Sarhoşken çıktı..

Umrunda değildi Juliet’in sonsuz aşk, O yüzden ölmek istememişti ya zaten..

manyak sarhoşum.. Ondan saçmalarsam diğersigün silerim artık :Ppp

Birzamanlar biri vardı, "seni hayatın boyunca hiçkimse sevmemiş" demişti.. sonra oda beni sevemedi...

Ben zaten deli dümbül gibi aşk istemedim.. Ben omzuna kafamı koyduğumda uykuya dalabileceğim güveneceğim adam istedim..

Yaşım büyüdükçe aşık olamıyorum.. 2 sene önce çıksaydı siğil karşıma, şuanda kapısında köpek gibi ağlıyodum.. Ama şimdi sikime bile takmıyorum.. Kendimi 30 yaşında düşünemiyorum valla.. artık adamları siker atarım heralde.. Tam bişeyler olacak diyorum mesela, saçma sapan çocukça hayallere kapılıyorum.. sonra gerçek suratıma çarpıyor..

"Hiçkimse beni gerçekten sevmeyecek.."

Eskiden benim hissettiğim gibi hissetiğine inanıp küçücük şeylere büyük anlamlar yüklüyordum.. Ama sonra bakıyordum ki, elimde kalan sadece kurduğum hayaller... O çok boktan bir his biliyo musun.. Karşındakininde senin gibi düşündüğünü zannedip, ikinizi ortak payda yapmaya çalışırken; herif kendini sadeleştirmişte senin haberi yok!

......

Seksi değilim demiştim ya ben, aslında istediğimde seksi oluyorum.. ama o lanet olası tombili yanaklarım yüzünden ne kadar uğraşırsam uğraşayım eninde sonunda pokemon kızı gibi muamele görüyorum.. Erkeklerin gözüne bakarken utanmıyorum mesela, dikiyorum gözbebeklerine kadar gözlerimi.. hiç kaçırmadan alt dudağımı ısırarak gülüyorum.. konuşurken elimle boynumu okşuyorum.. her cümlenin sonunda kaşlarımı kaldırarak, dudaklarımı büzüyorum.. ve yerli yersiz "demek öyle", "öyle diyosun yani" diyorum... Anlattıkları herşeyi ilk kez duyuyomuş gibi ayak yapıyorum, sürekli onları övecek kelimeleri serpiştiriyorum araya.. Bazen anlattıklarını şaşkınlıkla dinliyorum, gözlerimi sonuna kadar açıp karşımda robbie williams varmış gibi izliyorum.. Arabalardan bahsediyolarsa, "parketmeyi hala başaramıyorum ben yaa" bunun sonrasında gelen cümle mutlaka "yarın sana öğretirim ben" bu taktikle bütün erkekler çantada keklik... hepsi ama.. hiçbirinde tutukluk yapmadı daha.. Bi kere bile.. zaten bi kızın bi erkeği elde edememesini hiç anlamam.. abi adamlar sadece yemek, seks ve çalışmak için dünyaya gelmişler.. sen onlara yemeğini, seksini verdikten sonra herif senin için çalışacak zaten..

kafaları sadece bu üçüne odaklandığı için cümle içinde bu üçünü kuracaksın.. dudaklarını ısırırken, mantıyı ne güzel yaptığını anlatacaksın... ve yaptığı işi pohpohlayacaksın..

Ama işte bundan sonrasını başaramıyorum ben.. herifin gtünü kaldırıyorum, sonra o kalkık göte sinir oluyorum... O kim la bana böyle havalanıyo diye kızıyorum... o hayran dolu bakışlarım bi anda aşağalıyıcı oluyor, sürekli laf sokma, sidik yarışı içerisinde oluyorum... Devamlı iğneli sözler, kendimi yüksek görmeler, adama amele muamelesi yapmalar.. Mal oluyo herif tabii, sonra o kafamda yarattığım büyük aşk hikayesi yerini kavga dövüşe bırakıyor.. Bide ben çok pis aşağılarım.. kendim monaco prensesi olduğum için, kimseyi seviyemde görmem.. sanki çok matah bi özelliğim varmış gibi(!)

Artık bunu istemiyorum.. çok yoruyo bu beni... milletin bana hasta olması sikimde bile değil.. 10 kişi beni arzulayacağına bir kişi aşık olsun yeter bana.. Huzur istiyorum gerçektende aşık olmak istiyorum...

........

Bazen artık ölme vaktim gelmiş mi ne diyorum.... herşeyi yaşadım bitti işte.. Benden anne de olmaz.. kimi kandırıyorum ben.. Paranoyağın tekiyim çünkü.. Geçen gün otobüste oturan adamlardan biri ayakta durmaya çalışan küçük bi çocuğu kucağına almak istedi... Sanki sapığın elinden alırmış gibi adama bağırarak çocuğu kendi kucağıma aldım.. ben bu güvensizlikle o çocuğa nasıl annelik ederim.. Çok korkuyorum.. ya bende annem gibi olursam.. benziyorum zaten ona.. bencilim, yalancıyım, umursamazım, sorumsuzum... İşe yaramaz kaltağın tekiyim..

Kaltak demişken saçlarımı sarı yapcam.. kuaförün birine gittim hayvan bana 350 ytl alırım dedi.. bi avuç saçım ya var ya yok zaten... bide çatır çatır yakacak.. ama işte renk garantisini tek orası veriyomuş.. yani öyle dediler.. 350 ne demek lan, kafa derimi yeniden yaptırırım yeminle ona.. istanbulda gerçektende sarıyı iyi tutturan bi kuaför varsa bana maille ulaşın bi olmaz mı...

PS: Bacaklarımı adalete sokmuştum ya, geri çıkardım bok içinde kalmış.. şimdi yürüdüğüm her yerde bok kokuyo..