12.01.2014

Yeni hobim; yemek programları

Digiturk, sana gün yüzü göstermeyen belalı sevgilin gibi. Sürekli bi sorun, devamlı bi olay, ayrılmaya karar verince ise, 'valla billa bi daha yapmıcam bak sana ne aldım' diye gelen tipitip... Rüzgarı, fırtınayı geçtim birazcık sesimi yükseltsem yayın gidiyor. Arkadaki fişi çıkartıp takmaktan, kartı sokup çıkartmaktan zaten yalama oldu. Müşteri Hizmetleri'ni aramak, yaşarken cehennemi görmek. Dekoderinizi değiştirmeniz gerekiyor diye ne paralar saydım ama yok yok yok! Artık bırakıyorum, lanet olsun size deme lüksüne bile sahip değilsiniz. O yüzden bari elimdekiyle mutlu olmayı deneyeyim dedim. Dizi kanalları korkunç, sürekli aynı şey. Film dersen, aynı anda 3 film kanalında aynı filmi koyuyorlar. Bari şu Home tv'ye bakayım da iki üç tarif öğrenirim dedim. Bunun bir farkı var mı, tabii ki yok! Her gün aynı program bölümleri ama her gün! O Jamie Oliver'ın okullara alınmayışını sahnesine heralde bir yüz kez denk gelmişimdir....

Jamie Oliver;
Benim topalak sarı oğlanım. Çok seviyorum, görünce bi mutlu oluyorum bu çocuğu. Yalnız, Zorlu'da yeni açılan yerinde yemeklerini bi deneyeyim dedim, ıı ıh! Bir daha şans verdim, başka şeyleri denedim, yine ıı ıh! Ya bizimkiler, yani orada olan aşçıları başaramamış ya da sen de yalanmışsın be Jamie!

Nigella Lawson;
Memelerini kameraya dayaya dayaya yemek yaptığı için, biciklerine bakmaktan olayı çoğu kez kaçırıyorum. Yalnız bu kadının yaptığı yemekler beni bi heyecanlandırıyor. Sanırım Akdenizli olmasından dolayı, biraz bizim yörelere doğru damak tadı olduğu için...

Ree Drummond (Ree'nin Çiftlik Yemekleri)
Şu çiftlikte yaşayan kızıl saçlı kadın. Açıkçası beni biraz korkutuyor bu kadın. Kilerinde cesetler varmış gibi hissediyorum. Sürekli gülüyor, sürekli ama. Soğanları doğrarken hem de hiç gözünü kırpmadan nasıl gülümsersin be kadın!

Mark Bittman; (Uzun kafalı kel adam)
Amca sen napıyosun ya! Allahım, parmaklarını yalamasından mı bahsedeyim, kaşığı boğazına kadar sokup, tencereye geri koymasını mı. Herhangi bir kamu dairesinde çalışmaya müsait tipiyle yemek yapmasını mı bilemiyorum. Bir de çok iyiymiş gibi, 10 dakikada bir bu adam.

Alex Guarnachelli (Alex'in Mutfağı)
Yemek yaparken her an kendini okşayacak, çikolatayı orasına burasına sürecek diye pusuda bekliyorum. Öyle bir benzetmeleri var ki, insan biraz tedirgin oluyor. 'Etlerin üzerini ekmekle görünmeyecek şekilde kapatıyoruz. Yerken, rüzgarın eteğinizi uçurup alt taraftaki gizemi göstermesi gibi, ımmmmmm heyecan verici değil mi?'

Rachael Ray's (Ray Ray ile Haftanın Yemekleri)
Allah affetsin, nimete de laf denmez ama ayy çok iğrenç yemek yapıyor bu kadın. Evde ne varsa tencerenin içine atıyor, her seferinde midem kalkıyor. 'Hımmm biraz da içine fil taşşağı ekleyelim. Nefisss, şu kokuyu duyabiliyor musunuz?' Hııı duyuyoruz, hııı....

Anna Olson
Bu kadını ne zaman görsem, Cem Yılmaz'ın 'burada yapılmışı var' espirisi geliyor. Extacy içmiş gibi ağzı kulaklarında, gözleri boncuk boncuk, 'şimdi hamurdan akçaağaç şuruplu, krem tartarlı yumurta beyazından küçük heykeller yapcaz, ben zaten yapmıştım bakın burada, siz ne bok yerseniz yiyin...'

Antony Bourtain
Adamın fare yiyişi bile karizmatik yahu. The Taste diye programa başlamışlar şimdi, o İtalyan hatun da var. Allah sahibine bağışlasın ama çok beğeniyorum, amca mamca napalım...

8.01.2014

Küstüm.

Belki biliyorsunuzdur, belki duymamışsınızdır her neyse şimdi yemek yapmaya sardım. Evde yemek yediğim günden beri kilo veriyorum. Konu bu değil şimdi, bunu başka bir zaman yazarım. Konu; içinde birinci dereceden akrabamın da bulunduğu arkadaşlarımın bana yaptığı büyük terbiyesizlik!
Pazar sabahı 11'de bunlardan biri aradı, 'ben kızları toplayıp geliyorum' dedi. Önceki günde diğeriyle telefonda konuşuyoruz, öğleden sonra işi varmış hanfendinin, 'erken gelin o zaman benim de çıkmam lazım' diye üstüne basa basa söylüyorum. Saat 12, telefonlarını açmıyorlar! Saat 13, yine telefon açılmıyor. Saat 13:30, bir mesaj, 'ee ancaa çıkıyoruz' Saat 14:11 benim evin önündeler.
Açmadım, o kapıyı açmadım onlara. Kapının önünde bıraktım, içerde de televizyon izleyerek kahvaltımı yaptım. İster deli de, ister çocuk, ister manyak. Açmadım ya o kapıyı. Beni saatlerce bekletmişler orada, canım çıkmış bir şeyler hazırlayacağım diye, bi de gevrek gevrek sırıta sırıta geliyorlar…. Hayır, bak ben ki hayatında hiçbir yere erken gitmemiş bir insanım. Ama bekletmenin de bir sınırı var, ilk bir saat benim önceki bekletmelerime sayılsın diye zaten ses çıkarmadım sonrasında ise dellendim.
Bir de o birinci dereceden akrabam olan çiyan gözlü, mesaj atıyor. 'Yaptığın ayıp, bu insanlar senin elemanın değil!' Allahhhh, ben daha bir sinirlendim, lan bana ya, bana! Hayatında en fazla kullandığı kelime, 'canım ya ayağa kalkmışken bana da…' olan birisi kahvaltı hazırlıyor size, davet ediyor. 'Özür dileriz, 3 saat geç kaldık ayılık ettik' diyeceğinize, elemanın değil ne demek! Çetele mi tutuyorsunuz, ben bunu yaptım, şunu yaptım, üstüne bunu yaptım. Tuttuğunuz yetmiyor bi de üstüne 'Pazar günü kahvaltıya gittim' böyle bir şeyi de görev gibi görüp ekliyor musunuz. Tabii ki açmam kapıyı. Dua edin, o bahçedeki havuzu boşaltıp, cesetlerinizi oraya atıp, üstünü toprakla örtmedim…
Hayır, bir de bu konuda çok alınganım. Erkek arkadaşım, 'ya bak böyle yemek yaparsan kilo alacaz!' dedi diye, hala önüne bir tabak yemek koymamışım. Her akşam önüne geçerek yiyorum… Başka bi arkadaşım, 'yaee onda dereotu var, koyma koyma!' diye çığlık attı diye masadan kaldırmışım. Hastayım belli ki çivi eksik, bana nasıl bunu yaparsınız yahu!
20 kilo bişi var aralarında, bütün yemek boyunca ağzına atacak bi nane mi maydonoz mu bi otu, gene başlayacak, 'ben bu hafta yine 2 kilo verdim, yine bacaklarım inceldi, yine kollarım gitti, ayy yine göbeğim yok.' En son bana bir video izletti, 'bak bu hareketler kilo verdiriyor' diye, lan adamları döve döve zayıflatıyorlar, bu da bundan manyak gibi zevk ala ala izliyor, ne güzel eriyorlar diye. Zaten ha bugün ha yarın, ne zaman tokatlasam diye düşünüyordum, 'lan öleceksin, ölecek!!!' diyerek.. O da mesaj atmış, aralara da eski Türkçe kelimeler yerleştirmiş seviyeli tartışma olsun diye. Seviye mi kalmış ortada, 3 saat geç kalmışsınız, üstüne özür dileyeceğinize çirkeflik yapmışsınız, bi de kendinizi eleman gibi görüp bi de beni kırmışsınız. Ben de sizi kapıda bırakmışım, hala seviye derdinde.

Hala ortada bir özür yok, sadece erkek arkadaşımı arayıp, 'PMS' mi o yaee' diyen birinci deredecen akrabam var. Asla affetmicem onları, asla!