlar zaten yüzde ellisi olan fiyatı" sen hala bişi soruyosun, karı bebeyi kesmekle meşgul. o zaman suratına bi tane çakıp "çıkışta sikişinizi, sokuşunuzu yaparsınız ama bi bak bana" diyesim geliyor.. Ekmek parası anlıyorum ama sevmiyorum yapacak bişey yok.. o yüzden zaten bence zara mara gibi mağazalar çok tutuluyor. kıyafetten öte valla şu satıcı-müşteri diyalogunun en az yaşandığı yerler olmasından dolayı.
kabinde kendimi kemerle asmak bile istedim. herkese herşeyimizi anlatmaya nasıl meraklı. Sanırım bu ırsi bişi, ben de blogda yazarak mı rahatlatıyorum kendimi napıyorum. Ayy ne biçim özelliğini almışım off.
Sonra başka bişey denedim, çıktım. sonra bi daha sonra başka mağaza, bi daha bi daha..
- bunu soğuklarda giyemezsin çıkar
- ördek gibi oldun çok kötü
- ayy onun kumaşını pazardan alırım dikerim. 5 tl ye malolur
Diye diye kendime sadece bershkadan bir adet tişört alıp eve döndüm. O ise kendine 3 kışı geçirecek kadar kıyafet aldı.