24.12.2009

Kıskançlık; insanın bacağını kıvırıp kendi götüne sokmasıdır

Sabahın köründe hınımın, hınısının, dıdısının bilmem ne kişisi İstanbul'a gelecekmiş. Babam aradı "kızı karşıla da gideceği yere götür, Hiç bilmiyor orayı. Muarrem abinin kızı, işi olmuş orda beraber takılın, ona arkadaşlık et. Sonra eve çıkarsınız anlaşırsanız" dedi..
Ayy dedim iyi oldu, canım sıkılıyor zaten gezer dolaşırız. Kalktım gittim kızı almaya.
Bekliyorum firmanın şeysinde. Servisten iniyolar şimdi. İki kişi indi, biri kız biri erkek.. hayır bir akraba kızı denilen şey ne olabilir yani. Netice de bir akraba kızı.. Babaannem brooke shields değil bişi değil.. Lan kız bir indi servisten benim ağzım açık kaldı. Bütün gece yolculuk yapmış bir hatundan öte, biraz sonra podyuma çıkacak mankene benziyodu.
Bir fizik var hatunda allahım. Kot giymiş ama o kota benim kollarım anca sığar. Bi de güzel giyinmiş böyle. Saçlar falan dalgalı uzun. Yüz bebek gibi. Hiç bir yorgunluk belirtisi yok, bişi yok. kaç saatlik yoldan gelmişsin bu nedir ani. Benim bi kere ağzımın kenarında mutlaka salya izi olur. Gözlerim kırmızıdır, yüzüm inek götü gibi şişkindir, Üstüm başım zaten yola çıktığım için eşofman falan vardır. Saçlarım desen yataktan kalktığımda tecavüze uğramış gibi oluyor da, tek kişilik koltuktan kıvrınmaktan, arkadan itmişler gibi olur. Ama hatun, az önce evinde şıkır şıkır giyinmiş, hatta bu hale gelmek için 3 saat evde uğraşmış gibi duruyor. Sonra valizini falan indirdi, öpüş koklaş yapmacık yapmacık
- xxxx dimi? ayy hoşgeldin ehiehi
- çok beklemedin dimi muckk muck
falan böyle.. Hop aldı valizini önüme geçti, allahım bir popo var kızda. bir avucumu doldurur yani bi lopu. Minnacık ve kalkık. Resmen kızın götünü izliyorum. her kıvrımını, bacaklarının bitiş şeklini falan. Ama benim gözler kısılmış, dudaklarımın ölü derilerini kavlayarak izliyorum. Bi gıcıklıkla yani. Bi kusur bulsam sevincem o derece. Ama yok maalesef, arkadan hayatım boyunca istediğim ama asla sahip olamayacağım fiziğe sahip..
Ortaokul ve lisedeyken hep kendimden çirkin kızlarla arkadaşlık yapardım. Çünkü ben bildiğin kompleksli, güzellik takıntısı olan ezik bir hatundum. Onlarla gezince dikkatlerin benim üzerime çekilceğini iyi bilirdim, hele bi de böyle bi kaç yerde onları aşşaladım mı, vay babam benim egoya gel bak sen..
Sonra büyüdük dedim gerizekalı mıyım ben, aştım gittim bu mevzuyu. Zannediyordum ama aşamamışım.
Kızla o yolda yürümek işkence gibi geliyordu resmen. Her geçen, kıza bakacak diye böyle içim içimi yiyor. Ulan baksın ne var yani, ama yok, nasıl sinirliyim, nasıl asabiyim. Kız işte bişilerden bahsediyor, ben ağzımın içinde mırmırmır, küfürle karışık söylenmelerimi yapıyorum..
"Yaa ben biraz açım bişeyler yiyelim mi?" dedi, şöyle bir süzdümm süzdümm. Hacı o fizik için o kızın hiç bişi yememesi lazım. yemin ederim 2 aydır yemek nedir, nasıl yenir unuttum. 54 kilo oldum.. Ama hala bir göt var bende konya ovası gibi. zaten 15 kilo da kalsam, 10 kilo götüm olacak..
...
Gittik bi börekçiye oturduk.. İşte sipariş vercez kız garsonla ay bir içli dışlı, bir samimi. Sanki 4 senelik kocasıymışcasına. Adam benim suratıma bakmıyor.. döndü götünü bana, hatunla su böreği üzerinde konuşuyolar. Ulan sipariş vercem beni sikleyen yok. "ben rahatsız ediyosam kalkim" dicektim. O derece uyuz oldum. "bakar mısınız, pardon bakar mısınız" diyorum herife yok, o hala hatuna bişiler anlatıyo. Artık dayanamadım kasadaki adama bağırdım. "bi börek yicem ama bi türlü sipariş veremiyorum" diye. Kız afalladı, garson afalladı, yan masadakiler herkes bi döndü bana baktı.
Ben de hiç bişi olmamış gibi nefesimi verdim, "peynirli istiyorum" dedim, gülümsedim.
Geldi börekler yiyioruz, ben ama bildiğin sinirliyim, neye sinirlisin diye sorsan onu da bilmiyorum. Kızın güzel olmasına uyuz oldum.. uyuz olmadım aslında, çatır çatır çatır kıskandım hatunu. Orda suratına çay dökecek kadar kıskandım. Zaten yiyemiyorum da her yediğim lokma ağzımda büyüyor büyüyor, allahım bunlar götüme gelcek diyorum, ama böyle kıskançlığımdan bayılcam o dereceyim..
Kızı da bi yandan süzüyorum, hakkında izlenim edinmeye çalışıyorum. "Kirpikleri ne güzel lan, kaşlarının yapısı da. Ama gözleri mavi değil hohoyyy ben öndeyim.. Kahverengi gözleri var, ıııyyy ne sıradan, hee böyle de avut kendini gerizekalı PuCCa.. elleri de güzel lan, nasıl zayıf, şu köprücük kemikleri çıkık kızlara bitiyorum. hatunun çıkık, bütün istediğim herşey kız da var. Kolları nasıl zayıf. Bi de benimkine bak 10 dakka sonra ringde güreşecek gibiyim. Acaba bu yediklerini nereye aktarıyo. ayı karı, bi buçuk porsiyon aldı. Hızlı da yiyo haa. Bi de bana bak nefes alsam 2 kilo alıyorum.
Bence yatakta kötüdür bu. Ben iyi miyim acaba yatakta lan. Bu da bir kıstas diil ki anacım, yazamam cv ye 'oralda üzerime kimseyi tanımam' İki kişinin arasında olan şeylerde başarılı olmak çok matah bişi değil sanırım. Tamam performansım iyi olabilir ama yatakta eminim o daha güzel gözükür. Bel çukurum var ama sadece bir bel çukurumla onun sıkı, kalkık, minnacık poposu boy ölçüşemez. Allah belasını versin pislik karı! orospuuu kesin orospuu bu kız. Baksana herkese veriyodur bence. Güzel kızlar bence hep orospu olur. Hıı belli ne mal olduğu."
- PuCCa ben bugün bizim akrabalarda kalcam. 3 güne başlıyorum işe. xxx amca ev falan demişti ama buraları hiç bilmiyorum ben, sana da yük olmak istemem ama ne düşünüyorsun..
- Ya sen bi işe başla bence biz bakarız ya şeyetme yani.
"Anam eve çıkmak mı??? Hii babam demişti zaten. Ben bunla eve meve çıkmam lan. hergün bu işkence çekilir mi.. Hayır sevgilim gelcek falan. Ayyy daraldım düşünmek bile istemiyorum. Bi gün ben evde olmucam, hop bu havluyla kapıyı açcak sonra, 'ne güzel dötün varmış senin, fındık gibi, ne güzel göbeğin var senin dümdüz, ne güzel bacakların var senin, eyfel kulesi gibin' diyerek altalta üstüste.. Sonrasında ise 'iyi ki yiyişmişim senle.. aylardır pelte gibi eziliyordum.. yatakta dört çevireceğim bi hatunsun, benle evlenir misin? Zaten PuCCa'ya gelinlik yakışmaz. Straplez istiyomuş ama koltuk altı loppucuk etleri fışkırıyor, sana daha çok yakışır.'
Yooo dostum yooo, senle aynı evde dolanmak istemiyorum. Hayır komplekslerim, kıskançlıklarım, ezikliklerimle ben kendimi o eve gömerim. Böyle uzağımda ol daha iyi allahım kalbim sıkışıyo, su istemeliyim suu evet suu. Daha da yemim şu böreği."
....
Kendime de bi yandan kızıyorum, ayy diyorum ne saçma yani. Kız sanki kendi istedi güzel olmayı. Hem sende maalesef lanet olsun ki "şirinsin" napacaksın. Allah seni böyle yaratmışsa kızın günahı ne. Siktiret ya senin de alımın, çalımın bi noktada çekiciliğin var yani. Ama yok içimde duran o ezik karı oraya çıkıp "o senden bir adım önde koca götlüüüü ahahah" diye bana gülüyor. Kızı bıraktım neyse gideceği yere.
Sonra dönüşte düşündüm, çirkin kadın yoktur, bakımsız kadın vardır mantığıyla saçlarımın pamuk ipliğine benzeyen uclarını kestirip şöle bir model verdirim de kendime geleyim diye, gerizekalı kuaföre gittim..
Sonra kıyamadım, herife de güvenemedim, bi cm kes derim, çıkarım ordan tarık akan modeliyle.. Bari maşa yaptırayım dedim, tabi bu kararı vermeme sebep olan kızın uzun dalgalı saçları..
Keşke hiç yaptırmasaydım, yarın gerdek gecem var gibi duruyorum. Üç kat kafam oldu, kekomançi kızlarına benzedim.. ben yürüdükçe lülülerim kıpırdıyor. Sivri burunlu çizme ve içine sokacağım kotum da olsa tam kıvamımı bulcam yani. Şuanda aynen "keko kızları koruma ve yaşatma derneği başkanı" havasında dolanıp duruyorum.

19.12.2009

En güzel hediye henüz verilmemiş olandır (3 gün 3 gece murat bozla tatil gibi)

Yeni yıl geliyor ya, hemen hop hediye almalar, vermeler bi ton cepten para çıkması falan filan. Dünyanın en gereksiz şeyi yani.. Birine hediye almak kadar kötü bişey yok sanırım. Bir sorumluluk yüklüyor adama ister istemez.. Ama neyse Allahtan kukum var, kukumun bana vermiş olduğu bir avantaj var.. "atkı örebiliyorum" Hem ucuz, hem lak lak bitiyor. Sonra işte vay elleriyle ördü, ay canımın paresi, göz nuru bla bla diye adamın dibi düşüyo, o iğrenç şeye.
Her sevgilime atkı ördüm ya, allah benim belamı vermesin yani. Hepsi de aynı model, aynı boy. Aslında bi ara aklıma geldi eve stok yapayım. böyle özel günler ve haftalarda çıkartıp "senin için ördüm aşkım" diyebileyim..
Yalnız işte mesela herif bana öyle eliyle yaptığı bişeyi getirse formalite icabı gülüp "ay canımsınnn bebeyim çok harika bu" derim ama içimden "pinti pezevenk" diye geçiririm yani allah biliyo.. Bi kere elle yapılan, manevi değeri yüksek bir hediye diye bişeyin varlığı saçma. Manevi değer ne lan! Ananeden kalan yüzük bile elmassa falan bir manevi değeri olmalı.. keza senin iki kağıdı buruşturup, üstüne pastel boyayla çizik attığın şeyle anca dötümü silerim..
Bi defa lisedeki manitam işte alt komşumuz olan bebe, böyle aylarca sana bi hediyem var, görünce küçük dilini yutcan falan diyodu. Üstünde çalışıyorum falan diyip de duruyodu. Anam ben de sanıyodum ki böle lisedeyiz ya, para falan biriktiriyo bana büsbüyük bişi alcak. Sonra bi gün geldi puşt, al sana hediyem diye akustik gitarıyla şarkı sölemeye başladı.. Ama beni bi gör suratım düştü, bi afalladım.
Şarkı ne lan, napim şarkıyı götüme mi sokim, yiyim mi, içim mi, duvara mı ascam.. Bi sinirlendim ama çaktırmadım. Bebe böle yaşar kurt havasıyla şarkıyı sölemeye başladı.. Sözleri de mıh gibi aklımda hala.. "Okyanus gözlüm" gözlerinin içinde bir beni bulamam\nereye koydun beni kimselere soramam\Okyanus gözlerinde boğuldum ben\Sen bana bakmazken ben ben ben.. diye böle devam ediyor..
Bi de deli gibi bağırıyo nasıl ama.. İnşallah kaset falan yapar çok tutar da bari para kazanırız bu şarkıyla, hani olur seven çıkar bir ev araba neyim alır bana diye düşündüm..
Ama sonra bebenin de karaktersizlik konusunda benden eksik olmadığını fakettim.. alt komşum olduğu için aynı şarkıyı, "ela gözlüm, bal gözlüm, kara gözlüm, kahve gözlüm, zümrüt gözlüm" diye değiştirerek okuduğunu duymuştum. Benden sonraki manitalarını tahmin etmem zor olmadı o yüzden..
Ya yeri gelmişken şunu da söyleyeyim, hacı bu "hatun kısmı oyuncak ayı sever" muhabbetini kim çıkardıysa yalanın daniskasını atmış yemin ederim. Yok öle bişi ya, oyuncak pofuduk ayı, kuş, aslan, köpecik ayyy daha derken kalbim daralıyor. O kadar çok ondan, bundan gelen oyuncağım varki, hediye ediyolar "oy böbüşümmm çok tatlısın" diyorum eve atıyorum, gelen misafirin bebesini oyalasın diye dolabın üstünde bekliyo bi ton oyuncak. Hele bi de onların "ı love you" yazanları var ki tam cinayetlik.. Eğer manitanıza ayı alacaksanız, ayrılın gidin daha iyi vallaa..
...
Bunu şey için yazdım ya aslında niye uzattıysam böle, yılbaşı için teoride benim, pratikte hediye denizinin bi hediyesi var..
Şimdi ben blogda, bir postun yorumuna Shivaree nın şarkılarından birinin bi bölümünü yazdım. Gidip onu bulup, hangi post olduğunu ve şarkı sözünü buraya yorum atan ilk kişi hediye denizi adresinden, 50 TL lik alışveriş çeki kazanacak efendim..
Sadece bir kişi olacak bu. Valla kıymetinizi iyi bilin, cebimde 50 tl para yok lan :((((
He bu arada yazan kişi adsızla değil, direk blogunun şeyi ya da en azından adıyla falan yazarsa sevinirim. Yorumları açcam çünkü şimdi.. Haksızlık olmasın diyerekten.
Öpüyorum en güzel yerinizden..
PS: hediye insan müsvettesinin oldu..

13.12.2009

Hiçbir şey sen değilmiş anladım, sen herşeymişsin kavradım

Şu teknolojiye binlerce kez teşekkür ettiğim tek icat var, o da saç düzleştirme aletim.. Ama şerefsiz alet bozuldu, elim ayağım koptu sanki. Böyle çocuğumu düşürmüşüm gibi kahroldum.. 3 senedir, canımdı o benim.. Her derdimi sıkıntımı çekti. Kah oldu ayrılık acısı çekerken ağlaya ağlaya onla saçlarımı yaptım... kah geldi, sevişmeye giderken onu kullandım.. Bir sevgili gibi, ana gibi, arkadaş gibi saçlarımı okşardı sıcak sıcak.. Evet saçlarımın uclarını sikip atıyordu ama her güzelin bir kusuru vardı. O lacivert duruşuyla tam bir asildi, ne günler geçirdik biz onunla. Her yere, her şehre arkamdan geldi. Hiç yorulmadı, sevgilimin kafasına attım bana mısın demedi, dimdik ayakta kaldı.. Ama ben ne yaptım ona, klozetin içine düşürdüm. Bunu nasıl başardığımı inan ben de bilmiyorum öle tepe taklak duruyordu orda.
Yenisini almaya param olmadığı için, bu yoluk saçlarla hayatımı geçirmeye devam etmeye karar verdim. Ama anacım öyle ki saçlarımın ucları boyanmaktan ve o -ölünün arkasından da hemen konuşmak olmaz ama- orospu çocuu düzleştirici yüzünden plastik gibi olmuş. Bir, iki, üç kere çıktık dışarı, kaynanası tarafından işkence gören gelin misali de. Ben de bir genç kızım güzelleşmek benim de hakkım diyerek, yeniden kuaförde fön günlerine başladım..
Nefret ediyorum kuaföre gitmekten. Çok çok uzun zamandır fön için sıra beklemek nedir unutmuşum. Koltukta bekliyorum, iki tane gün karısı saçlarını yaptırıyo, benle bekleyen 2 tane kız var. Üçümüzün ortak noktası elimizde, anahtarlıklarımız, telefonlarımız, ve 10 tl para olması.. ve her kuaförün vazgeçilmezi, büyük ihtimal üstteki apartmandan olan, hergün oraya gelip, manitasını anlatan.. çok bilmiş ergenliği yeni bitmiş embesil bir kız. Sürekli dolanıyor, aynalardan götüne başına bakıyor.. Böle her boka atlıyor, bağrarak konuşuyor, "kamil abeeee saçımı sarı yapcaz demeeee" diye. O her konuştuğunda ayağa kalkıp, o sprey şişesini ağzına sokmak istiyorum.
Ay dedim dur saç modellerine bakim, saç modelleri de yalnız 89 yılından kalma çoğu. Herif açmış kuaförü bi daha dergi namına bişi almamış. Böyle bir afakanlar basıyo beni, artık yeter diye çıkcam tam, karının birinin saçı bitti. Böyle saçının içine, iki gardolap sokacak kadar kaparttı ablanın kafayı, götümden çirkin etti.. Ama kalkacak ya o, kızın biriyle aynı anda girmiştik kuaföre, ikimizde de bi hareket oldu, bi kıç kımıldaması, yan gözle birbirimize bakıyoruz, depar atmak için hazır bekliyoruz.. Baktım olamayacak ben hemen ayağa kalktım. daha karı kalkmadan sandalyeden, sanki böle acil bi işim var gibi de koşturmaya başladım oraya.. Hemen sandalyenin ucundan tutup aynadan kıza "hahay pis sürtük ben kazandım" adlı zafer bakışımı attım. Kız da bana "İnşallah saçların kopar lanet olası orospu" bakışını attı.
...
Tam oturdum adam saçlarımı tuttu, "hikmet şunu yıka bi" dedi. Abi burda bir deli oldum, birincisi banyo yapıp gelmişim saçlarım pis değil, ikincisi "şunu yıka" ne? Mırıl mırıl küfrederek hikmetin ellerine bıraktım kendimi. Allam o saç yıkama şeysi kadar rahatsız bişey yok sanırım, aşağı, yukarı, hooo sağa, sola derken boynum sikiliyo. Taki saç derimin içinde hikmetin parmaklarını hissedene kadar. Allam o nasıl güzel masaj. Öyle şefkatli ki, çocukluğum, ilk aşkım, son sevdiğim, iğde kokuları, kirazlar, soba üzerinde kestane aklıma sevdiğim herşey geliyordu. "hikmet hikmet hikmet" diye mutluluktan orgazm olacak seviyeye geldim desem yeri. Gözlerim doldu lan, ana eli kadar şefkat, hikmetin ellerinde. 20 yaşlarında bir homonun, kafama yaptığı masajla hayatın anlamını buldum desem yeri. Günlerce, aylarca, yıllarca orda öyle kalabilirdim.. Sonra bitti saçlarımı kurularken bana gülümsedi, onu biciklerime bastırıp "seni seviyorum hikmet beni bırakma kulun köpeen olayım" demek geldi, ama saçmalama dedim, gittim oturdum diğer dallamanın önüne..
...
Herif bi benden tiksindi mi naptı anlamadım, saçımı iki dakkada harcadı. "ayy naapmışsın sen buna, ayy ne berbat saçın var, ayy bitmiş ölmüş, sen bunla nasıl yaşıyorsun, midem altüst oldu benim burda" gözlerim dolmuş, alt dudağım titreyerek ezik ezik aynadan bakıyorum adama, kendimi iğrenç hissettim.. "peki napimm hacııı" dedim yutkunarak.
- bak şimdi loreal bimbambom var şampuan bu ama başka.. saçların 4 günde hop harika.. ama yalnız kullanmıcan, bak bu ürün yeni geldi sadece sana özel fahsues, clodya şifirtının kullandıı bişi bu. hoop sürüyosun saçların pırıl pırıl. Ama yalnız kullanmıcan bunu da, banyodan sonra fısfıs yapacağım hjyhkg var hücre yeniliyor
bunun gibi bir ton şeyi sıralamaya başladı bana, ama öyle bir ezilmiş, büzülmüşüm ki o kuaför koltuğunda, aynen vivaldiyle sahneye çıkan, ismail yk gibi hissediyorum kendimi. "ver amına koduumun oğlu ver onlardan" dedim.. Sonra bi durdum fiyatını sordum, anam anam sanki içine fil taşşaanın suyunu sıkmışlar nedir yani, lan içinde en fazla ne olabilir bu kadar tomarca para edecek. Hoop benim eziklik daha bir perçinlendi, o koltuğun içinde gömülüp ölmek istedim. "Alamam ben onu" diye yutkundum, sonra kuaförün bakışı değişti, "hem fakir, hem saçları yıpranmış, hem de kuaföre gelmiş, kalk git öl" der gibi bişiler zırvalamaya başladı..
O yaşlı gözlerim ve ezikliğimle aynadan Hikmet'i aramaya başladım. Evet idne ama aramızda bir bağ oluştu onunla, beni bu orospu çocuğu herifin elinden kurtarıp, saçlarımı daha güzel yapabilir. Ama maalesef Hikmette ne kadar homo olsa da diğer erkekler gibiydi gelmedi puşt.. Saçımı çeke çeke herif sıçtı kafa derimin içine.. Arada bir de o malafatı orama burama değdirmese. Tamam işi gereği ama döndüğüm an en kral pornoyu çekecek seviyediz, gözüme sokacak hayvan nerdeyse..
Fön makinesi çalışıyo, adam mırmır bişiler söylüyor ama tek kelimesini de anlamıyorum. Lan merak da ediyorum, neticede benim kafayla ilgili bişi söylüyor, her seferinde "hıı nee anlamadımm" demekten gına geldi, ama herif hala ağzının içinde konuşuyor.
Zaten bi bu kuaförlerin, bi de otobüste hosteslerin ne dediklerini anlamam. Böyle gelip kedi gibi bişiler söylemeye çalışırlar, ben her seferinde heriflere 4 kez tekrarlattırırım. Gerçi hadi kuaför neyse de, ulan hostes ne konuşmaya gelcek senle.. "Ne yicen gancık" diyip gidecek, her seferinde belki bu kez mutluluğun formülünü söyler umuduyla "haa neee" diye hostesleri de deli ediyorum..
Bunda da öle bişiler diyo ama nasıl bıdırbıdır konuşuyo adam, bi yandan kafa derimi yakıyo, o saçımı nasıl çekiyo. Sanki insan diilim ben barby bebek saçı yapıyo gibi.
Sonra böle kabarttı benim kafayı, ben yatırdım elimle o kabarttı. Sonra da verdim 7 tl çıktım gittim.
Ben saç düzleştiricimi çok özledim :((((((((

6.12.2009

Yanlis zaman yanlış insan.. tutunmak imkansız bıktım yamalı sevdalardan :(((((

Allahım benden nefret mi ediyorsun, çok mu seviyorsun bilmiyorum ama böyle bir kıl olma durumun var sanki. Ne zaman su gibi, ilik gibi, taş, böle göğüs kaslarında krem şanti yalayacağın, sırtında koala gibi yaşayacağın, bebek gibi yüzü olan tiplerle karşılaşsam. Altımda çamaşır suyu izli eşofmanım, saçım yağlı, sıfatım 10 dk önce bülent ersoyun tecavüzüne uğramış gibi oluyor.
Hayatım çok sıradan, monoton ve bokum gibi gidiyor. Yemin ederim splinter usta gibi oldum, gün ışığı görmüyorum arada sırada. Şöyle kendim gibi mutasyona uğramış, zavallı 4 kaybeden bulsam, ninja kaplumbağalarım diye eğitip dünyanın amına komayı düşünüyorum.. Kaç gündür ben bu modda evin içinde dolanıyorum.. Şimdi aha daha az önce, bakkaldan ekmek almaya gitcem. Altımda o lanet eşofman var. Çıkartim bi dedim. Sonra ayy PuCCa siktiret gideceğin iki adım yer, bakkal seni beğense ne olur beğenmese ne, artık aş bunları kızım falan diyen iç sesime kulak verip indim aşşağıya. Gittim bakkala aldım ekmeğimi, çıktım dönüş yoluna.. Üstüme de mont almadım, swetimle çıkmıştım. Tabi doğal olaraktan sokak köpeği gibi üşüdüm.. Hop çocukluktan gelen alışkanlık, koydum o ekmeği koltuk altıma, koşturmaya başladım apartmana. Girişe girince bir höhlemeye başladım. Ama anlatamam o sesi, ayı doğum yapıyor sanki höörrkkk ööhhkkk ahhhakkk diye böle garip bir şey.. Ben öyle ilginç seslerle soluklanırken, asansör kapısının orda bir şey gördüm. Lakin insan olamayacak kadar güzel bir çift göz, bana şaşkınlık ve korkuyla karışık bakıyordu.
Her yer bir toz pembe oldu, sadece o çocuk ve ben vardık.. O bir yunan tanrısı olmalıydı, çıplak vucuduna geçirdiği slipiyle karşımda duruyordu. Yok yok bu fazla seksi oldu, porno film gibi.. o bir kahraman olmalıydı, beni bütün kötülüklerden koruması için devletin yolladığı, sonra işte birbirimize aşık olup, yiyişip mutlu olacağımız biri olması gerekti. Asansöre doğru giderken, o 4 basamaklı merdiveni uçarcasına gitmiştim, açıp kollarını beni saracak gibi karşımdaydı.. Asansörün kapısını açtı beni kucaklayıp asansöre koymuştu.. Sonra asansör aynasında kendimi görünce, o toz pembe bulutlar gitti ve gerçekle yüzyüze kaldım.
Bıyıklarım terlemiş, moda diye kalın kaş bırakcam dedim ama koltuk altı kılı gibi duran kaşlarım olmuş, saçlarımı sıksam 3 kilo patates kızartırız, gözeneklerim idne götü gibi açılmış, eşofmanım lekeli, ve en önemlisi çorap üzerine giydiğim muya terliklerim.. Çoraplarım da ördekli üstelik..
Sonra çocuğa baktım, asansörün en dibine geçmiş suratıma bile bakmıyor. hatta sanırım biraz korkmuş çünkü hala soluklanıyordum..
..
Gerçeği görünce böle bir tiksindim kendimden allahım inmem lazım, ya çocuğa desem aslında ben böle biri değilim yanlış zaman, şu zaman.. kozmik dengeyi sikim. 20 dakka beklersen hemen kendime çeki düzen verebilirim. Bıyıklarım terlemiş ama bant ağdam var cak cak alırım 3 dk almaz valla bak. Perçemlerimi öne attığımda kaşlarımı da görmezsin, üstümdekiler içinse hemen soyunabilirim bi önemi kalmaz o zaman dimi..
Ama olmaz şimdi sapık olduğumu düşünür.. Umarım bi daha ki karşılaşmamız da bu kişinin ben olduğunu hatırlamaz demekten başka çarem olmadığı için, kendi katıma gelince indim.. Arkama bile bakmadan koltuk altımdaki ekmekle, hülya koçyiğit koşması yaparak eve geldim.. Yumurta kırıp yiyordum, bi yandan da karşılaşmamızın hayallerini kuruyordum..
Bi gün işte ben böle şıkır şıkır giyinmişim. Şıkır şıkır da bişeyim yok ki anacım, kına gecesi kıyafetlerim dışında allı pullu bi bokum da yok.. Off neyse siktiret şıkır şıkırı mini etek giymişim, mini etek mi benim bacaklarım çarpık gerizekalı PuCCa, hayallerin bile imkansız yani..
Hımm o zaman topuklu ve mini etek giymişim, bu olabilir çünkü topuk kapatıyor o futbolcu bacaklarımı..
Böyle o gene asansörün önünde bekliyor, ben giriyorum içeri ateşli bir biçimde.. saçlarımı attıra attıra.. Asansörün kapısını açıyor gülümseyip giriyorum.
- sizin kadar güzel, seksi, zeki, harika, mükemmel, fevkalade, sanatçı ruhlu, kırılgan, naif, ilik gibi, lokum gibi bir kızı bu apartman da görmek ilginççç
- ha ha beni şımartıyorsunuz, o sizin seksi, yakışıklı, süt gibiliğiniz bence
- Hep sizin gibi biriyle asansörde karşılaşmak istemişimdir. Şimdi burdasınız karşımda heycandan küçük dilimi yutabilirim
böle gereksiz yağlama ballama olan cümleler ediyoruz birbirimize.. yalnız hayalimden tiksindim ama olsun.. Sonra tam çıkacakken ben, hop tutuyor kolumdan..
- Gitme
- Gitmem lazım yakışıklı
diyorum sonra hop beni içeri çekiyor.. Aynaya doğru yaslayıp, eliyle yüzümü kavrıyor dudaklarını dudaklarıma doğru uzatıyor sonrası şifreli yayına geçiyoruz..
İşimiz bitince ise iki tane patlatıyorum suratına, ağlamaya başlıyorum asansörün ortasında. "aslında ben böle bir kız diildim, ilk kez oldu bu yani ben böle yapmam aslında" diyerek, ilişkimizin diğer aşamalarını garantiliyorum..
sonra ikimiz evlenip mutlu oluyoruz. babalarına benzeyen çocuklar doğuruyorum ben.. Torunlarımıza tanışma hikayemizi anlatıp seneler boyunca pamuk gibi yaşayıp, ölüyoruz..