Saçlarımı değiştirince hayatımında iyiye gideceğini düşünüyordum... Batıl matıl saçmalık falan ama inanıyorum ben buna.. Bişeye inanmam lazım çünkü.. yoksa nasıl bir umuda bağlanırki insan... O yüzden ortaokuldan beri kendi rengini görmedim saçlarımın...
Ama bu kez saçlarım işleri yoluna sokacakken beni dahada boka batırdı..
İlk başta şurda yazdığım kız varya.. işte o kız beni ağlayarak aradı, dediki "kalacak yerim yok, evdekilerle kavga ettim.." iyi dedim buluşalım, ama misafirhane dışardan gelenlere daha pahalı falan diye.. ama noldu, kız benim cüzdanımdaki bütün parayı çaldı, hatta parfümümü bile çaldı (yeni almıştım lanet olsun, oğuz sana sesleniyorum bu kez fabulosomda yok.. parfümümü istiyorum..) bok gibi ortada bırakıp gitti beni gene herzamanki gibi.. Hiç yapmayacağım birşeyi, yapmak zorunda kaldım ve annemden para istedim.. o süre zarfında da mello beni sarıp sarmaladı..
...
Bizim eve kağıt gelmiş, kendi imzam gerek diye muhtara bırakmışlar.. Babam gitmiş neymiş diye öğrenmek adına.. Hakkımda suç duyurusu var..
Tee gazetede çalışırken bir kurumla ilgili haber yapmıştım.. Bazı şeyleri ise sağdan soldan duyduğum şeylerle yazmıştım.. kim takar kendi patronunun bile okumadığı gazete diye olayı umursamadım.. Arayıp uyardılar, faks çektiler.. gene sallamadım..
Şimdi iftira, küçük düşürmek bilmem ne bıdıbıdıyla ilgili davayı açmışlar.. İftira falanda değildi, hepsi gayet doğru şeylerdi.. Ama işte kılıfına uydurmuşlardı işi..
Bu olayda benim başıma bişey gelmez, sorumlu müdüre ne olursa olur.. Ama sanmıyorum ki böyle beni rahat bıraksınlar.. tazminata dönüşür büyük ihtimalle, onu da kanata kanata alırlar benden.. cebimde iskender kola yiyecek para yokken ne güzel oldu bu olay..
....
Artık bir misafirhanem yok.. Zaten öyle torpille uzun süre kalabiliyordum oralarda.. Bugün sabah acı haberi verdiler bana.. 2 gün içinde odayı boşaltmam lazım diye.. Müfettişler gelecekmiş.. Zaten haftalardır kuzenimde kalıyodum ama bu olay kötü oldu.. Yani orası ben,im güvencemdi. Yani biliyodum ki bişey olduğu zaman oraya gidip gelebilirdim.. Şimdi kuzenimle bişey olsa ortada kalırım.. Zaten rahat edemiyorum.. Adam gibi bir iş bulsamda bir evim olsa artık.. böyle kocaman bi televizyon kocaman koltuklar, kocaman balkonu, kocaman mutfağı olan bir ev olsa.. Babamı aradım söyledim.. artık benle ilgili şeylerden yorgun olduğunu söyledi.. haklı.. niye inat ediyosam hala.. Hiçbirşey iyiye, güzele gitmiyor işte.. herşey daha kötü oldukça oluyor.. Hayır bu filmin sonunu çok merak ediyorum..
Eğer kendi sonumu kendi yazmam gerekecek olsaydı.. kocaman koltukları olan, yakışıklı, zengin bir delikanlı bulup kendime onla mutlu mesut yaşardım.. Eee abi bütün filmlerde böyle oluyo, en zor anlarda geliyo yakışıklı prensler..
Ama sanırım bu filmin sonu, izmire geri dönüp evde pes oynayarak bitecek.. Hatta daha mortu çekmeye yakınlaşınca sims oynarım sakin sakin..
Hayatım boyunca hiçbir zaman gerçek aşkı bulamıcam, öyle zırzop heriflerle kakara kikiri yapa yapa memelerim sarkacak..
Şu durumda bile düşündüğüm şey siyah jeepli prensim.. Çünkü o kadar alışmışım ki, başıma gelen belaları benim değilde hayatımda bulunan kişinin çözmesine..
İlk başta şurda yazdığım kız varya.. işte o kız beni ağlayarak aradı, dediki "kalacak yerim yok, evdekilerle kavga ettim.." iyi dedim buluşalım, ama misafirhane dışardan gelenlere daha pahalı falan diye.. ama noldu, kız benim cüzdanımdaki bütün parayı çaldı, hatta parfümümü bile çaldı (yeni almıştım lanet olsun, oğuz sana sesleniyorum bu kez fabulosomda yok.. parfümümü istiyorum..) bok gibi ortada bırakıp gitti beni gene herzamanki gibi.. Hiç yapmayacağım birşeyi, yapmak zorunda kaldım ve annemden para istedim.. o süre zarfında da mello beni sarıp sarmaladı..
...
Bizim eve kağıt gelmiş, kendi imzam gerek diye muhtara bırakmışlar.. Babam gitmiş neymiş diye öğrenmek adına.. Hakkımda suç duyurusu var..
Tee gazetede çalışırken bir kurumla ilgili haber yapmıştım.. Bazı şeyleri ise sağdan soldan duyduğum şeylerle yazmıştım.. kim takar kendi patronunun bile okumadığı gazete diye olayı umursamadım.. Arayıp uyardılar, faks çektiler.. gene sallamadım..
Şimdi iftira, küçük düşürmek bilmem ne bıdıbıdıyla ilgili davayı açmışlar.. İftira falanda değildi, hepsi gayet doğru şeylerdi.. Ama işte kılıfına uydurmuşlardı işi..
Bu olayda benim başıma bişey gelmez, sorumlu müdüre ne olursa olur.. Ama sanmıyorum ki böyle beni rahat bıraksınlar.. tazminata dönüşür büyük ihtimalle, onu da kanata kanata alırlar benden.. cebimde iskender kola yiyecek para yokken ne güzel oldu bu olay..
....
Artık bir misafirhanem yok.. Zaten öyle torpille uzun süre kalabiliyordum oralarda.. Bugün sabah acı haberi verdiler bana.. 2 gün içinde odayı boşaltmam lazım diye.. Müfettişler gelecekmiş.. Zaten haftalardır kuzenimde kalıyodum ama bu olay kötü oldu.. Yani orası ben,im güvencemdi. Yani biliyodum ki bişey olduğu zaman oraya gidip gelebilirdim.. Şimdi kuzenimle bişey olsa ortada kalırım.. Zaten rahat edemiyorum.. Adam gibi bir iş bulsamda bir evim olsa artık.. böyle kocaman bi televizyon kocaman koltuklar, kocaman balkonu, kocaman mutfağı olan bir ev olsa.. Babamı aradım söyledim.. artık benle ilgili şeylerden yorgun olduğunu söyledi.. haklı.. niye inat ediyosam hala.. Hiçbirşey iyiye, güzele gitmiyor işte.. herşey daha kötü oldukça oluyor.. Hayır bu filmin sonunu çok merak ediyorum..
Eğer kendi sonumu kendi yazmam gerekecek olsaydı.. kocaman koltukları olan, yakışıklı, zengin bir delikanlı bulup kendime onla mutlu mesut yaşardım.. Eee abi bütün filmlerde böyle oluyo, en zor anlarda geliyo yakışıklı prensler..
Ama sanırım bu filmin sonu, izmire geri dönüp evde pes oynayarak bitecek.. Hatta daha mortu çekmeye yakınlaşınca sims oynarım sakin sakin..
Hayatım boyunca hiçbir zaman gerçek aşkı bulamıcam, öyle zırzop heriflerle kakara kikiri yapa yapa memelerim sarkacak..
Şu durumda bile düşündüğüm şey siyah jeepli prensim.. Çünkü o kadar alışmışım ki, başıma gelen belaları benim değilde hayatımda bulunan kişinin çözmesine..
40 yorum:
elimden geleni yaparım,
çok samimi gülümsedim sana.
Aaa, bu kazıkları sadece ben yerdim zannederdim arkadaşlardan. Parfüm olarakta kafamda artık nasıl bir imgelem yarattıysan Lancome-Trésor ü sana uygun görmüştüm ama biraz değişti bu düşüncem.
En fazla Jean Paul Gaultier- Gaultier2. :)))
ohaa gece çıkarken onu kullanıyorum..
gündüz be deliciousu..
neden değişti kazık yediğim için mi..
heralde kara melek gibi bişey sanıyodun sen beni.. kurşun geçirmez kaskımda var zaten.. insanda değilim androitim.
sen sanırım kafanda çok şuh, acı çekmez yemez içmez osurmaz gibisinden bişi kurmuşsun ama beybi maalesef.. top gibi sıfatım var istesemde şuh olamam :(
lahana yedir bana manyak gaz yaparım 3ceset yemiş gibi..
ve zaaflarım var.. birinin bana ortada kaldım demesi yeterli.. çünkü hep empati yaparak düşünürüm karşımdakileri..
istanbulda mı yaşıyorsun pucca ?
yer olarak degiştirdigini biliyorum ama samimi cvp veririsen sevirim ;)
kalıcagın yer belli oldumu,bulabildin mi bir yer ?
Ya Pucca ne olurdu sanki o gerizekalı kıza kanmasaydın:((Senin de durumun zordu bir şey uydurup ilgilenmezdin olur biterdi.Başına gelenlere çok üzüldüm yaşadıkların hiç kolay şeyler değil.Her şeyin üst üste geldiği olaylardan birini yaşıyorsun.Çok geçmiş olsun.Dilerim kısa zamanda düzelir..
filmin sonunu ben de merak ediyorum pucca pucca.. ama olumlu düşünelim, zaten en dibe batmış durumdasın artık sonu ne olursa bu durumdan daha kötü olamaz herhalde..
ahh ahh aynı haltı ben de yedim,evim yok sevgilimle aram kötü diye zırlanıp duran bi kız vardı okuldan onu eve aldım,onun yüzünden dier ev arklarımla kötü oldum ama adi evden eşyamı mı çalmadı,kazıklar mı atmadı.bu kız milletine iilik yapmıcaksın.ama ,ne olursa olsun,izmir e dönme derim,ben çok pişman oldum çünkü.ne olsa kendi hayatın.bu saatten sonra ev çekilmez pucca.şans seninle olsun.
o yaşadığına külkedisi sendromu deniliyor biliyor muydun? sanmaki bi sen öyle hissediyorsun her kadın bi noktada cektiği acıları hayatının kapıldığı fırtınayı dindirecek beyaz atlı prensini beklermiş. evli olanlar mı napıyo onlar hayal kırıklığına alışıp göbekli kocalarıyla yaşamayı öğreniyorlar... sorunlar hep orda.
ama bende gercekten senin çok ii biriyle tanışıp seni gercekten ii birine dönüştürecek biriyle - kabul et ki sende sütten çıkmış ak kaşık deilsin :) - tanışıp mutlu mesut olduğunu görmek istiyorum görmek demiyelim de okuyayım en azından...
iyiniyet artik pek iyi sonuclar vermio...yerini esege semer vuran cok olur soylemleri aldi...
sabredelim biraz daha..
sen pes oynamayı biliomusun len...
hayalimdeki kız işte
bişi daha sorcam..ofsaytın ne oldğunuda biliyosan benimsin puğa..
siyah
Pucca;
cekip cikarayim seni o hayattan beybi,
alli duvakli first leydim yapayim seni
gel uzaklarda yasayalim beraber,
siyah olmasada maroon jeepim var,
siyahiyla degistiririm, senin prens hayallerin var
sen ordan bi goz kirp bana , okyanus boyu yuzer oyle gelirim sana.
''Çünkü o kadar alışmışım ki, başıma gelen belaları benim değilde hayatımda bulunan kişinin çözmesine..'' ne kadar aynı bi durum bu benim için de...Neyse Pucca, gerçek kimliğimi biliyosun, mailleşmiştik bi ara. bişeye ihtiyacın olursa mailine bak. öptüm.
kız hakkında suç duyurusunda bulanabilirsin, hırsızlıktan 6 ay süren var. bir de müdür cezayı yer ama sen de yersin aklayamazsan kendini, cezalar kişiseldir çünkü senin yaptığın bi şeyden başkası ceza yiyemez. ciddi bir şey olabilir o yüzden profesyonel bir yardım almanı tavsiye ederim.
geçmişler olsun bu arada
Okuyucu kitlenin daha çok yurtdışındaki Türk Dili bölümlerinde okuyan yabancılar olduğunu falan mı öğrendin? Bilmeyende İzmir geri dönülmemesi gereken, Gazze şeridi gibi biryer sanacak.
oha kıza bak aman pucca bulaşmayaydın hiç seni gece yarısı ortada bırakmış bi kıza neyse bunla kurtulduuna dua et bence geçmiş olsun
Dünyanın hiçbiryerinde yoktur herhalde milletin birbirini dava etmeye bu kadar hevesli olduğu bir ülke.
Larry bir yerde haklı. İzmir'in nesi var? Gül gibi şehir. Şu halimle benim g.tüm yemez istanbul'a taşınıp orada yaşamayı. Hayatta kendini fazla yıpratmayacaksın, hep ikinci vites gitmek lazım. İstanbul buna imkan vermiyor. Aradığın o süper işi de bulsan böyle. Ama siyah jipli oğlan olayı başka.
herşeyi geçtim de sen nerde çalışıyosun be kuzum.. hayır ben de radyo sinema tv örencisiyim, geleceğim böyle olucaksa bırakim okulu mokulu yol yakınken..zaten vakıf üniversitesi bi de üstüne para veriorum, sonum böyle olucaksa o parayı okula verceime çıtır çıtır yerim be..hakkaten nasıl bi kanaldasın sen yahu? parasız elaman çalıştırmak filan..1 ay diil 2 ay diil bi de. nasıl geçiniyosunuz siz? elemanlara para veremeyecek haldeyse hala ne diye inatla varlığını sürdürmeye kasıyor o yayın kuruluşu? hakkaten ilginç ya.. ve sen ne diye inatla orda çalışmaya devam ediosun bedavadan?
bu arada be delicious benim de favorim..litreyle alıcam artık 100lükler bile yetmiyo da şişesi çok kastırıcı.
gece için chanel chance ya da coco mademoiselle yakışır bence..
bu filmin sonu güzel bitmeyecek. Seni sahiplenmeyen bir ailen, güvenemediğin arkadaşların ve abuk sevgililerin. Hayatına bir bak sen ölürsen kim ağlayacak?
Bu sorunun cevabını veremiyorsun değil mi kendine. Şu yazıyı bile o soğuk misafirhanende yalnız başına yazıyorsan, sen çok yalnızsın demektir.
Sen budaladaki Nastasya'sın. Sürekli kendini aşağılıyorsun ama zekanın farkındasın. O karakterle o kadar benziyorsunki Pucca. Bencilliğin, hoyratlığın, buhranlı ruh halin, duygularını gizlemen, kevaşeliğin, kırılganlığın, güçlü gibi davranmaya çalışman, dengesizliğin taktığın maskelerle sen bir nastasyasın.
Ve kitabın sonu nastasya için iyi bitmiyordu. Hiçbir kitap yada film senin gibi karaktere sahip birini mutlu sona ulaştırmıyor. Ölümünün nasıl olacağını tahmin edebiliyorum, ama dile getirmeye korkuyorum, çünkü seni çok seviyorum.
=(
Sana bir baba şevkati ile yaklaşmak istiyorum evladım,senin bu tür acılar çekmeni daha fazla dayanamam ataköydeki evimi bağışlıyor geberene kadar oturmanı istiyorum
valla herkesin bi derdi var...
şimdi şu bütünlemeleri vermektense, bi kahvede oturup pineklemek isterdim...
ya da pucca nın beğenmediği gibi, evde pes oynamak, sims oynamak....
herkesin ayrı ayrı derdi var valla.
otobus111
of pucca gerçekten üzüldüm bu olanlara... hadi çalıntı parfümü salla yani o saçma sapan bi talihsizlik olmuş.. ama bu dava işine çok canım sıkıldı.. ne yapıcaksın ? bi fikrin var mı? tazminata varırsa çok zor olur :(
bu arada bu misafirhane olayını tam anlayamadım ztn... gidip müracaat ediyosun yurt gibi bişey mi? ne şartlarda alıyorlar? ne kdr kalabiliyorsun?
üf bize koyan koymuş... ne kdr sinir bozucu üzücü şeyler yazmışsın ya.. insan biraz destek fln olur
Basın özgürlüğü konusundan yeni finale girdim. Durum vahim, iyi çalış kendini kurtar yoksa fena patlar başına. Sorumlu müdürün derdi aslında bu ama işin içeriğini bilemiyorum tabi.
Ayrıca yazıma müzik koymam farz oldu benim de, senin usulü deniyorum şimdi umarım başarabilirim :))
yahu ne yazacağımı bilmiyorum da yani annen baban nasıl olur da sana sahip çıkmazlar, hayatında bir kişi bile yok mu sana sahip çıkacak? çok üzüldüm resmen yerli dizi gibi... acıklı.
kadın hala siyah jeep peşinde ...
sen başına ne gelirse hakediyorsun gerçekten..
Üzücü olaylar ama dayanmalısın her zman herşey kötüye gidecek diye bişi yok düzelecek sadece zor bi dönemden geçiyosun... Bırakıp gitmeeeeee oldumu üzülürüz =[
Evet. Seni o tarzda, android gibi bir kız zannediyordum. Böyle, sabah kalkınca önceki gün hazırladığı "kalbini kıracağım erkekler" listesini eline alıp, işe koyulan falan.. öyle değilmişsin, ya da öyle değilim diyorsun, doğrudur. Bunun yanında hiç bir zaman çok güzel olduğunu düşünmedim, zaten güzellik dediğin bir yerden sonra sıçan bir şeydir, altın ve bakır gibi düşünebilirsin bunu. Altın çok daha parlaktır, bakır uyduruktur ama eninde sonunda ikiside topraktan çıkar. Ben esasında "çekici" olduğunu düşünmüş olabirim ki bu da benim genetik mirasımın sonucudur efendim. Gaz çıkarman, yellenmen ya da zart zurt osurman çok mesele değil yani :). Durumum budur, tepki vereceğini beklemiyordum :(.
Yine de seni kırdıysam eğer ismimi "Adsız" yapıp, ukalaca ve uydruk şiirler yazıp gözüne girmeye kasabilirim.
Parfümünü doğru bileceğimi de tahmin ediyordum zaten, bu işten iyi anlarım çok şükür :)
koca koltuklar,kocaman tv,ve siyah jeep hım güzel varsa öyle biri bana da alayım lütfen,nerden çıktı bu kriteler beybi:)))yoksa buldun da bizi mi yiyorsun?
vay orospu... intikam almış senden hem de nasıl.. adi karı ya..
umarım filmin sonu güzel biter pucca..
hiçkimse yok be kırılmadım.. sadece ben tam onlineken sen yazdın ondan cevap verdim...
esther.. böyle otel gibi düşün.. öğretmenevi gibi işte..
bize koyan koymuş abi içime su serptin valla.. resmen mortu çekersin yakında demişsin lan!!
o diil de, adsızşövalyeye ne oldu sevgili mi buldu olm :)
adsız şövalye niye almıyo seni çatısının altına? hani nerde o?
Adamın biri, bir gece rüya görmüş:
Upuzun bir kumsal boyunca yanında Tanrı ile yürüyormuş.
Onlar yürürken, tam karşılarındaki gökyüzünden de bir film şeridi gibi adamın hayatından sahneler
geçiyormuş. Kumsal, adamın hayat yolu imiş sanki...
Adam kumda iki çift ayak izi kaldığında, dikkat etmiş...
Bir çifti kendisinin, bir çifti Tanrının.
Hayatının son sahnesi de gökyüzünden geçtikten sonra adam, kumdaki ayak izlerine boydan boya
bir daha bakmış ve birden bir şey dikkatini çekmiş.
Hayat yolunun pek çok bölümünde, kumda sadece bir çift ayak izi görülüyormuş ve adam dehşet
içinde fark etmiş ki ayak izleri, teke, hayatının en kötü, en acı anlarında iniyor.
Bu keşfi onu fena halde rahatsız etmiş ve Tanrı'ya sormaya karar vermiş.
Tanrım... Eğer sana inanırsam senin yolundan gidersem her zaman yanımda olacağını, her zaman
yanı başımda yürüyeceğini söylemiştin... Oysa, hayat yoluma bakıyorum, en zorlu, en kötü, en acılı
anlarımda sadece bir çift ayak izi görüyorum kumda...
Anlayamıyorum Tanrım, anlayamıyorum...
Hayatın kolay günlerinde yanımda yürüyorsun da, sana en muhtaç olduğum anlarda beni niye terk
ediyorsun?
Tanrı gülümseyerek cevap vermiş: Sevgili, çok sevgili evladım... Ben seni çok sevdim ve hiç terk
etmedim. Hayat yolundaki o zorlu sınav günlerinde, yani en acılı, en kötü anlarında kumda hep bir
çift ayak izi gördün. Dikkat et! Ayak izleri teke indiğinde derinleşiyor. Çünkü, o sıralar ben,
Seni kucağımda taşıyordum...
istanbul'da ilk zamanlarımı hatırlattın bana.senin en azından çok zorda kaldığında dönecek bir yerin war.sen zeki bri kızsın, tek yapman gereken bian önce başka bir iş bakman olacak.burada para alamıyorsun madem durmanın anlamı yok.yok mu hiç istanbulda tanıdığın birileri falan, ki okuduklarımdan anladığım kadarıylşa wardır, bi ew arkadaşı bul çık bi eve,lüksü müksü geç ama henüz o koca salonlu ev hayalleri için erken, önce bi düzn kur kendine bi adım at.arkası geliyor, ama sabretmen gerek biraz,çünki bu karmaşık we hareketli dönem bir süre daha dewam edecek,ama yoluna girecek herşey,giriyor. sadece bi parça akıl,sabır ve çalışmak gerek.akıl sen de yeterince var ama kullanma alanında sıkıntı war sanırım, sabıra gelince istanbulda kaldığın süre içinde bu duygunda gelişecektir buna eminim :) güzin abla modunda oldu ama bu kalacak yer sorunu,zor zamnada sırtını dayayacak kimse olmaması,arkadaş tarafından kazık yemeler bilmem ne bunlar çok tanıdık geldi.geçtim aynı dönemden.bitti gitti işte, ozaman hiç bitmeyecekmiş gibi geliyordu ama bitti gitti, gidiyor.çok klasik ama çok doğru bir laf "herşey sende başlar sen de biter, we hayatını seçimlerinle kendin şekillendirirsin" zeki kızsın sen,pısırık da diilsin,sadece kendine güwen ve bir süre için şu presn hayallerine ara wer ve öncelikli sorunlarına odaklanıp çöz. gerisi gelecektir zaten.birde iyi insanlara denk gelmen için bol şans...
KaRDaNKeLeBeK
vay be dünyada neler oluyor ?!!
sırçalı (!) köşkümün pencerlerinden bakarken, dünyayı aynı uçaktan izler gibi izliyormuşum; her şey ne kadar da sessiz ve sıradan... derdim. halbuki böyle değilmiş. bunu senin acıklı yazını okuduktan sonra anladım... nihohahahaaaa... nihohahaaa...hatta muhaha... puhahaha
şaka bir yana. pucca'nın yazıları bir yana. gerçekten içim acıdı. ama artık duyarsızlaştım, yazılarını okuya okuya...
bundan gayri sevinçli yazılarını okumak istiyorum ben. gerçi siyah cipli prensin gelse,,,çatlar millet...
bir de "tanrı kulunu hiç unutur mu" denilerek başlıkta, uzmanlık (!) alanıma teğet geçilmiş.
bir ayet var... "beni unutanları, ben de unuturum" diye...ben de tanrıyı çok az hatırladığım için vaaz veremiyeceğim...
gene de, tanrı'ya emanet...
verecektir tanrı, prensleri bir gün...
belki bu gün, belki de yarın...
o zaman anlayacaksın unutmadı tanrın seni,
ve göreceksin unutacak herkes seni...
çünkü dedim ya... çatlayacak millet....
imza: bir kahin, bir hoca, bir saçmayalıcı... bu sitede sapıtıyorum ben :D
Daha neler artık :(( bide hala ayakta durmayı beceriyosun be helal olsn..Bide bişi dicem su yazının basına koydugun sarkının ismini yayınlarmısın..hastası oldum..Unutmadan tanrı kulunu unutmaz ama kul kendini tanrıya unutturur..aklından bunu cıkarma
puccacım,sen okumuş etmiş meslek sahibi ayakları üzerinde duran bir bayansın..çirkinim deme biliyorum değilsin olsan zaten çirkinim diyemezdin..güzelsin,iş güç sahibisin..sevimlisin,konuşkansın,iyi yüreklisin de..ne eksiğin var ki zengin yakışıklı koca bulup evlenen kızlardan?
bak bence hayatından sevmediğin insanları çıkar,geçmişinde illa ki hatalar olmuştur,unut bunları,insanlara da unuttur.hep diyorsun ki ben şöyleyim böyleyim hep kötü hatırlayacaklar beni sevgililerim diye..boşver beybi onları geçmiş gitmiş..geleceğe bak..biraz daha ağır ve ciddi ilişkiler kur.olmayacağını düşündüğün,sana gre olmayanlardan uzak dur,hayatına sokma.bundan sonrası senin elinde bence herşey çok güzel olabilir..
sen mutlu olmayı hakdiyorsun,bundan sonra doğru kişiyi bulmaya kilitlen canım..
herşey gönlünce olur umarım.
deniz
6-7 ay sonra yorum düşmek garip ama thom yorke'un gece gece sesini hatırlamak da garip oldu. istanbul'dan ankara'ya dönerken bir seferinde kalacak evimiz yoktu.2.sınıftaydık. ev arkadaşımla öyle valizlerle gelip, biraz da nakit parayla valizleri bahçeli'de ki esnafa bırakıp akşama kadar her yanı dönüp nihayet ev bulduk. direkt yatacak yerlerimizi, az biraz eşyamızı satın alıp valizlerimizi alıp direkt radiohead açıp dinlemiştik bayılalım artık diye. o evsiz 8 saat için inanılmaz karamsardım. lan tanıdıklar görse şu halimizi diyorduk, rezil rüsva. istanbul'dan gelirken yol boyunca "OK Computer" ı dinlemiştim. Karma Police ve No Surprises'ı ise kaç kere dinlediğimi ble hatırlamıyorum. 3 paragraf yazı 45 dakikada ankara'da ki 4 yılımı hatırlattı bana.
Yorum Gönder