19.04.2010

11 tane baldırı çıplak adama tercih edildim yine de gık demedim

Dün maç vardı tamam mı Fener- BJK maçı. Erik koyu bir Beşiktaşlı olunca, bu maç onun kaçırmaması gereken bir durum. Ama günlerden Pazar ve benim tek izinli olduğum gün.
Başlarda maçına, içmesine, gezmesine ses etmiyorduk ama bugün edesim geldi.. Aslında başlarda o da çok takmazdı böyle maçları falan.. Hatta onunla maç izlediğim zamanlar bile olmuştu, yalnız işte olmuyor ben gayet sıkılıyordum, onu da sıkıyordum. durup durup, "meyva soyayım mı ya, cips yedim ya şimdi her yanım sivilce olcak baksana, ohaa çocuğa bak! bu kim adı ne, ayy salak neden futbolcu olmuş manken olsaymış ya, pencereyi açsana sen o taraftasın, tuvalete gidiyorum bi istediin var mııı?? ara versinler de sevişelim be, çok sıkıldım" diyerek
iki üç kez beraber maç izlemeyi denedik başaramayınca, daha doğrusu o bu işten sıkılınca ben yüzüğün de verdiği cesaretle direk içimden geçen sesleri dışarı aktarmaya başladım!
Sabahtan dedim ki, hadi gel çıkalım dışarı kitap falan bişiler bakmamız gerek. Çıktık işte, bu sürekli offluyor puffluyor. Sanki çocuğu vietnama savaşa götürmüşüm gibi.
Bi afra bi tafra bana. "evde kalsaydık ne olurdu, hah geldik işte, offf şuradan yürüsene"
Böyle her boka bir tavır, kapris deli etti beni.. Hayır bi de saat 11 akşam geç kalcam derdine düştü. Sanki maça değil pezevenk, rusya ya gidecek nasıl heycanlı. bir ton baldırı çıplak erkeğin koşturup, birbirlerini fortlamaya çalıştığı bir spor bu, içinde alev alev yanan bir ibne mi var nedir bu erkeklerin. Sevdikleri sporlar hep, memelerini götlerini ortaya çıkarıp, birbirlerini okşamak için ara ara esler veren sporlar..
Erik'te mırmırmır bana küfrede küfrede yürüyor "sabahın köründe çıktık sokağa ne vardı, akşama geç kalcam işte, off dürtüp durma beni! alt tarafı çanta, ne izliyorsun saatlerce almayacaksan gidelim. aynı kıyafetleri 15 mağazadan baktık, yemicem PuCCa aç değilim yemicem artık gidelim"
- Erik waffle alalım yaa gel ortaköye kadar yürüyelim hıııı
- Manyak mısın kızım buradan oraya yürüyemem ben! maça gitcem yer bulmam gerek. Şurada ne yiyeceksen ye, gidelim..
- Erikkk ayy şunlara bak ne tatlı
- neresi tatlı be fiyatına baksana insan satın alıyorsun sanki
- erik ya şu kitabı alayım mı
- al PuCCa al al ve oku gidelim artık beni sıkıntı bastı
- yaaa hava çok güzel yürüyelimmm elini versene
- geç kalıyorum anlamıyor musun????
kalktık geldik eve.. Bütün günü burnumdan getirdi resmen.. Sonra bir deli oldum ben. Gitmicen dedim maça! hayır bütün günümün içine sıçtın madem ben de senin gününün içine sıçcam gitmene izin vermiyorum dedim..
Dııttt birinci hata! İlişkinin ilk günlerinde ne maç, ne arkadaşlarıyla takılmak nedir bilmeyen Erik bir anda oldu Çarşı taraftarı. Bir dellendi, herifi ben bile tanıyamadım, kalktı ayağa, gözlerinin beyazı kıpkırmızı oldu, damarları dışarı fırladı, elleri titremeye başladı, kaşının kenarı pıt pıt attı.. "Bana karışamazsın" diyerek gitti içeri..
O gitti ya içeri basbas bağırmaya başladım, işi biraz da inada bindirdim.
- Bana göstermediğin ilgiyi alakayı 11 tane herife göstermeye mi gidiyorsun, bir günüm var bir günüm bugünü de benimle geçireceksin! kusura bakma ben sevgilinim, o tuttuğun takım.
- PuCCa mantıksızca konuşma bu maç önemli ve sus artık yoksa kötüye gidecek
- Ne kötüye gidecek ha nee?? terk mi edecen beni. İşte sen busun bu!! elalem kavga eder karılar kızlar yüzünden sen benle ilgilenmekten acizsin sen hep bunu yapıyorsun, yarın öbürsügün çocuğumuz olursa, o da hastalanırsa demek ki kalkıp gideceksin maça. yazık değil mi haa o çocuğa???
- Çocuk hastalanırsa neden gideyim, o zaman doktora götürürüm. amaaan deli misin nesin, ben de sana benzedim. kızım ne çocuğu, alt tarafı maça gitcem şunu burnumdan getirmesen.
kalktım gittim ben de kendimi odaya kitledim. Ağlama krizlerine girdim. ama ağlamıyorum aslında ağlamış gibi yapıyorum. arada sırada da "sorun maç değil sensin hıckk bana hayvan gibi davranıyosun böhüüüüü" diye ağlıyorum. hıçkırmış gibi falan yapıyorum sessizlik olduğunda yere kapıya bişiler atıp, sinir krizi geçirdiğimi sanmasını istedim ama bir işe yaradı mı diye bir sor...
Yaramadı..
ben orada kendi kendime dellenirken, içerde biri var diye kriz geçirmiş gibi yaparken, beyfendi çıkmış gitmiş evden..
Onu da şey de farkettim, işte ağlıyordum, kapıya askılığı fırlattım ses çıkmadı, "ayrılalım da mutlu olll" diye bağırdım ses yok.. sonra kapıya doğru yaklaştım, kulağımı dayadım ses çıkmadı. kapıyı bir açtım çekmiş gitmiş.
ben orada yani ciddi bir kriz geçirecek olsam bırakmış olacak beni..
O kadar sinirlendim ki, şimdi keşke ölsem gece geldiğinde beni ölmüş olarak bulsa da aklı başına gelse..
Acaba kendimi aşağıya mı atayım, geldiğinde sokakta cesedimi görür pişman olur. "ahh gitmeseydim okyanus gözlümü üzmeseydim dilooo diloooo" diye ağıt yakar.
Yok ya ölürsem bi boka yaramaz, şey mi yapsam acaba; kusayım kusayım böle tansiyonum düşer zaten bayılırım, komşu beni hastaneye kaldırsın, bunu da arasınlar oradan öğrensin koşarak gelsin.. Olmaz bu gerizekalı duymaz telefonu..
Bacağımımı kırsam acaba şuradan düşsem de.. Ya davsanlik'a söylesem arasa onu, PuCCa'ya ulaşamıyorum nerede başına bişi mi geldi dese, evet evet. Du kapatayım şu telefonu da, geldiğinde de uyumuşum derim. O da "tatlımm öldün sandım çok korktum bi daha seni asla yalnız bırakmayacağım bu bana ders oldu" der mi?
Ya da terk mi edeyim lan evi, mektup yazayım, geldiğinde dolapları boş görsün yüzüğü de makyaj masasının oraya bırakırım, geldiğinde kahrolur, ferhat göçer gibi garip bi hale bürünür acılı acılı gelir benden özür diler...
Ayy salak PuCCa burası senin evin terkedemezsin, bi de senin makyaj masan yok! malzemelerini koyduğun yere yüzüğünü koysan herif hayatta o dağınıklıkta bulamaz zaten.
Ben böyle bir ton plan yaparken mesaj geldi telefonuma "ağlaman geçtiyse ekmek almayı unutma sonra gece acıktım diye beynimi yiceksin öptüm"
ben buna daha çok sinirlendim.. kapadım telefonumu eve geldiğinde ışığı bacayı kapatıp eve almamaya karar verdim. hem bi defa yataktan attım, yüzük geldi.. eve almasam belki gelinlikle gelir diye de düşündüm içten içe..
Bu kadar plan bu kadar program intikam yeminleri derken, pekiii sonunda ne oldu, BJK yenilmiş bunun surat 10 karış. nasıl üzgün nasıl yıkılmış. Yani şimdi terketsem inan beni siklemez bi de iki darbe yemesin diye makarnayı ısıttım, sonra da
- Allah'ın takdiri, ben ne zaman üzülsem üzüldüğüm şeyin ağzına sıçılıyor yapacak bişi yok, bi daha kine maça gitmezsin benim gönül rızam olmadan
- bugün STV'mi izledin sen naaptın?
dedi barıştık gülüştük seviştik dicem ama sonra "seviştini anlatıyo yaeee" dicekler. o yüzden demiyorum...

5.04.2010

İçimde yaşattığım Ferdi Tayfur öl artık!!

Günlerdir anamı babamı kesmişler, kardeşimden sucuk yapıp yemişler, beni de dolaba kapatıp bu işkenceleri seyrettirmişler gibi bir acı vardı üstümde. Allahım nedeni de bilmiyorum böyle bir şeyler olmuş sanki benim haberim yok. Babamı falan özlüyorum, ya öldüyse diye şıpır şıpır gözyaşı döküyorum. yerli yersiz kafamın içinde belli kelimeler dolanıyor, GURBET, ACI, GARİBAN, EZİLMİŞ, TERKEDİLMİŞ, YAPAYALNIZ... Sürekli bu kelimeler gelip gidiyor aklıma.. Kendimi tonlarca yükün altında ezilmiş unufak olmuş gibi hissediyorum. Biri benden bir şey istediği zaman "yapma ağabey vurma ağabeyyyy" diye ağladı ağlayacak durumdayım.. pencereden dışarıya dalıp dalıp ooffffff çekiyorum.. Babamla normalde ayda yılda bir defa konuşurduk onda da para lazım mı? lazım.. tamam.. bu kadardı yani. Ama şimdi aradığında "neden aramıyorsun beni :((( sizi çok özlüyorum gelsenize buraya, baba yemeğini özledim neden beni bıraktınız neden ha nedennnnn" Bildiğin ağlıyorum falan. Gece yatarken cenin pozisyonunu alıyorum "allahım neden ben böyle yapayalnızım neden bana bunu yapıyorsun neen beni sevmiyosun allaaam neden haa neeennnnn" diye hüngür hüngür ağlıyorum..
Geçen gün erikle telefonda konuşuyoruz, dedi ki çocuk "bi 10 dk geç kalabilirim" normalde tamam diyip kapatmam gerekli ya da çok sinirliysem, ondan çıkartmam gereken acı varsa, "zamanında gel bi gün de beeeaaaa" diye carlamam gerek. Ama ben kısık bir sesle, gözlerim dolu dolu "hep böyle oluyor işte hep geç kalınıyorum, herkesin geç kaldığı biriyim ben kimim ki zaten neyim ben sen de geç kal napalımmm" diyip iç çektim. Çocuk durdu durduuu
- PuCCa afadersin ama mal mısın? günlerdir böyle saçma saçma şeyler söylüyorsun iyi misin sen?
diyince bir dur dedim bi kendine gel.. Bu üzerinde ki acı nedir kızım senin dedim. Ve olayın kaynağını bularak çözdüm...
Şimdi işe yakın bir yerde eve çıkınca 10 dk daha yatayım otobüse binmem taksiye binerim diye salyamı yastığa akıtarak son sn rüyalarıma dalıyorum, dalmasına ama Taksi sendromu diye bir şey geçiriyorum sonra. Evden her çıktığımda küfrediyorum kendime "senin ağzına sıçayım ben PuCCa, 10 dakka yatcam diye vercen şimdi o parayı, her gün taksiye yatırdığın parayı birleştirsen ufuuuuu, ama nerede sende o beyin malsın kızım sen mal" diye kendimi ezikleyerek biniyorum taksiye.. Her taksiye binişimde aynı terane, o taksimetreye nasıl bakıyorum rakamlar her atışında benim kalbim de atıyor. Bir rakamları izliyorum, bir de etrafa bakıyorum piskopat gibi beni dolandırıp 3 tl mi fazladan almasın diye.
Ya çünkü bizim oraya 2 yol gidiyor, diğer taraftan dolanırsa pezevenkler 3 tl fazla yazıyor, her seferinde "abi buradan gitsene" diyorum, bana evlerine gelen cezayı anlatmaya başlıyor..
Bi de tik gibi bişi o taksimetreye bakmam, kalabalıkça da binsek, ben kendime onu görebileceğim mesafede yerimi ayarlıyorum, yok göremiyorsam hindi gibi kafamı uzatıp oraya bakıyorum...
Ha işte ben o taksimetreye bakarken taksi de çalan müzik kafamın içerisine işliyor. Takside genellikle sabahın kör vaktinde en ağır arabesk şarkılar çalıyor.. uyanır uyanmaz duyduğum ilk ses cengiz kurtoğlu, ferdi tayfur, hakan taşıyan olunca benim beynimde bu müzikler bütün gün çalıyor..
"Çıldırırım kahrederimmm, Hayatımı mahvederimmm, Bu şehirde durmaz giderim, Gelin olduğun gece.."
"Sevda bitti oldu yalan, Canım dedim oldu yılan, Ondan ağlamam ondan, Duygularla oynadı ya, Beni böyle ağlattı ya, ağlamam ondan..."
"Tahamül edemem bu ayriliga ne olur sevgilim vurda öyle git vurda öyle git vurda öyle git" (gerçi burada ki "vur" baskısını nedense ayıp ayıp olarak algılıyorum ama olsun... )
"Serseri dediler gücenmedim, Divane dediler gülüp geçtim, Senin bu yaptıklarına, Çok içerledim"
Her sabah güne böyle parçalarla başlayınca tabi bütün gün, "çocuğumu alışveriş merkezinde kaybetmişim, kafayı yemişim beni akıl hastanesine yatırmışlar, kocam üstteki zencilerle kaçmış, kaybettiğim çocuk dilendirilirken yakalanmış, müge anlıya çıkmış, sonra canlı telefon bağlantısıyla beni aramışlar, "çocuğunu satan ana" diye vesikalık fotomu koymuşlar ama benim bir günahım yok gibi hissederim..
O yüzden artık taksiye binmeyeceğim.. Böyle bir kahır acı çekmek çok zor lan..
Gerçi yine de şükrediyorum ya, Serdar Ortaç falan çalsaydı. Sonrasında tüm gün dengesiz dengesiz davran. Böyle ağlarken gül, üşürken denize girmek iste, bi anda gerdan kır falan ayy yok bilinçaltımın süngerliğini sikim ben..