8.09.2008

Karar

Buraya ilk yazmaya başladığımda bildiğin depresyondaydım.. inanılmaz acı çekiyordum, bunalımın köküne vurmuştum..
sonra yavaş yavaş başka blogları okumaya başladım.. özellikle kadınların bloglarını...
abi herkes mutlu, herkesin dörtdörtlük aileleri, işleri, mükemmel ders notları, sevgilileri var.. millet mesela "ay bugün teyzemler geldi kuzenlerle bıdıbıdı" derken, benim tek akrabalarım kardeşlerim ve babam... dayımların isimlerini bile bilmiyorum.. millet aileleriyle yaptığı enfes brunchlardan bahsederken, bizim pazar günleri evde işkence günü oluyor.. babam işe gitsin diye elimizden gelen herşeyi yapıyoruz.. benim hiç hayatım boyunca prada çantam olmadı.. hep kredi kartı borcum oldu... tipo bi arabam var içine köpek binmez, teybi bile bozuk arabanın... ve hala o arabanın kredisini ödüyorum..
arkadaşlık dostluk demek benim için sadece eğlence demek.. beraber büyüdüğümüz kankardeşimin ilk çıktığım çocukla yatmasından sonra dostluk kavramı benim için bitti.. çocuğun karşılık olarak, "benim de bazı ihtiyaçlarım var bu ihtiyaçlarımı arkadaşından sağlıyorum" demesi ise erkekleri sadece yürüyen penisler olarak görmemi sağladı.. hiç kimseyi dostum olarak olarak görmedim... insanlardan alacağım birşey kalmayınca çektim gittim.. kimse de beni dostu olarak görmedi..
okuduğum bloglarda insanları, hayvanları seven herşey tozpembe olan kızlara baktıkça kendi hayatımla kıyasladım birde...
mesela ben annemden nefret ediyorum, ölüm haberi gelse huzur bulacağım.. üvey babamın kaburgalarını çekiçle kırıp bağırsaklarını bileklerime dolamayı düşünmek bile bana sonsuz zevk veriyor... bir parça piskopat olsaydım onu bu şekilde canını yaka yaka öldürmeyi çok isterdim..
milletin annanesi, pastalar börekler yapıp onlar için deli olurken benim annanem benden nefret ediyor.. hatta kardeşimle bana bedduası bile var "inşallah ikiniz aynı kocaya düşersiniz" diye.. bırak pasta börek yapmayı evine gittiğimizde bizi parçalayacak kadar gıcık alıyor... geceleri gelip bizi korkutuyor, küçük görüyor, yunanca küfürler edip bizi kovuyor..
mesela babama çok kırgınım aslında ben.. okurken, çalışırken ben başka şehirdeyken beni sadece ayda bir defa arardı.. bir defa bile nerde yaşadığımı merak edip gelmemiştir.. bana sonsuz bir güveni vardır... ama eve döndükten sonra o sonsuz güven nedense yerini başka şeye alır.. gece 1 den sonra eve gelme, onu giyme, kime gidiyosun, içki içme... babam kendine sevgili bulduğu zaman ayrı eve çıkar genelde.. biz kardeşlerimle başbaşa yaşarız..yada bize acırsa halam gelir.. o süre zarfında da hiç arayıp sormaz.. kadından ayrılınca eve döner...
ne pahasına olrsa olun dürüst kızlar, sadık hatunlar, sevgilisi sadece aramadı diye oturup bundan yana dert yapanlar.. hiçbir zaman böyle bir kız olmadım.. götüm ne zaman sıkışsa hemen yalan söyledim.. daha iyisini bulduğum anda elimdekinden vazgeçtim.. gerçekten de aşık olduğumda bırak telefonuma cevap vermemeyi adam "senden midem bulanıyor, suratını görmeye tahammül yok" dediği halde allem ettim kallem ettim gene onla birleştim.. hatta nüfus cüzdanının fotokobisini çalıp kendimi onla nikahlıyacaktım haberi olmadan.. gözüm o derece dönmüştü...
karşı komşumuzun kızı o kadar orospuluğuna rağmen evlendi diye ondan nefret ediyorum, o kadar nefret ediyorum ki asansöre binmeden önce çöplerini tekmeliyorum..
istediğim her erkeği elde edebilirim.. sadece göz göze gelmemiz yeterli.. bu konuda sonsuz kendime güvenim vardır.. ama komlekslerinde allahını yaşarım.. dişlerimden nefret ediyorum ama yaptırmıyorum da kendimi onlarla cezalandırıyorum..
esrar, ecstasy, kokain herşeyi denedim şu yaşıma kadar.. ama bir defadan ileri gitmedi.. hiç bir zaman özenmedim, sadece merak ettim.. kokain hariç hepsini lisede denemiştim.. kokaini de geçen yaz denedim.. sabahı o kadar aciz hissettim ki kendimi.. bu kadar zavallıydım işte ben, bu salaklığı yapacak kadar diye düşündüm.. bir daha kıyısından köşesinden bile geçmedim... hayatımda hiçbişeye bağımlı olmadım, sadık kalmadım... kokainin verdiği hazzı, televizyon izlerken battaniye altında uyurkende alıyordum çünkü.. mutlu olmak bu kadar basitken, neden paramı çarçur edip 3. sınıf insan muamelesi göreyim ki... ama en azından denedim.. denemeseydim biliyorum ki hep içimde kalacaktı.. nasihatler, yaşanmış hikayeler sikimde bile olmayacaktı...
mesela hayatımın bir döneminde kusarak zayıfladım.. bunu da sadece merakımdan yaptım..
o bloglardaki kızları okuyunca anam dedim ben niye böyle değilim.. bende mi bir terslik var.. hayatıma baktım.. bide emo tipi kızların blogları vardı, acı keder dram üstüne dram olan bilek kesmeli şiirler.. onlardan biri de değildim.. emo olmak için de yaşlı sayılırdım.. başıma gelen her türlü belayla dalga geçebilme yeteneğine sahibim birde, benden emo olmazdı..
elbet dedim benim gibi birileri vardır.. öylece günlük haline getirdim burayı.. ilk başlarda çok rahatlatıyordu beni.. başıma gelen herşeyi yazmıyordum elbette.. kararsız olduğum anları kafa bulanıklıklarımı yazıp içimi boşaltmak hoşuma gidiyordu..
ama son zamanlara doğru bu olay beni şişirmeye başladı.. ayak parmağımdan göğüs ucuma kadar fantezi kurup bana yazanları artık sikime bile takmıyorum.. koluma takıp dolaşmayacağım adamın "sen beni kıskandın orospu! sevgilimden ayırdın" diye biri bin para hakaretlerini yedim.. yok senin evini buldum sana tecavüz edecem diyen bi sapığın bankacı, 35 yaşında bir çocuk sahibi normal biri olduğunu öğrendim..
adamın biri buraya yorum yazmış, bende 40 yılda bir olur ya cevap yazmışım.. eski karısı da, bana bir ton küfürlü mail atmış, kocamı elimden mi alacaksın orospu diye! cevap vermeye tenezzül bile etmedim, nasıl becerdiyse üye olduğum her sitede bulup beni eski kocasının metresi diye ilan etti.. kocası denen adamın kim olduğunu bile bilmiyordum!
ben pekmezim, ben pekmezin annesiyim, ben pekmezin sevgilisiyim diye gelen mailleri saymıyorum bile..
hıı bunun dışında iyi şeyler olmadı mı, oldu elbet.. vajinismus değilmişim bunu öğrendim, benden daha beter hayatları olan insanlar varmış, gerçek karakterimi yazmama rağmen beni gerçektende önemseyen insanlar varmış, yardımcı olmak isteyenler, piskolog bulanlar, bana sorunlarını anlatmak isteyenler.. blogtan kazandığım en güzel şey bunlar oldu...
yalnız artık cılkı çıktı... yorum kısmına hiçbir zaman karışmadım, hatta cevap bile yazmıyordum.. zaten bütün yazacağımı koskoca postta yazmış oluyordum... ne orospuluğum kalıyodu ne fahişeliğim.. sikime bile takmadım onları.. ve sonunda sadece yorumlara cevap vermedim, attığı mailleri yanıtlamadığım için 17 yaşında bir ergen maillimi ele geçirdi.. bunu sadece ona cevp vermedim diye yaptı.. blogu okuyor diye benimle konuşma hakkına sahip olduğunu düşündü.. canımın istediği adama cevap veririm, istemediğine vermem.. bu bu kadar basit.. yorumlar kısmını seviyordum, ama 5 para etmez insanların bana fahişe demesi, hatta buna bir yanıt vermedim diye gelip mailimi ele geçirmesi artık bardağı taşıran son damla oldu...
yoruma yazan arkadaşlar, iyi yada kötü hepinize çok teşekkür ederim.. bi süre yorum olmayacak.. mailimi almaya yardım eden arkadaşlar sizlere de teşekkür ederim..
hayat benim hayatım zaten, siz ne yazarsanız yazın ben bildiğimi okuyordum, benim için bi değişiklik olmayacak.. yalan söylemeyeyim, çok eğlenceliydi yorum kısmı ama.. bazen sinirimi hoplatan yorumlar oluyodu, beni ağlatan yorum bile olmuştu.. ama en çok güldüğüm yorum "ben de hep kenan dogulu'nun arkasındaki danscı kızlardan olmaktan sıkıldım. sanıyolar ki kenan her gece birimizi zikiyo töbe töööbeee..hofffffffffffffff noolcak böyle" yorumu olmuştu.. o arkadaş kim bilmiyorum ama benim kalbimde inanılmaz bi yere sahip.. bu kadar bi şeye güldüğümü hatırlamıyorum çünkü :))))