Gitti işte..
Yani tecrübelerimden yola çıkarak gayet açık ve net diyebilirdim ki bu iş bitecekti zaten. Hani evet mantığım olmayacak diyordu ama gel sen onu içime söyle o hala umudum vardı.. Ki son günlerimiz işkence halini almıştı, sevişmediğimiz zamanlar kavga ediyorduk. Ben ona yaklaştıkça çırpındıkça o daha çok uzaklaşıyordu. Her şey bitiyordu ve ben hiçbir şey yapamıyordum.
Sadece aslında işin duygusal kısmında da değildim biraz inat da vardı... Madem siktirip gitceksin neden yüzük taktın bana? O işte sürekli olarak "böylesi daha iyi, her ay gelcem gitcem bilmem ne" diyordu ama gerizekalı değilim, hayallerle yaşayan salak değilim en önemlisi kör kütük aşık değilim.
Olmayacağını biliyorum ama yine de devam etsin istiyorum, o gitsin oraya sonra ben burada hayatımın aşkını bulayım, onunla evleneyim fotoğraflarımı görsün, çıldırsın, ölsün gebersin neden gittim diye kafasını duvardan duvara vursun istedim. O yüzden ayrılmak bir an bile aklımdan geçmedi, ayrılmayı sonraki aşama olarak gördüm...
Ama o dümbük son güne kadar bekledi bekledi, yok her ay gelcem, yok seni sevcem, yok sen gelirsin, bak burada yaşıcaz, belki temelli oraya yerleşiriz hihi mihihi yaptı durdu.
Son gün de yanıma gelmeye bile tenezzül etmeyip

O da ıkına ıkına... "Sen her şeyin en iyisini hakediyorsun" demekle başladı, "Sana beni bekle demeye hakkım yok" ile bitirdi konuşmasını. Yok bu kararı kitap olayından sonra almış, yok kendini yanımda ezik hissediyormuş, yok daha adam gibi bir işi bile yokmuş, yok ben kendimi sana yakıştırmıyorum, yok daha da her şeyi bok ediyorum blablabla...
Onun öncesinde kurduğum bütün hayaller bir anda yalan oldu. Bihter'in kendini vurması gibi şeyler aklımdan geçti gitti. Allaaam öleyim şurada öldür beni ne olur bu gerizekalı ne bok yediğini anlasın. Ben kanserim mi desem acaba, belki vazgeçer gitmekten.. Yok yae şey erkekliğe bok sürdürmeyeyim gururlu olayım şey diyeyim "ayy zaten benim başka sevgilim var" oha bu da olmaz. Allahım ne cevap versem ne desem, desem ki "tamam git yeminle beklerim seni ben gelirim" olmaz zamanında demiştim bunları, bunlara rağmen o cümleleri kurdu bana. Sesini duymamış gibi mi yapsam lan "aloo alloo duymuyorum aşkım sesini, tamam tamam ben de seni seviyorum" böyle mi yapsam acaba. Bu salak o zaman mesaj atar. En güzeli acındırayım ağlayayım, bak evet evet ağla hemen "ben de tam sana hediye almıştım pekiii" de ve kapat telefonu. Ne ağlayacam lan, bu dümbük için baksana şuna benle dalga geçer gibi yüzüğü taktı 3 gün sonra "ben gidiyorum" dedi, şimdi de "her şey senin iyiliğin için" mavrasını çekiyor.
Ağzımdan çıkan tek kelime "hala arkadaşız ama bir şeye ihtiyacın olursa ararsın" demek oldu. Kapattım telefonu. Ve döndüm gittim...
....
Maalesef devamında bu kadar ılımlı ve anlayışlı olmayı beceremedim. Ardından akşam içtim içtim içtim tam tamına sayım 67 tane "allah senin belanı versin" ile başlayan mesajları döşedim bütün gece ona. Hiç birine cevap bile vermedi.
O kadar alışmışım ki ona gittiği gün her şey çok saçma geldi. Giyinmek bile istemedim, sanki bütün kıyafetlerimi onun için almıştım. Sabah kalktım her zamanki gibi dolabın başında yarım saat kitli kaldım ama bu kez ağlayarak. Geçen gün aldığım siyah badyi hiç görmeyecekti mesela. Sonra banyoya girdim, acaba arar mı ben banyodeyken diye düşündüm, sonra bu düşündüğüme üzüldüm. O aramayacaktı artık.
Dışarı çıktığımda karşıdaki travestileri gördüm, ona bunu anlatmalıyım diye düşünüyordum -ki artık bunun bir anlamı olmayacaktı. telefonum günde 20 defa çalmayacaktı, her aradığında salak saçma şeyleri ona anlatmayacaktım. Bir gün beraber gideriz diye mekan arayışında olmayacaktım, tatil planı yapmayacaktım, gelinlik hayali kurmayacaktım, annesini nasıl yok ederim diye düşünmeyecektim, artık hiçbir şeyin anlamı yoktu, artık o yoktu ve ben "biz" döneminden "ben" dönemine geçmiştim.
Bir de çok garip sadece ona ağlamıyorum, var olan bütün ilişkilerime ağlıyorum günlerdir. Hiç böyle delicesine körkütük sevilmemişim lan ben, paso hesap kitap meselesi olmuş aşklarım. Bana daha kimse "sonsuza kadar yanında olacağım" diye söz vermedi. O da söz vermemişti, verir gibi yapmıştı...
Böylece bu hikaye de bitti.. Geriye bana bir yüzük kaldı sadece onu da saklamayı düşünmüyorum. Satıp parasıyla kendime bir sene yetecek kadar orkid alacam...
DİPNOT: Bu arada ben artık Milliyet Gazetesi Cadde ekinde pazar günleri yazıyorum.
DİPNOT2: Az damar ama şu şarkıyı dinle bence