12.02.2013

Ertesi Gün...



Ertesi gün hapı daha yeni ülke sınırları içerisine girdiği zamanlardan birinde bütün gazeteler bayrak bayrak bunu yazıyordu. Devrim, kadınlar için inanılmaz buluş, artık kabuslara son bla bla bla. Kanatlı orkid'den sonra ilk kez kadınlar için bir şey yapmışlar diye tabii mutluluktan uçuyoruz. Ay hadi inşallah, darısı bir saatte 5 kilo zayıflama, tek sürüşte portakal kabuklarını soyma, geceden alınan bir hapla gündüz istenmeyen bütün tüylere acısız, zahmetsiz elveda sıra bunlara da gelecek diye göbek atma seviyesindeyiz. O dönemlerde böyle google datası şimdiki gibi değil, forum siteleri yeni yeni kıvılcımlanmaya başlamış internette bir şey aramak ölüm ötesi, kulaktan duyduğumuz ne varsa bizim için doğru olan o zamanlar o... 

Üniversitede okuyorum, bir fısıltı yayıldı okulda ertesi gün hapını yasaklayacaklarmış, daha hap gelmeden elimizden gidecek diye panikledik tabii ama bu paniğimiz kendi içimizde, dışarda daha çok şöyleyiz, “Benim zaten işim olmaz öyle şeylerle”, “Canım ben bakireyim” “3 senedir Batuyla aynı evde yaşıyoruz ama Batuşum bana hiiiç dokunmaz”, “arkadaşım üç gün gecikmiş bişi olur mu acaba? Allah aşkına cevap verin bir şey olur mu?” 
Sevgililer günü zamanı tabii ben yine lanetlenmiş gibi o günü yalnız geçiriyorum, o zamanki sevgilimle kavga etmişiz, bütün gece pencerenin önünde 'ha şimdi gelecek, ha sürpriz yapacak, hah araba geldi o sanırım' diyerek bekliyorum, adam tabii gelmedi, ben de salondaki dandik kanepede yattığımla kaldım. 

15 Şubat sabahı okula bi kız arkadaşımla gidiyoruz, yolda da bu ertesi gün hapından bahsediyoruz, okulun oradaki eczanenin önünde olan kalabalığı görünce biraz meraktan, herkes alıyo eve depolayalım kenarda dursun mantığıyla, biraz da yasaklanır falan depolamalıyız diye o kalabalığa girdik. Seda Sayan'ın programında bile o kadar kadını bir arada görmemiz imkansızdı, o derece The Walking Dead sahnesi gibi gözleri dönmüş bir şekilde eczacıyı az getirdi stoklarında yok diye boğacaklardı. Ama asıl olay bu değil, onca kızın içinde birkaç fedakar erkek vardı, sevgilileri için almaya gelen. Allahın işi ki onların arasında o kavga ettiğim sevgilimde duruyordu, kabak gibi bekliyor orada, bir de eczacıya atar yapıyor “hadi getir artık” diye. 
Kan beynime sıçradı sıçrayacak, gözüm seyiriyor, alnımdaki damarlar pıtı pıtı çıkmış kenardaki ponza taşını alıp kafasını yara yara oracıkta öldürmek istedim. Hatta eczacıların garip bir tartısı var ya eşşek mi at mı artık onları tartan şeye benzeyen, onu böyle boylu boyunca kafasına gömmek istedim.  Tam ona doğru yürüyordum ki göz göze geldik, sonrası cümbüş, eczanenin içinde bir kavga etmiştik ki camı pencereyi indirecektik, 'sen burada ne arıyorsun' diye, benimki gerçekten meraktandı o konuda sıkıntım yok ama orada kalabalığa zaten rezil olmuşuz ağrı kesici için geldiğimi söyledim, ne yapsın o da sustu. Sonra ben ve kavgayı izleyen bütün herkes adamın ağzından çıkacak kelimeye beklemeye başladık, bir tarafım 'Ne olur gece kızın birinin çekirdeğinden reçel yaptım demesin' diye içli içli yalvarıyor, diğer tarafımda 'O kızı ibreti alem olsun diye kampüsün ortasında sütyen telimle delik deşik etmezsem' diye kendini gaza getirmeye çalışıyor. Benimki de dünyanın olağan şeyini söylüyormuş gibi sakin sakin “Anneme aldım” dedi! 

Ve ben buna o zaman inanmıştım ya, yanımdaki arkadaşım bile kahkaha attı da ben “annesine almıştır, yalan söylemez yani” diye bir de savunmuştum adamı. Allahım aşk insanı sadece kör değil, direk katıksız geri zekalı da yapıyormuş demek ki... Hayır, bir de adamın kartı sorun çıkardı, aldığı ertesi gün hapının parasını da ben ödemiştim. Tohumuna para saydım lafının anlamını canlı canlı yaşadım bildiğin. Sevgililer gününe dair sanırım en garip anım bu olmuştu.