4.05.2008

perhaps, perhaps, perhaps

Ayrılalı 3 saat olmayışına rağmen 55 tane mesaj attı pekmez, 3'er mesaj arayla "seni seviyorum" yazdı. Bugün maç izleyecek diye akşam çıkmadık o da kendini sürekli mesajlar atarak affettirmeye çalıştı... Ve ben mutsuzum, hep bu şekilde oluyor ne zaman işler istediğim gibi gitse mutlaka ortada büyük bir sorun yatıyor. Duramadım, tutamadım kendimi hatta bu kadar çok ilgiye sinirlendim bile, kandırılmış gibi hissettim, "İstanbula gidiyormuşsun?" diye yazdım... gelen cevap,"evet" başka hiç birşey yok... yarım saat geçti geçmedi yatağımın içinde hıçkırıklarımla boğuşurken bir mesaj geldi "kapının önüne in" yüzüm gözüm şişmiş, saçlarım berbat, pijamamın dizleri çıkmış popo tarafında ufak bir yırtık, makyaj sıfır, insanların yolda gördüğünde kıyamet alameti diye taşlayacakları bir halde, koştur koştur indim aşağıya. Salak açmış arabanı farlarını bekliyo bide beni görünce kornayı çaldı tam apartmanın önünde. Bu çocuk hiç ailesiyle yaşayan bi kızla çıkmamış sanırım ulan biri görse direk 'sokak orospusu' diye adım çıkacak mahallede, bindim arabaya dedim "hemen sür yukardaki parka..."Orda öylece susup bekliyoruz ikimizden de ses çıkmıyor, lisedeyken okuldan kaçarak X'le gelirdik buraya, ilk beni sevdiğini burda söylemişti, ilk bana kız arkadaşının hamile olduğunu da burda söylemişti ve ilk en yakın arkadaşımla evleneceklerini de bu parkta söylemişti.. Keşke bu parka Y'i de getirseymişim, oda benden nefret ettiğini, sevmediğini ama özlediğini, "artık senle arkadaş olduğumuza göre bana arkadaşlarından ayarlasana" gibi derinden vuran sözleri bu parkta söyleseydi de adet yerini bulsaydı!
Sonunda başladı konuşmaya, ilişkimizin ne aşamada olduğundan emin değilmiş, bana güvenemiyormuş, sürekli gitmeye hazır duruyormuşum, hala eski sevgilimi özlediğimi düşünüyormuş, falan fıstık derken bir laf söyledi ki güleyim mi ağlayayım mı bilemedim..- Sana benimle gel desem, eski sevgilin İstanbul'da gelirsen benim için değil onun için gideceksin...
- İstanbulda olan hangisi be!
- kaç kişiyle çıktın sen?
Ne duymak istiyorsun benden anlatayım,, diyerek başladım anlatmaya merak ettiği kişiyi, şehirleri karıştırdığını söyledim, ilişkimizin abartılacak kadar aşk meşk taşımadığını, 1 yılın sadece 2 haftası çıktığımızı kalan günlerde ayrı olduğumuzu ama inatla birlikteymişiz gibi davrandığımı falan filan diyerek onun duymak istediği şeyleri anlattım. Sonra gelen söz "ee sen 2 yıl Ankara'daydın bu çocukta öyle siz birlikte mi yaşadınız" höst bu kadarda aleni sorulur mu lan! hemen yok dedim, hatta nerde oturduğumu bile bilmiyodu birbirimizi görmüyoduk diye yine duymak istediği şeyleri söyledim.. Dinledi dinledi, sonrada " O zaman benle gel İstanbul'a" dedi. ahh canım yaa gelmeme izin verdi. Tek derdi orda eski sevgilimi görmemmiş gibi! Oysa ki derdi ilişkinin gideceği yerden korkması, sorumluluk almak istememesi ve kafasının karışık olması. Bunlarıda eski sevgilim mevzusuyla kapatmak istemesi.
Şeytan dedi kalk git istanbul'a diğerinin hayatını zindana çevirdiğin gibi bunun kini de çevir görsün anasının don rengini! Sonrada geri dönersin memleketine yapmadığın şey mi!Ben bu anın aynısını yaşadım, gelmiyeceğimi düşünerek büyük ihtimalle 'yanlışlıkla' ağzından çıkan "buraya gel" sözüne kanıp, bütün hayatımın içine bi güzelll sıçmıştım. Sıçtığım şeyleri sıvarken çocuğa da o boklardan bulaştırmıştım.. Sonuç, benden ölesiye nefret eden bir eski sevgili, aylar öncesine kadar beş para etmeyen şerefsize köpek olan bir bünye!
Bunun için değer mi dedim baktım baktımm, radyoda "if you can't make your mind up,we'll never get startedand i don't want to wind up, being parted, broken-hearted.so if you really love me,say yes, but if you don't, dear, confessand please don't tell me, perhaps, perhaps, perhaps" çalıyodu, duruma göre fazla hareketliydi ama al ulan pekmez "bu şarkı benden sana gelsin, artık eve gidelim sende ordan istanbula" diyerek dizleri çıkmış pijamamla çektim gittim...
Ve sanırım bu kez ben bittim!