30.04.2009

Kadının biri bi gün tampon takmış

Öncelikle seni uyarayım yazılan şeylere kalkıp, "ayy bu ahlaksızlık, ayy bu ne biçim yazı, ayy gitti gençlik elden, vatan gidiyor, ayy bebeler, ayy zıkkım, ayy peekim diyeceksen. Hiç devamını okuma. Haaa merakına yenik düşüp okuyacaksan ise kalkıp öyle bir yorum yazarsan, kusura bakma ama bu tamamen senin ahlaksızlığındandır. ben sana başta söyledim çünkü.
Ben her ay olduğu gibi bu ayda regl oldum. Sabah çanta değiştirdim, değiştirirken orkidi koymayı unutmuşum. Aklıma sıçayım kendimin.. O orkid ayın hergünü dolandı durdu benle, herşeye fırtlayarak rezil etti beni pembe pembe Tam işime yarayacağı gün kaldı evde.. Birde genelde hep geceden olurdum, sabah ağrıyla uyanırdım gözlerim yaşlı tuvalete koşardım bi bakardım anamm anammm iç organlarım parçalanmış sanki içimde... Ama bu kez farklı oldu, sabah geldim kanala, kahve içtim ardından bende bir sancı.. can çekişiyorum resmen. Yumurtalıklarımı ellerime alıp sıkmak istiyorum, hatta tırnaklarımla parçalamak, hatta duvardan duvara atmak istiyorum. Yok olamaz böyle bir sancı, ulan kaçıncı yüzyıldayız, ilkçağdan beri bu sancı için yapılan tek şey majezik. Kadınlarla ilgili bi sikim yapmıyor bu suratına sıçtığım bilimadamları. Neden çünkü adamlarda ondan. Anlamıyorlar abi bizim sorunumuzdan. Feministler bu olaya bir atsın artık ya, bizim için çalışsın şu dallamalar. Yada yaa, şu karıdan sorumlu bakanla, çalışma bakanı denen mallar ne işe yarıyorlarsa, bence bizim bu zamanımızın yani en azından ilk gününü tatil ilan etmeleri gerekir. Zaten verim alınmaz benden bu dönemde, o kadar sinirliyim ki, "PuCCa suratın bembeyaz" diyene.. "Kanıyorum ulan, şu anda tarla çamurdan geçilmiyor, sen sıfatıma takmışsın. Gerizekalı mısın siktir gittt" derim.. Evimizde rahat rahat çekelim bu işkenceyi, battaniyenin altına girip, sauna bantı takıp karnıma, ağlaya ağlaya bütün günü geçiririm.. Ama işyerinde yapamıyorsun, suratında küçük emrah bakışı, elin karnında sandalyeden daha az öz hatta ve hatta sadece tuvalate kalkıyorsun.. o orkid çantadan alınıp cebe bir yere tıkıştırılıyor kimse görmeden pıtır pıtır tuvalate gidiliyor. Zaten tuvaletler iğrenç, çöp kutuları onlarla dolu, yemekten önce bilerek tuvalete gidiyorum ki, midem bulansın yemek yiyemeyeyim diye. Paso paranoyaksın, götünü elalemin karılarına kontrol ettiriyosun. Yürürken hep acaba geçti mi, aktı mı, sandalyeye bulaştı mı, acaba gördüler mi diye kafanda sorular uçuşuyor. Zaten çok sinirlisin biri bişey dese de ağzını burnunu dağıtsam belki geçer acım diye düşünüyorsun. Mastır yapmak rahatlatıyor, valla bak bildiğin rahatlatıyor.. Şimdi bana ayy ben mastır yapmam deme ben yemem.. Hele regl dönemi öncesi kadınların azgınlık seviyeleri tavanda oluyor, o dönem yapmayan yoktur.. ama abi kanalın ortasında hülya avşarın berlin filmi gibi serilemezsin ya, "zevkten yapmıyorum abi, valla acıdan çok ağrıyor" desem de yok yani. Dizlerimi iyice karnıma çekip, ağlayarak, "Kan revan içindeyim, gönlümün derdindeyim, Yerlerin dibindeyim kurtar ne olur" adlı özlü sözlü parçayı söylemek istiyorum..
Haa işte neyse ben şimdi orkidi evde unutunca, her kızın ömrü hayatında mutlaka en az 2 kere kurduğu cümleyi kurdum, "orkid var mı?" İnsanlardan birşey isteyememek gibi kötü bir alışkanlığa sahip olduğum için sadece bir kişiyle geçiştirdim, onunda orkidi değil tamponu varmış. Tampon ben hiç kullanmadım daha önce. Yani bana biraz korkutucu geliyordu.. hakkında bir ton şehir efsanesi var onla ilgili. "kadının biri içinde unutmuş onu, şişmiş şişmiş tamponda bi güzel zehirlemiş kadını sonra ölmüşş", "kadının biri bi gün ipini çekerken ipi kopmuş, sonra ölmüşş", " kadının biri bi gün tamponu içinden çekerken içinde pamuk kalmış zehirlemiş onu ölmüş" Kadının biri bi gün biraz fazla bekletmiş tamponu sonra oda ölmüş" "kadının biri bi gün karşıyaka kız lisesinde salatalıkla mastır yaparken içinde kırılmış oda ölmüş" ayy bu başka efsaneydi pardon.. Bunlar geldi hemen aklıma, elimde tampon var ama bir nasıl takılacağını bilmiyorum, iki tırsıyorum. Ama erkekliğe bok sürdürmedim, "ahah bende çağdaş bir kadınım hep tampon kullanırım hatta tamponla doğmuşum" edalarıyla aldım gittim tuvalete. Klozette oturuyorum, tampona bakıyorum, bir mincoma bakıyorum. birde tuvalet kağıtlarına. Şimdi kışın ben burda parasızlığın bokunu çıkarmıştım, fakirin de fakiriydim. Bu dönemim geldiğinde fakirliğimin verdiği utançla bir orkid istemeyecek kadar gururluydum. Tuvalet kağıtlarını oraya koyup koyup onlarla idare etmiştim. Sonra alerji gibi bişi oldu orası. Dedim gene yapayım öyle, markete gidip kendime alırım. Sonra dedim ulan bi dene bakalım bu tamponu. Beğenirsen, yaz geliyor. O hışır huşur seslerden, pişiklerden, sıcakta altına bez bağlamış gibi dolanmaktan kurtulursun.
Hadi ya allah ya bismillah allam sen beni koru dedim. koydum onu oraya.. geçtim yerime oturdum, ben nasıl heycanlıyım ama yeni birşey ya.. Şimdi bu sana önemsiz geliyo ama öle değil işte. Ben ilk pedimi taktığımda da böyle heycan yapmıştım.. Çok ilginç bir durum. Kendini ister ister istemez farklı görüyorsun.. Borumu içinde bi pamuk parçası tıkılmış yani.. Yalnız şöyle bir durum var aklım hep orda benim.. Bi gözüm saatte bakıyorum "hımm daha 15 dk olmuş takalı şimdi çıkartmayayım" bi 5 dakika geçiyo.. "ay çıkartsam mı acaba" böyle kendi kendimi yiyorum..
Ekranda yazmam gereken program metinleri var.. ama ben sürekli içimde olan tamponu düşünüyorum.. Bu arada zevk verip vermediğini merak ediyosan cidden salaksın derim sana.. Dolma kalem kalınlığındaki şeyden zevk alan bir kadın varsa yeryüzünden önünde saygıyla eğilip alnından öperim onun.. önemli olan işlev mişlev ayak olum bunlar, minik pipili heriflerin kendini aldatması.. dönerbaşlıklı mı abi ne işlevi olacak onun içerde.. tampon kadarsa zaten çükün kalk git tercihlerini değiştir, yoksa çok pis hislerinle oynayıp dalga geçerler senle.. Neyse tamponu hissetmiyosun bile ama garip işte.. Çünkü korkuyorum şişip beni zehirlemesinden.. Bi iki satır yazıyorum sonra hemen saate bakıyorum, değiştirsem mi diye.. şehir efsaneleri aklıma geliyor.. Saçmalama lan diyorum, "ya ipi içine kaçtıysa, anam anamm ölcem ben" diyorum.. Tuvalete gidip bakıyorum yok kaçmamış. Gelip oturuyorum, aklım hep orda, ölürsem diye düşünüyorum. "ya salak ya yanlış takmış onu zehirlenmiş", "maldı abi zaten o kız, belliydi böyle bi boktan öleceği" Sarma da utanır benden, sevgilin neden ölmüş dediklerinde ne dicek çocuk. Tampon vakası mı.. Haberimi yaparlar mı acaba, o firmaya dava açılır mı, hangi resmimi düşer iha ajansına. Bende o dalga geçilecek haberler kategorisinde olurum. Bunları düşünürken, dedim yok ben yapamayacağım, gittim orkid aldım kendime çıkardım, o bebek bezi gibi olan çarşafı serdim donuma. Rahat rahat acılarımla kıvranıp insanlara bağrıp çağırmaya devam ettim..

28.04.2009

Dolgun olduğum kadar olgun olsaydım keşke

Şimdi sarmanın o salak yeğenine alışveriş yapmaya gittik yine.. Bide çocuk rica etti benden, bu salağın anası babası boşanıyor ya, hani bende boşanmış aile bebesi olduğumdan ona böyle bunun dünyanın sonu olmadığını anlatcam. Bak yetişkin bir birey oldum geçti çocukken yediğim darbeler tarzında boşanmanın iyi yönlerini göstereceğim. O yüzden izin aldım bugün, kızla erkenden çıktık, yemek yiyoruz, bi yandan da en temiz en saf duygularımla boşanmanın iyi yönlerini artı katkılarını anlatıyorum kıza. Ama allahın gerizekalısının umrunda değil, eline almış telefonu birileriyle mesajlaşıyor. Baktım bu ablacan tavrılar dikkatini çekmeyecek, "Sevgilin var mı kız" diye sordum. Varmış ama yeni ayrılmışlar. Aynı sınıftalarmış, bu çocuğun ona uygun olmadığına karar vermiş, çünkü eski sevgilisini seviyormuş, ama eski sevgilisi bunun eski arkadaşıyla çıkıyormuş, hergün msnde konuşuyorlarmış, birde mesajlaşıyorlarmış, hergün buna özlü sms sözlerinden gönderiyormuş. Bizim ki pek sevdi bu sevgili diologunu 13 yaşında değil sanki 23 yaşındaki gibi başladı boy frendlerini anlatmaya.
- eee napıyosunuz, çıkmak derken yani. Annen seni bırakıyor mu öyle yalnız dışarı
- Okulda yaaaaaaaaa keşke bıraksalar puff.. etütlerde sürekli kopuyoruz
- Kopmak derken, keyif verici maddelerle alakası yok dimi..
- kopuyorus yaa, dün sarı converselerimi giymiştim. Cemil gördü beni oofff yaptı bana. Kankslarla bizde bir koptuk orda. Sonra baktım Murat bize bakıyor. Orda da koptuk
- Peki sevgilinle arkadaşın dışında yaptığın farklı olaylar nelerdir.
- bizim koridorda bir yer var sevgililer oraya gidiyor, orda duruyoruz.
- Hiç öpüştün mü.. doru söle valla dayına söylemicem.
- ayyy iğrenççç öpüşmem ben.. çok kötü ağzıdan ağıza börrkkk
- yemin et, annem ölsün ki hiç öpüşmedim de, yemin etsene noolduu edemiyosun demii...
Orda tamamen kendimden geçmişim. kızı sallıyorum. ulan manyak mıyım dedim sonra sanane salak PuCCa, öper öpmez. sana mı düştü tasası. şaka yaptım şaka dedim arkama yaslandım.. Küçük kızlara yüz vermeyeceksin tabi,
- Siz hiç dayımla öpüştünüz mü.. Ama çok uzun öpüşme böyle 1 saat sürenlerden.
- bende öpüşmem iğrenç öpüşmek. Sadece orospular öpüşür bunu aklına sok. Hiç öpüşme kimseyle. Öpüşürsen hem aids olursun.
- ben tuvaletten çıkarken de öpüşüyordunuz onu gördüm. Üstelik gayet ımmmm gibiydi.
- Dudağımın kenarından öptü dayın. Ama bence sen öpüştün. Yoksa nerden bileceksin değil mi.
- Ben öpüşmedim kimseyle beaa!!!
- Öpüşmüşsün işte, o kadar belli ki öpüştüğün. Seni dayına söylicem.
nasıl sinirlendirdi beni gerizekalı, nasıl sinirlendirdi.. kıpkırmızı oldum orda, suratına tokatı geçirecektim malın. Çocukla resmen çocuk oldum ama o zaman söylediklerim gayet mantıklı gibiydi. Şimdi baktım da gayet salakmışım. hatta bildiğin salakmışım.. Sarma beni göndermiş oraya olgun bir kız sıfatıyla, yaptığım olaya bak. Az daha diretse saç baş girecektik birbirimize. Sonra dayısı geldi. Gene böyle bunlar mıçmıç muçmuç oldular. orda bir kıllandım kendimden kıskanıyor muyum diye minnacık kızı. Ama yooo yoo dedim tamam salağım da bu kadar olamam dedim.. Bunlar böyle önde sarmaş dolaş dayı yeğen, dolaşıyorlar ben arkalarında o yeğeninin poşetlerini taşıyorum. Sonra bi kaç mağazaya girdi bu, işte giyiniyor bize gösteriyor bizde güzel diyoruz, ama allahın beyinsizi güzel dediğim hiçbirşeyi almıyor. o amcık ağzını yaya yaya "dayooooo yaaaa bu nassııııı" dayısı ondan mal, herşeye evet tatlım, evet balım evet pombikim diyor.
Orda buna sinir oldum ya, içimden "Ulan 10 yaşındayken ben senden daha zekiydim. İnşallahh o memelerin hiç büyümez, silikonda yasaklanır pislik. aldığı şeye bak gerizekalı zevksiz muşmula.." falan diye iç sesimle konuşurken, böyle bir düşündüm kendi çocukluğumu, bu salakla bi önceki buluşmamızda entellektüel olarak düşünmüştüm, ama bu kez düşündüm de ben ve benim versiyonum daha maldı lan. Oynadığımız oyunlar trajedi, dram, entrika yüklüydü... hele bir kaç tanesinde ben oynarken gizli gizli ağlıyordum. Şu el oyunları varya, ne zevk alınır bilmediğim karşılıklı "amalelaa şakşakşak nugatella şakşakşak uu yes şakşakşak çikolata" böyle şeyler hani. Bi tane tangora vardı, anam bir ağlıyordum onda oofff.. Kibariyenin güllünün şarkıları o oyunun yanında disko parçaları kalır..
"İşte sana bir tangooo, son bir hatıram olsun, beni hatırladıkçaa ahhh gözlerin yaşla dolsun... Bisiklete binerdin, bizim orda inerdin, annem babam görünce ahhhh lastik patladı derdin.. babam lastiğe bakarr, patlamadığını anlar, bana bir tokat atar ahhhh, kapı dışarı yaparrr, istanbulun parkında, yıldızların altındaaa, ben bir oğlan sevmiştim ahhh 13-14 yaşında... Yeşilköyün camisi, yanıyor minaresi, benim sevdiğim oğlanın ahhh gidiyor cenazesi"
Sevdiği oğlan ölmüş kızın. Ayy nasıl dokunurdu bu oyun bana. Yüzüme gülümseyen maskemi koyup kızlarla bunu oynardım, sonra tuvalete gider hıçkırarak ağlardım. "Ölmemiş olsun allamm çocuk ölmemiş olsun o başkasını cenazesi ossun nütfen allam o çocuk ölmesin hıcckk böhüüüüü" hele bir tane daha vardı onu bide beden derslerinde oynardık, öğretmenimiz öğretmişti, piskopat manyak! onda gerçi ağlardım ama birşeyde aklıma takılırdı...
"Hastaneden çıktım yan basa basa, ciğerlerim döküldü kan kusa kusa.. Anneme söylersem oturup ağlar, babama söylersem mesarı kazar, abime söylersem kılıcı çeker, ablama söylersem tabutu süsler.. Ağlama yenge ağlama ben gidiyorum, bu vatanı sizlere bırakıyorum heyyy ağlama yenge ağlama heyy heyy" babası mezarı kazarken, bu salak acaba yengesinin ağlamasına neden takmış lan dye düşünüyordum. Kesin aralarında br fanfini geçmiş diyordum.
Bir tane daha vardı, bunu da bedenci manyağı öğretmişti.
"Oy çikolata çikolata akşam yedim salata, salatanın yarısı, doktor beyin karısı, karısının yarısı bacak arası hooppp", "Mustafa mıstık, arabaya kıstık, üç mum yaktık, seyrine baktık" Lan aklıma kötü kötü şeyler geliyor benim. Mustafaya naapmışlar o arabada diye. Bir tanemizde sormamışız bebeyken mustafanın olayı nedir diye... Sonra aşk meşk olaylarına girmeye başlayınca, dansa davet oynuyorduk. Erkekler kızlar ayrılıyordu, sonra geliyo işte "benimle dans eder misin" diye soruyor. hayır yada evet diyorsun. Sona kalan çifti yumrukluyorlar sonra. Anam anam o Bora gelip bana dans eder misin dediğinde ooffff diyorum. Sevinçten ağlayıp boynuna atlayabilirdim. Kalbim nasıl pırpır uçardı o oyunda.. Eve gidip sindy bebeklerimi öpüştürüp onla öpüşüyomuşum masuscuktan diye hayal kurardım.
Lastik oyununa bayılıyodum özellikle. Çok esnek bir yapım vardı lan heyy heyy, boyunlarda bile atlıyordum. Koltukaltları için "bebek işi bu herıld yani atlarım" diyordum. Bide emmalar vardı. "emma essessa, essa essa teresa, judii, fernando, izabela izabela manuellaaa" Birde bir kadın vardı onu çok seviyordum aaa sindy diyoduk.. "unutursun gönlüm, unutursun elbet, alışırsın yalnız kalmalara, alışırsın gönlüm alışırsın elbet"
Bide bişeyi itiraf edecem, ferdi tayfurun emmioğlu şarkısında bile ağladım ben küçükken. çok acıklı lan o, hala ne zaman duysam tüylerim diken diken oluyor emmioğlusu ölmüş adamın çok kötü bişi bu..

27.04.2009

Hayallerimi winzipleyip, C diskine atıyorum


Rüyalarım hep gri renkte benim nedense, hava hep kapalı yağmurlu rüyalarımda. Kabus olarak ya canlı canlı bebeğimi yiyen eski sevgilimi, ya denizde boğulduğumu, ya merdivenlerden çıkarken düşmek üzere olduğumu, ya da iç çamaşırımla sokak ortasında kalıp utandığımı görüyorum. Ama bunlar dışında rüyalarımda gördüğüm bir ev var, bizim ilk oturduğumuz ev. Balkonu kocaman o evin, içerisi sepia renginde, dışarı gri. Ne zaman o evi görsem rüyamda sabah, canım acıyarak uyanıyorum. Cenin pozisyona girip gene ana rahmine dönmeyi, nefes alamadan ölmeyi diliyorum. Yaşayamayacak olduğum şeyleri, suratıma vuruyor o rüya. Hiçbir hayalimi gerçekleştiremediğimi, yaptığım hiç birşeyin beni mutlu edemediğini, boşu boşuna yaşıyor olduğumu. Hiç kimseye bir faydamın dokunmadığı gibi, kendime dair yapmış olduğum bir amacımın da olmadığını. İlk Hıdrelezi o evin balkonunda görmüştüm. Aşağıda ateş yakan çocuklar vardı, çok küçüktüm izin vermemişlerdi. Balkondaki saksının birinin toprağına ağaç resmi çizmiştik, ancak öyle susturmuşlardı benim sokak için ağlamamı. Ne zaman Nisan ayının sonu olsa heycanlanıyorum ben, 5 mayısta dileklerim kabul olacak sanki. İnanıyorum buna, inanmazsam ölürüm gibi geliyor. Artık dileklerim anlaşılmıyor diye detaylı verdim birde. Dergiden micra araba resmi koyuyorum, sonra ev resmi koyuyorum, birde erkek manken. (bu sene Murat Bozu koycam) Hadi çizikten bişey anlamazsa maksat onlardan anlasın diye.. Ama fason tabi, en az 20 hıdrelezdir, gül ağacı altına ev çizdim. Bıraktım kendime ait bir evi 3 ay yaşayabildiğim bir mekan bile yok. Kaplumbağa gibiyim. Kendime ait hiçbirşeyim yok. Kendimi hiçbir şehre hiçbir kimseye, hiçbir eve ait hissedemiyorum. Hep eğreti, heran gidecek gibiyim. Çok yorulduğumu hissediyorum artık. Hıdreleze de inanmayacaksam abi ben neye inancam. Allaha hergün 3 kulfu bir elham eşliğinde "artık beni mutlu et be hacı, siktin attın resmen" diyorum anlamıyor daha da boka batırıyor beni. Kendimden kötüleri düşünmeliyim diyorum, afrikalılar evet evet onlar gibi olsaydım ya diyorum sonra bencillik sarıyor beni. "Ulan ne güzel incecikler memeleri de dimdik birde bana bak dobişkoyum." diye düşünürken buluyorum kendimi. Bi gün şimdi, staja yeni başlamıştım.. O zamanlar böyle her boka atlıyorum.. Çünkü çığır aşacam tv alanında diye düşünüyorum. Kanalın sahibinin kızının düğünü var. uplink aracındayım bende. Bu geldi oraya. Kanalın sahibi diyorum ama pek hoşlanmadığım bir herif olsa da adamla konuşmak için 9 ay önceden yalvarman gerek. Başbakana resti çekmiş puşt sen ne diyosun o gelmiş araca bizle konuşuyor. tam 3 ay benim göt tavanda sanki yattım herifle gibi.. neyse biz el pençe divan durup serçe gibi titrerken karşısında.. bu nedense bi akıl vereyim de gideyim dedi.. "Eğer bir murat 131e ihtiyacınız varsa, ve hep murat 131 almalıyım derseniz. Arabaya sahip olamazsınız. Ama eğer hayallerinizi ferrariden yana kullanırsanız, bir murat 131 sahibi olursunuz." İşte bende dünyanın en ünlü film yıldızı olmayı, dünyanın en yakışıklı adamı ile fingirdeşmeyi, dünyanın bütün paralarının benim cebimde olmasını hayal ettim. Ala ala babayı aldım ama.. O yüzden artık kendi bildiğimi okumaya karar verdim. Zaten bu meslekte 30 yaş üstü kadınlara değer vermiyorlar, memelerim sarkana kadar varlığımı sürdürdüm sürdürdüm. Sürdüremedim kapaklayıp birini doğru nikah masasına. Aşk konusunda zaten çok bahtsızım nerde mal var onlara tutuluyorum. Kocamda alkoliğin teki çıkar, o hayalini kurduğum koca balkonlu evde küçük kız çocuğu yetiştirme projemin içine sıçar.
....
İşle ilgili aslında çok şey yazmıyorum buraya.. düşündüğün gibi tembel, uyuşuk, beceriksiz değilim maalesef.. Bide zaten beynimi sikiyorum bütün gün onlarla, şuraya sadece rahatlamak için yazıyorum. onlarla şişiremem kendimi.. Haa işte ama bugün toplantıda bana söyledikleri şeye sinir oldum. Bende artık sıradan fikirlerle, sıradan insanlar ve onların sıradan hayatları gibi yaşamaya karar verdim. Ben tam bunları düşünürken rüyamın etkisinden çıkamazken, sunduğum birşey için. "PuCCa Türkiye izleyecek neticede. adamlara ne versen yiyor kasma bu kadar kendini. İzleyen tipleri çok büyütme gözünde, köçeğe gülen bir halktan bahsediyoruz. Enteli Ceylan filmlerinde ağlar, diğeri İvedikte güler. Böyle bir toplum için yorulma, nasıl olsa alacaksın maaşını" dedi. Diğerleri de onayladı.
O yüzden bütün hedeflerimi değiştiriyorum, bu kez hıdrelezde buna uygun şeyleri dilicem. Dua ederken de öyle yapcam. Bundan sonraki hedefim ve isteğim aynen şöyle olacak, Küçük bir şehre yerleşip.. orda yerel bi kanalda çalışmak istiyorum.. Saçlarıma sarı kaynaklar yapıp, onları maşalamak istiyorum.. azerbeycan tv sunucuları gibi makyaj yapıp, leke jeansten kotlarla, kanalda gençlik programı(?) sunmak istiyorum.. Programda sağlık köşesi yapıp, devlet hastanesinin diş doktoruyla röp yapmak istiyorum. mustafa kemal paşa lisesinin folklor ekibinin gösterilerini studyoya taşımak istiyorum.. Ardından gitar çalan bir çocuğun, akdeniz akşamlarını söylerken ki haliyle hüzün bulup uzaklara dalarken kameraya poz vermek istiyorum.. Ekip arkadaşlarımla uğraşıp kamera önünde "şuandaa görmüyosunuz ama mahmuttt yere düştü ehiehi.. mahmut bizim kameramanımız kikiki" demek istiyorum.. Gülben ergen şarkılarına playback yapıp dans etmek istiyorum.. oranın genç işadamlarından biriyle evlenmek istiyorum..
Valla bunu çok istiyorum. madem öyle naparsam yapayım olacağım aynı bok, bari kötü işler yaparım. En azından sonum iyi bir bok olur. Farklılıkmış bilmemneymiş pehh kimi kandırıyorum. Neyin öncüsü olabileceksem götüme başıma bakmadan. Hayatımda hiçbir zaman tv bize birşey öğretmeli gibi bir mantıkla yaklaşmadım olaya. Yaklaşanında ağzına sıçayım. O kadar mal mısın sen eğlenmek için açtığın kutudan bana birşey öğret diye bekliyorsun. Gündüz kuşağında Avrupa birliği fonlarından bahseden program yapılması olayına midem bulanmıştır. Ev karılarına ne, karı yemek yaparken naapsın entelliği dantelliği demişimdir. İlgi çekmek için cıvıtılacaksa sonuna kadar varım. Pelin Akat vari bir mantığa sahibim o konuda. Ama nefret ediyorum her kanalda arak programlardan. Pelin akatı da sevmiyorum o yüzden. O kadar güç var elinde hala bir tane orjinal fikir yok ajansında... Yabancı tvlerden aldık programları kabul başardık hobereyy diye gören bir sistem var karşımda. ben kimim de aşık atarım.. yeni birşeylermiş, ilk biz olalımmış, riske girmekmiş. hahay ben kimim lan. Açarım bbcyi gece bakarım hangisine türkler ilgi gösterir, sabaha derim bakın böyle birşey var. Denenmiş mi, denenmiş korkmayın. Tamam sponsor bulunur o zaman. Çünkü o kadar zavallıyız ki, kendi yapacaklarımıza güvenemiyoruz. ünlülerle yemekteyiz olsun, hem farklı olur. Ahu tuğbayı arayın hemen.. Türk aklıymış bilmem neymiş. Çok zekiymişiz, üretkenmişiz şöyleymişiz böyleymişiz.. bi sikim değiliz... Maaşımı alıyomuşum bide kanırta kanırta veriyosunuz, utanmadan alıyosun zaten diyosunuz.
Yalnız olaya neyle girdim neyle çıktım. Ya ne alaka onla bu diyebilirsin de, valla alakası bana çok var. Yazıya dökemedim ama beceremedim bu kez. yani bağlantıyı ben kurdum ama kafamdan..

25.04.2009

Sevgili bacım..

Zoydaklıyla çocukluğumuzdan itibaren salakça bir eğlenme anlayışımız vardı. Her çocuk gibi bizde balkondan aşağıya mandal atardık. Sonra mandallar bitti, bir kilo zeytini yiyip çekirdeklerini atmaya başladık. Zeytinler bitti, dolaptaki sebzeleri atmaya başladık. Onlar da bitince, bir tencere kuru fasulyeyi aşağıya boşaltmıştık. Aşağımızdaki bütün camlar kurufasulye olmuştu. Bir gün büyüdük, gene balkondayız bu anılarımızı anlatıyoduk, nesine eğleniyorduk diye merak ettik. Gene mandal attık. Sonra o mandallar bitti, "su dökelim mi lan" dedik. Gittik bardak bardak suyu dökmeye başladık. O sırada ama inanılmaz eğleniyoruz, Balkonun kenarına pısmışız biri geçiyor hoop suyu döküyoruz. Babam da evde. Aşağıda insanlar nasıl küfrediyor bize. Sonra bardakla suyu getirip götürmek zorumuza geldi, banyo musluğuna hortumu taktık, milleti sulamaya başladık. Köpekli bir çocuk var, köpeğine suyu attıkça deliriyor köpek oraya buraya saldırıyor, bende suyu tam köpeğe getirtmeye çalışıyorum. Geldiler kapıya babama şikayet etmeye, Adam doğal olarak diyor ki, "Yanlışınız olmalı, bizim evde küçük çocuk yok" Sonra arkada hortumla bizi bi gördü. "Pardon tamamen unuttum, özürlü çocuklarım var, beyin özürlü olduklarından naaptıklarını bilmiyorlar. Kusura bakmayın" dedi. 2 hafta harçlıklarımızı kesti. Çocukken babam yaşadığımız şehre geldiyse, haftasonları babamın evine giderdik. Babam bi sefer 2 ay gelmemişti oraya. Bi gün aradım babamı, gene gelmemiş. Ama artık dayanacak gücüm kalmamıştı, şu evden gideyim de dedim. Babamla telefonda sanki buluşacakmışız gibi konuştum. Sonra aldım zoydaklıyı yanıma, gittik oraya. Babamın evine giden yol benim için cennete giden yol gibiydi valla. Bir seçkin kırtasiye vardı. Her ordan geçişimizde 1 saat dikilip ordaki oyuncakları izlerdik zoydaklıyla. Ama nasıl, ne hayaller kurardık, hiç birbirimizi dürtmeden. Transa geçiyorduk resmen. Neyse geldik biz babamın evine. Adam yok evde tabi. El kadar bebeyiz anahtar falanda yok bizde. Balkondan girdik eve. Bakkala bir ton borç yaptık, evi aburcuburla doldurduk. Babamın kütüphanesi vardı. Masonlukla ilgili bir bölümü var, kitaplığın orda işte bir kitaptan korkuyoruz. "Şeytanın dini masonluk" yazıyor. kuru kafa var kitabın üzerinde. Mahallenin çocuklarını topladık, kaydırağın üzerinde o kitapla şeytan çağırdık. Kan dökmek lazımmış diyoruz herkes yarasını kanatıp kitabın sayfalarına sürüyor. İçimize şeytan kaçmış gibi davranıyoruz falan. Sonra tabiii, biz unuttuk gece evde yalnız kalacaz zoydaklıyla, bizi bir tırsma aldı. yusuf yusuf atıyoruz resmen. bu korkudan nasıl kurtulabiliriz dedik, Rüya ersavcıyı, Bisikletçi babayı, Sindy bebek evini hediye eden bütün 0900 lü numaraları aradık. Sabaha kadar ama hepsiyle konuştuk Bisikletçi babanın bütün sorularını bildim, sonra dedi "bisikletimiz kalmadı bi daha arayın" dümbük! Sindy bebek evinde de, son soruyu bilememiştim. Rüya ersavcının bütün şarkılarını dinledik ama telefondan. Sonrasını anlatmim, babamın bu olayı duyduğunda kalp krizi geçirmek üzre olduğunu söylememin gereği yok yani...
...
Birbirimizi korkutmaktan inanılmaz zevk alıyoruz zoydaklıyla. Yok böyle bir haz. Hala bunun için uğraşıyoruz. Bir gün, Zoydaklının odasındaki dolabın içine saklandım. bekliyorum yok, ekmek arası bişeyler yapıp gene girdim dolaba. Bekle bekle gelmyor kız. Ama en az 1 saat beklemişimdir. Sonra sıkıldım, çıktım, benim odaya girdim, bi baktım zoydaklıda benim dolabın üstünden iniyor. Oda beni korkutmak için oraya çıkmış 1 saattir bekliyormuş. Eve yeni geleni de korkuturuz. Antalyadan misafirimiz gelmişti bi gün. Kıza bir hikaye anlattık, "senin yattığın yatakta kardeşimiz öldü, Foçaya gitmiştik, bir aylığına. Bir döndük ölmüş meğersem. Tam 1 ay cesedi bu yatakta kalmış" Bide nasıl ayakçıyız, nasıl ağlıyoruz, çarşafları bile bunlardı diyoruz. Zoydaklı sarılıp sarılıp ağlıyor yastığa, buna kafasını koymuştuu diloo diloo diye.. Kıymetini iyi bil seni orda yatıyoruz diyoruz bide. Kızcaaz yatamamıştı o gece. "şaka lan şaka" diyoruz. Yok gidip babama söylemişti pis kaltak! Gene harçlıklarımız kesilmişti. eve gelen misafire hayvansal hareketler yaptığımız için.
Mesela zoydaklının bi arkadaşı bize gelir, ki zaten bizim ev ege üniversitesi kız öğrenci yurdu gibi. Bütün hepsi bizim evde yaşıyor. Gitmeleri için elimden ne geliyosa yapmıştım. Biri geliyo mesela "Aaaa zoydaklı bu senin bahsettiğin kaşar arkadaşın değil mi? hani bakireliğini 14 yaşında 7 kişiyle bozmuş olan kişi" "Aaa ben seni tanıyor gibiyim, zoydaklı hep bahsediyo senden, saf olan kızsın sen, seni paso kandırıyolarmış paranı harcıyorlarmış" Bunlarla bir arpa boy gidemedim, çünkü zoydaklı kıyametleri koparıp babama ispitliyodu beni. Bende kızlara temizlik yaptırtmaya başladım. Yemek, bulaşık, banyo tuvalet temizliği. Sabah kalktığımda kahvaltıyı hazırlattırıyordum. Birde yapmazlarsa bağrıyordum. Sürekli aşağılıyordum onları. "Benden çok sen bu evde yaşadığın için yapacaksın temizliği, bok gibi yapıyosun yemeği zaten. anan baban sana bişey öğretmemiş" diyerek. Buna zoydaklı ses çıkarmıyordu. Çünkü bu sayede bulaşıktan kurtuluyordu. Hemde daha az öz dayanıklı arkadaşları gelip kalmaya başladı bizde. Ama kimisi olayın bokunu çıkarıyordu, karı 5 ay bizden çıkmadı. Bende gitsin diye ayakkabılarına el koydum. Gitmezsen bu ayakkabılar benim olacak dedim. Valla bak.. Aldım ayakkabılarını hatta İstanbula getirdim.
...
Zoydaklıyla ikimizde eşşek kadarız ama, hala garip oyunlar oynayarak mutlu oluyoruz. Hayvancılık oynuyoruz mesela. Hayvan seslerini kim daha iyi çıkartacak diye. O aslan sesini iyi çıkartıyor ben köpek. Birde nımnımcılık, gerçi bu oyunun sonunda saç saça başbaşa giriyoruz hep. Şarkıları nımnımnım diye söylüyoruz, hangi şarkı olduğunu bulmaya çalışıyor karşıdaki de. Ama hep hayır o şarkı öyle mi bak nımnımnımnııımnım böyleee diye birbirimize girişiyoruz. Gerçi ben şanslıyım burda. Mesela onu döverken hep gülüyorum böyle, oda sanıyor ki şakacıktan vuruyorum. Karşılık veremiyor bana, karşılık verirse sana şaka yapmıştım diyip daha sert vurabilirim çünkü. street fightercılık oynuyoruz mesela, bildiğin dövüşüyoruz birbirimizle, hala yapıyoruz bunu. Saç çekmek, gıdıklamak, cırmalamak yok kalan herşey serbest.
Her iki kız kardeş gibi bizimde kıyafet sorunumuz oluyor, ama zoydaklının öyle bir kötü huyu var ki, ne zaman facebooka baksam, arkadaşları benim kıyafetlerimi giymiş oluyor. En çok bu yüzden kavga ediyoruz. Lisedeyim bir gün, formanın üzerine hergün giydiğim kazağı bulamıyorum. Evi talan ettim yok, Zoydaklı da benle arıyor bide. Sonra kapıya arkadaşı geldi okula gidecekler diye. Kıza benim kazağımı vermiş. Ben bir fıttırdım, dolaptaki bütün kıyafetleri balkondan aşşağıya attım. Bildiğin cinnet geçirdim.
Bizim eve biri gelsin mesela, biz zoydaklıyla koltukta yanyana oturur, kıkır kıkır gülüp o kişi hakkında 50 bin tane şaka yaparız. Yada beraber televizyon izliyorsak en mükemmel filmi bile 3 dakikada harcayıp sıçar atarız. Biz birlikteyken kimse bizim dilimizi anlamıyor zaten. Hık dedim mi ne demek istediğimi anlıyor patlatıyor kahkahayı yanen şöyle dur.. Alakasız hiç kimsenin anlamayacağı şeyler birde..
- Sizin oğlan odun çalmış mıydı..
- muhahahahahhaha
- Teyzeeeee
- ahahahaha
- Bis bis bismillllllllllllll hhoop hadi gençler...
yazdıkça yazıyorum anacım yeter bu kadar.. Yani yazının özü, zoydaklı seni özledim yanıma gelsene 2 günlüğüne :'(

23.04.2009

Sana bir kaç eziyet sundum seni bu aralar oyalar

Bugün 23 Nisan neşe doluyor insan, bakın bebelik resmim, kurtuluş savaşı çocukları, çalışan çocuklar tarzı klişe bir yazı yazacaktım olmadı kader buna izin vermedi. Dün Sarmanın arkadaşlarıyla birlikte dışarıya çıktık, böyle kendilerini erkeğin yanındaki karıya yaranmak zorunda hisseden hatunlar olur ya, arkadaşlarından biri öyle. "Ayy Sarmaa, sevgilin çok tatlıymış, ayy sarmaa çok şirin yaa sevgilin, ay sarmaa bu kız çok komik" tarzı şeyleri kurmalı saat gibi söylüyordu. Bende karşılığında ne diim "Yalan ağzına yuva yapmış bacım, az uğraş gece sende kalcam" mı diyeyim. nefret ediyorum tatlı denmesinden bana, tatlı değilim ben, seksiyim hayvan karı! Tatlı demeyin insanlara pis bişi o, hiç güzel değil.. Böyle o yalakalık yapıyo ben utanıyorum ayağı çekiyorum, sarma dedi ki "Mikim o benim ya, canım" O öyle diyince ben bir bastım kahkahayı, "mikim ne ya, ahahahah başka bişeymiş gibi ahahaha mikim ahahahaha" Sikim demiş gibi durmuyo mu allasen.. komiğime gitti, tutamadım kendimi.. Bunun beti benzi attı, "Miki fare PuCCa miki fare" dedi nasıl gürledi bana. Ortam tabi sessiz, ben koltuğa gömüldüm. Biri bişey desin ağlıcam. alt dudağım titriyor. Uzun süre konuşmadım, Sonra arkadaşlarından biri bişey anlatıyordu, işte ekonomik krizin çözümü için paranın içerde dönmesi gerekmiş. Bizdeki zenginler hep dışarda harcıyormuş parayı. İşte dedi, ya düşün piyangoyu kazanan adam bile parasını burda harcamıyor. O yüzden böyleyiz falan dedi. O öyle diyince ben unuttum az önce papar yediğimi, "eee yani, bana da piyango çıksa, ülke ekonomisini mi düşünürüm. Benim ekonomim düzelmiş kim takar burayı. İlk yapacağım iş deli dümbül alışveriş. 2 tane yanyana villa alırım, bir villa kendi evim, diğer villa kıyafet evim. her odasını kıyafetlerle doldururum. ayy heveslendim allam nolur çok zengin yap beni" dedim. Ben böyle diyince muhabbet değişti, işte PuCCa zengin olursa yapılacaklar lisetesi hazırladılar. Aydın Doğan'ı uşağım yaptım, Fatih Altay'lıyı şöförüm yaptım. Falan fıstık işte böyle baya geyiğe çevirdiler işi. Sonra onlar gitti beni bırakacak Sarma.. Hiç konuşmuyor, bok varmış gibi "ne oldu yaa" dedim. Demez olaydım, Bir açtı ağzını köpürte köpürte nefes almadan sıraladı..
- Senle ciddi hiçbirşey konuşıulmayacak mı? adamlar orda ciddi bir mevzudan bahsediyor hemen cıvıtmak zorunda mısın. Hayatında bir saat sadece benim için bişeyleri ciddiye alıyormuş gibi davran, bana saygın olsun diye yap. Rezil ettin kendini arkadaşlarıma, çocuk gibisin, yeğenim bile senden daha olgun davranıyor, sana eğlence olsun sadece. Orda tartışma ortasında söylediğin laflara bak. İnsan bilmediği şeyler hakkında susar senin gibi şımarmaz. Bu kadar olmaz ya, bu kadarını da ilk kez gördüm.
- İyide pardon büyükelçilik konsoloslarıyla oturduk da benim mi haberim yok.
Dedim benim daha lafım bitmeden, bu döndü o götünü gitti. Beni piç gibi bıraktı sokak ortasında. Nefret ediyorum abi, bütün sevgililerimden aynı lafı duyduysam bende sorun var demektir, tamam amenna ama başta buna deli oluyor, "PuCCa seni bu yüzden seviyorum, hiçbirşeyi umursamaman o kadar güzel birşey ki, ben senin bu huyuna aşık oldum" hepsi ilk başta bunu diyor, hepsiiii sonra noluyorsa, hayat sana laylaylom diye dönüyolar götlerini bana. başta gözlerin ne güzel diyen adam, ilişkinin ortasında "çiğ çiğ bakma bana" diyor, yada kırmızı oje sana çok güzel yakışıyor elerin çok güzel diyor, ilişkimiz başlıyor. "O tırnaklarının hali ne, gitt sil onları iğrenç" diyor. Abi siktirin gidin mıymıy kızlarla çıkın sizde, bana gebeliğiniz mi var? Bundan sonra pesimist ayağına yatcam.. O sıçtığım ağlak hatunlarından olcam bende, hep onlar kazanıyor ben böyle çük gibi kalıyorum! Mikim ne hem, insan sevgilisine mikim der mi abi, sensin mikim salak!
.....
Sonra neyse gece işte aradı beni, özür diledi, asıl derdi o değilmiş beyfendinin. Son günlerde çok uzaklaşmışım ondan. Artık hiçbirşeyi beraber yapmıyormuşuz. Yüzüne bakmıyormuşum onun. Onun verdiği gerginlik varmış üstünde, uzaklaştığımı düşünüyormuş napacağını bilmiyormuş, o yüzden saçmalıyorum dedi. Yaa bak şimdi valla bu uzaklaşma olayında ben haklıyım.. Bizim msn konuşmalarımız, köşe yazarlarının yazdıklarını eleştirmek, yurtdışında çıkan haberlerle bizimkiler arasındaki farklar, günün en iyi haberini yapan şahsa eleştirilerle dolu oluyordu. İlk günler tabi hoşuma gidiyordu bu muhabbetler, yani msndekilerle sadece" muhahahaha, ahahah, yarıldım lan, ahahaha"dan öteye gitmeyen yazışmaların arasında ay ışığı gibi parlamıştı benim için. ama abi bende insanım yeter dedim. Yolladığı linklere bakmamaya, yazdığı şeylere evet, hayır, hımm diye cevap vermeye başladım. Ama yani napim, kıçı kırık muhabirsin, kendini Çölaşan zannetmenin alemi ne? Buda bana küstü, onla ilgilenmiyorum diye. Küsen adamla uğraşamıyorum, nefret ediyorum hatta. Bende hiç gönlünü almadım. Sallamadım ee senle mi uğraşacam mal dedim. İşte bu benim uğraşmayışıma bozulmuş, bana da öyle patlamış. Buda babam gibi aynı. Babamda böyledir. ben boku yerim yerim, gıkını çıkarmaz, sonra bambaşka birşeyde bana patlar.. Bide böyle karı küsmesi.. Bir çok özelliğini babama benzetiyorum zaten..
Sabah kalktım bende, üzüldüm yani biraz. Neticede sevgili kolay bulunmuyor. Hele ben hiç bulamıyorum, şu eşşek götüne benzeyen sıfatıma bakan birini bulmuşken geri çevirmenin alemi ne.. Yani ne olursa olsun, kariyeri iyi, efendi, oturmayı kalkmayı biliyor, olgun, düşünceli bir çocuk. Boşu boşuna ondan olmanın luzumu yok. Yaşım ilerledikçe ilişkilerimin süresi de kısalmaya başladı buda korkutuyo beni.. vicdanım rahat değil bide işin aslı. Çocuk bana telefonda işte bak şöyle böyle diye duygusal duygusal anlatıyor, bende o sırada başkasıyla fingir fingir konuşup, şunu yolluyorum.. Yani dedim hayvanlığın da bu kadarı olur, sabah uyanınca, erkenden çıktım, gittim bunun sevdiği otlu poğaçalardan aldım. Kanala girdim, hemen masasına gittim, o sıçalısı sıfatıma tatlılık adına verdiğim ama özünde şımarıklık olan ifadeyi ekleyip..
- burda benimle barışmak isteyen çok yakışıklı biri varmış, öyle söylediler.. Eğer öperse barışırım demek için geldim.. Buda aç kalmasın diye getirdim. Ellerimle yapmışım gibi, ama yapsam valla daha güzel yaparım yeminle bak..
- Ben yaptım kahvaltı, sen yersin onları. işim var biraz
yani kıssadan hisse siktir git dedi bana. Nasıl bozuldum, göt oldum, yanaklarımın iki tarafı şişti bildiğin göte benzedi. Geçtim oturdum yerime, masamdan aradım bunu, "derdin ne be senin" dedim.. Beyfendi beni cezalandırıyormuş, yoksa hep böyle yaparmışım. dermişim ki, aaa bak ben buna soğuk davranınca nasıl kuzu oldu. her fırsatta böyle uzaklaşmış gibi yaparmışım. Böyle yapmamam için bu şekilde davranması gerekmiş. Bana otistik gibi davranıyor herife bak, al bu muz bunu alman için haketmen lazım falan diyecek sandım telefonda. Gülecem gülemiyorum, adam ciddi ciddi konuşuyor benle. "İlişki yaşıyoruz deney yapmıyoruz kasmasak bu kadar" dedim. "İlerisini düşündüğüm için böyle yapıyorum" dedi. İlerisini sikerim adam ol lan diyecektim diyemedim, gülsem mi ağlasam mı bilemedim. Yani ille benle sevişme PuCCa diyor herif.. Valla beybi, sen bilirsin... en ballı sevgilim olarak tarihe geçecektin ama napalım, beni cezalandırıyosun diye unutcan biciklerimi ellemeyi...

21.04.2009

Erik kadar aşksızım, dutlar gibi şanssızım..

Varya resmen eriğe ve çağla bademe aş eriyorum.. 250 gramı 26 TL.. Sanki insan satın alıyoruz, rus kızları bile daha ucuz bee!! bahçe falan görsem erik ağacı olan, dalacam yemin ederim, ilaçlıymış, yiyeceğim dayakmış, hiç umrumda değil.. Bi gün şimdi çocuğum böyle.. oturduğumuz yerde bir tarafta dublex evler var bi tarafta apartmanlar.. Evlerin bahçelerinde ise çağla bademler falan var.. Mahallede bi çete kurulmuş.. Çorçocuk sitedeki bütün çağla badem kaysı ne var ne yoksa talan ediyolar... Zoydaklı o dönem yanımda yok.. Mahallede çok sevilen bir çocuk da değilim.. Çok aktif değilim daha doğrusu, inanılmaz içime kapanık bir çocuktum. Bu çete olayı olunca mahallede hiç görmediğim bebeler sokağa çıkmaya başladı.. bi baktım hayatımın aşkını gördüm orda.. Hatta şurda buluşmuştuk, o mal işte.. Aşık oldum ya ben bu çocuğa, beni alsınlar diye çeteye uğraşıyorum... Çetenin lideri sitenin güvenlikçisinin oğlu Hasan.. Piçin teki böyle.. defter kağıdını sigara gibi sarıp ben sigara içiyorum derdi.. Hiç duymadığımız küfürleri falan ondan duyardık.. Abiler bitek onu yanlarına alırlardı.. onla yaşıtlarıymış gibi konuşurlardı.. bir tasoları vardı hepimizin tasosundan fazlaydı.. dönen tasosu vardı bebenin sen ne diyosun.. bide çirkiinnn, karaa, kuruu, yağlı saçlı bişeydi... Dediki bana "seni alacaz çeteye ama bize kendini kanıtla.. Şurdaki bahçeye gir çık.." Bahçeninde demir çubukları var.. girdim bahçeye çıkarken ayağım bi kaydı.. o çubuk benim gözüme battı... alt tarafından girdi kaşımın orda durdu.. nasıl kanıyorr nasıll ama anlatamam.. Erkekliğe bok sürdürmemek için gıkımı çıkartmıyorum.. Ordaki herkes çığlık atıyor ben "bişi olmadı ki.. olmadı ki" diye gülüyorum.. gözümün acısı varya off diyorum sana şimdi.. eve gittim yarabandı yapıştırdım.. Akşam eve annem geldi ben odadan çıkmadım.. tam tuvalete gidiyodum ki annemin kocası bi gördü gözümü.. Niye bize söylemiyosun diye çarptı ağzımın üstüne bitane.. Ama hakkını yemiyeyim bu konuda bütün gece hastanede bekledi.. hala izi ufacıkta olsa vardır gözümün altında.. özellikle terlediğimde ortaya çıkıyo.. Bi gözüm bantlı korsan gibi dolaştım bi süre.. Ama bu sayede çeteye de alındım.. Hatta en kral üyesi oldum çetenin. Tek gözü olmayan kız, korkusuz cesur hatun. Ben tabi çabuk gaza gelen bi tip olunca, her boka atlıyordum, "Funda ablaların evi mi, ben çalarım erik ordan siz durun" diye atlaya zıplaya, ilk aşkımı ve onun saz arkadaşlarının karınını doyuruyodum. Belli başlı kız çocukları için yapılan kurslara gidiyodum o dönem, sırf onlarla olcam diye derslere katılmıyodum.. Beni bıraksan okula bile gitmeyecem.. Hergün bahçe talan edip meyve yiyoruz.. taso oynuyoruz, istop oynuyoruz.. çete dışından kimseyle de konuşmuyoruz.. Bir bahçe var kafayı ona takmışız.. Bahçe alamutun kalesi gibi.. Sahte cennet, ne istersen var orda.. Ama köpekleri var o yüzden götümüz yemiyor orayı talan etmeye.. Ben dünyanın en mutlu kızıyım, bora yanımda benim.. tokamı çalıp kaçıyor falan.. "beni seviyoooo" diye kalbim ağzımdan atıyor.. çocuk bana "salaksın seeennn harbiiiden salaksın kızaamm" diyor, ben bana salak dedi bana aşık.. diye mutlu oluyorum.. Bir defa oyun oynarken elim ağzına girdi çocuğun.. O elimi yıkamadım.. öpüp durdum, öpüşmüş gibi olalım manasında.. Çok aşıktım ona ben, öyle böyle değil yani..
....
Boş bir ev var orda toplanıyoruz çeteyle, Hasan planı açıklıyo biz yapıyoruz.. Planımız alamut kalesi gibi olan bahçeyi talan etmek.. Köpeği yürüyüşe götürür götürmez evdekiler, biz dalacaz oraya.. Ama nolur nolmaz elimiz boş kalmasın diye grubu ikiye ayırdı.. bi grup da başka evin bahçesine dalacak.. her şekilde çağlaları yicez yani..
Bu Hasan denen haysiyetsiz veled, aşık olduğum çocuğu diğer gruba verdi.. Bi sinirlendim, o nereye ben oraya dedim ama Hasan kızdı.. "o zaman kalk gitt kızım evine.. ya bunu yapacaksın yada basıp gideceksin" dedi.. "Lan ben bu çeteye sırf Bora için katılmışım, bi gözümü feda etmişim.. Sen bizi ayırıyosun hasan dümbüğüüü" dedim, içimden ama dedim.. sustum çete lideri yaa beni atmasın diye gruptan.. Hasan ne dese yapmak zorundaydık biz, cipslerden bi ton yiyip tasolarımızı ona veriyoduk, lastik oynardık mesela kızlarla. Bu sevmiyo diye bütün lastikleri boş evde yakıyorduk, canı top mu oynamak istiyo çocuğun it gibi oynayacaksın başka çaren yok. Hayır neden yapıyorsak, sanki yapmasak çocuk bize napcak. En fazla boş evin duvarlarına gidip. "Pucca .... olmuş" yazar. Ki yazdı.. Ona karşı gelen erkekler top, kızlar oropu olarak o duvara mimleniyordu. orospu değilde "....." terbiyeli çocuktu yani.. Bide hepsi çağla badem için yani. sanki buzdolabında aynı meyvelerden yok.. çocukken ne cinsmişiz haa.. iki erik için elin piçi ağzımıza sıçıyodu.. Bildiğin sıçıyodu ama.. Ölün lan dese.. hepimiz ölürdük yani..
Neyse işte ben gözetleyen kişiyim.. gelen giden varmı diye.. evde kimse yok diye düşünüyoz biz, o yüzden dışardan gelecek olanlara bakıyorum.. Bi yandan hasana küfrediyorum.. Anaa bi baktım kapı açıldı ordan.. Bağırsam bende yakayı ele vercem, hiç bişi sölemeden ben topuk.. Apartmanlara doğru nasıl koşuyorum.. Apartmanın birine bi girdim kapısını kapattıyodum ki bi baktım hasanlar da arkadan geliyolar.. şap diye kapadım kapıyı.. bunlar nasıl yumrukluyo.. bi yandan da çığlık atıyolar.. "PuCCaaaa aççç açç diye" Hiç umrumda değil, açmıyorum kapıyı.. O sırada bi baktım, seslerin arasında Boranın da sesi.. Yaralı serçe gibi, ağlak ürkek ve telaşlı.. Kalktım hemen açtım kapıyı, herkes yukarı doğru koşmaya başladı.. Ay gibi suratı ve bir metre boyuyla Bora önümde.. Sanki o an sadece o ve ben varım.. Arkadanda ev sahibi geliyor.. Aval aval ben boraya bakarken çocuk itti beni, yukarı koşmak için.. O sırada nasıl düşündüysem, yemin ederim hiç bilmiyorum.. Boranın tuttum kolundan "sen aşağıya in" dedim.. Bodruma zorla indirdim çocuğu.. kapıyı bi elimle tuttum adamda arkalarından geliyodu.. herife "koş amca yukarıya kaçtılar" diye gösterdim.. Adam yukarı çıkınca Borayı alıp kaçtım...
...
Kendimi resmen feda etmiştim.. herif orda banada iki tane sallayabilirdi.. ki Hasanı evire çevire dövmüş.. O güvenlikçinin oğlu olduğu için diğerlerinde başı ağrıyabilir diye ona en fazla saldırmış olmalı.. Bu sayede bana "evine git kızım" lafının acısını almıştım.. Hemde Boranın gözünde bir kat daha artmıştım... Bu dayak faslından sonra zaten çete dağıldı... Yaz gelince millet yazlığına gitti, unutuldu bitti.. döndüklerinde ise kızlar artık lastik oynamaya, erkekler ise maç yapmaya başladı.. Ama hep Bora benim içimde kalmıştı.. Taki facebook denen götlek site, çocukluk aşkımın koftiden olduğunu bana gösterene dek.. Heyy gidi heyy, çok özlüyorum o günleri bazen.. Özellikle eriğin raflardaki fiyatını görünce..

19.04.2009

Sinirliyim valla bak! (çok küfür var uyarmadı deme)


Şimdi aslında başka birşey yazmıştım ama sildim, dedim bekle daha zamanı var PuCCa.. Bende onla alakalı birşeye dem vurayım dedim.. şu hatun tee ne zaman sormuştu bana, bloglarda görmek istemediklerin diye.. sinirimle alakası olsun onu yazayım bari. Birinci olarak blog olayında sevmediğim şey, hayat standardını tavan gösteren tipler. Genelde erkek oluyor bunlar.. "yurt dışı gezilerimden birinde aldığım, fransız adamların taşaklarıyla ezdiği üzümlerden yapılan, kırmızı şarabımı yudumlayarak bu yazıyı yazıyorum. Yanında ise hellim peynirimle, mozart eşliğinde diyardan diyara sürükleniyorum" Yani bu olayın özü, şuanda cola içiyorum, oda kapağından beleş çıktı diye... Kanal D açık tvde, Akşam yemek yiyemedim peynir ekmekle karnımı doyuruyorum.. Sürekli böyle bir kendini yükseklerde gösterme sevdası var bunlarda. Kaliteli müzik dinlerler, kaliteli mekanlara giderler, migrosun en kazık mallarını dolaplarına dizerler.. İki tanede nazımdan kazımdan şiir döşede mi oraya, off anam off.. Bu yazdıklarıyla karı kız tavlamaya çalışırlar.. yorumlarına bakın bu tiplerin, aklı 5 karış havada karılar.. Kurlaşma içerisindeler yorumlarda. "haniii o şarabı beraber içcektik ooo" "bi dahaki gezinde bana hediyee getir yaa" "ayy canım çekti yaa" Bu salakları zaten git yap yani, hakediyolar orası başka mevzu.. Babam bile yapsın onları, ona da dicem aç blog uğraşma, bloglar "kaliteli erkek adı altında gezen kekomançilere aç salak karılarla dolu!" Birde bunlar net abazanlarından şikayet ederler, oysa asıl kendileridir. Kanmayın abi şunlara, ömrü hayatında karı kız görmemiş heriflere şirketi laptop verince metropol insanı oluyor. 4 arkadaş toplandığında, bu herife kral çapkın ünvanı veriyorlar. "Bu varyaa bu, blog yazıyorum ayağına götürmediği karı kalmamış ders almak lazım bu piçten" diyerek hava üstüne hava basıyor. Bizde "aahh aman allam, hellim peyniri yiyen erkek" diye atlıyoruz herife. Ve en ilginci bu atlayan karıların çoğu gelip burda bana "ahlak dersi" veren tipler olması. cık cık cık. Biraz daha sinirlenip herşeyi açıklamayı düşünüyorum ama daha zamanı var durr bakalım... hepinizin ağzına sıçacam, herşeyden uzak gibi görünsem de.. Kim kimle, nerde napıyor, kim yiyişmiş, kim kullanmış, kim ne demiş, kim kimin nesiymiş, kim evliymiş, kim ne kadar maaş alıyormuş.. Hepsini tek tek yazarım buraya. Boşuna mı medya mensubu olduk aaa..
Şey kızlarına da uyuzum. "dünya başıma yıkılıyor, herkes arkamdan konuşuyor, bu insanların nesi var böyle, herkes kötü, çok zor yaşamak ben çok safım" Bunların böyle ağızlarının ortasına iki tane çakasım var.. Bi kendine gel, hiçkimse iyi insan değildir.. bu tiplerin böyle kendilerini acındırmasına deli oluyorum.. Kimbilir ne bok yapmıştır da, insanlar bunun arkasından iş çevirmiştir. Aseksüel olduğunu iddia edip 4 kez kürtaj masasına yatanlara da, sinir olduğumu bi daha bi daha yazmama gerek yok sanırım. Bunlar beni deli ediyor, sevişmez, öpüşmez, erkek nedir bilmez, biri öpüştüğünü yazsın kıyameti koparır.. lan öpüştük yazılmış sanki aldı benim derimi söküp duvara astı gibi davranırlar. Ama normalde de gör bak o tipleri, benden çok sevgilileri olmuştur. Karı bir hafta aşk acısından geberir. İkinci hafta hop başkasını bulur. Sonra gelir buraya "ıyyy herşey nasıl pislikleşmiş" ayağı çeker. Lan sendeki sevgili sayısı, Hakkarideki askerlerden daha fazla. Daha kime namusunun tescilini vermelerini bekliyorsun.
Şeyleri hiç sevmiyorum, ben çok güzelim, taş gibiyim, bendeki fizik ooff off, kitap gibi karıyım aç aç oku beni, tiplerini. Çünkü bunlar çok çirkin oluyor. Bide pazarlıyormuş gibi kendini geliyor bana. Bi fiyatını yazmamış, onuda anlaşacaklardır heralde diyorum.. Bide burası için "ayy abazan şeyi orası" diyolar ya, ulan semra özala benziyorum, hala beni becermek isteyen herif varolabilir mi? kendimi övdüğüm kaç satır var şurda. Burda abazanlar dolanıyorsa, o kızların bloglarını parçalamaları lazım adamların. Aynı anda online sayısı 500 ü bulması gerek.
...
Yorumculara gelirsek.. Sokakta gördüğünde yanıma yaklaşamayacak tiplerin burda paso organını öne atması beni deli ediyor. Bi gün dicem valla, "ver adresini puşt, 3 cmlik nohutunla erkekliğini blogdan göstermek marifet. Ver o adresi geliyorum, onu kesip ağzına tıktıktan sonra resmini yayınlarım. Sende kurtulursun, bende" Şuraya yazsam, babamı kestim bavula koydum. Adamın bana yazacağı yorum, "seni öyle bir sikerim ki" Hayır yani, bende edep denen olayın sınırı yoktur. Bana bir laf söylüyorsan, itin götüne sokup sokup çıkartırım. Ağlatana kadar susmam. Hala neyin teranesini yapıyorsun. Sikebilecek misin beni? var mı o göt sende? yook dimi. O zaman bas git anana bacına sulan.. onları dikizleyip mastırını çek. Sen sana yakışanı yap yani.. Haa bide şeyler var.. 2 kişiyi yakaladım öyle, bekliyorum olayı nereye vardıracaklar diye. Şimdi blog adresinden önce bir yorum atıyor, "ayy canım ne güzel yazmışsın" tarzı bişey. Ardından adsızla bir yorum atıyor. "Ne kadar salaksın biliyor musun. burayı okuyanlarda senin kadar salak" Bacım az önce deli dümbül yalakalık yapmıştın ya, dicem ama bekliyorum sonucu nereye vardıracaklarını.
Şeylere de uyuzum böbüşümlere.. "off çok pis osurdum" yazılsa, bunlardan gelecek olan yorum "ayy mis gibi koktu, vallaa kokusu buraya geldi tatlım" "böbüşüm canını sıkma sen mikmik cikcik" karı yazmış bir metin, tek gecelik ilişkimi bugün barın birinde gördüm diye.. yazılan yorum aynen şöyle "böbeğimm, ya sen nasıl bahtsızsın. canım ya üzülme taam mı, ben seni çok seviyorum. Sakın ama sakın o canını sıkma prensesim"
ben buraya yazmışım, çocukla öpüşemedik diye.. aynı kişinin bana yazdığı yorum "bu nasıl kadınlık. Utanmıyor musun, bazı şeyler özel olmalı, senin gibiler yüzünden hepimizin adı çıktı"
Aynı kişi bunları yazan. Diğerinin one night standına kurban olan karı, benim öpüşmeme karşı..
Cıvık cıvık bir sevgi akmasına deliyim bu tiplerden. Hayır yani cevapta veremiyorsun bunlara. "seni çok seviyorum böbeğim nolur nolur üzülmeee" diyen kişiye, "bende seni" desem.. Yalanın allahı olacak. Yani neden seveyim ki zaten. Onunkide yalan. Bir yalan üzerine kurmayalım diye ilişkimizi hiç yazmıyorum bişey. Ama ben normalde de bu tipleri çekemem.. Sarmaş dolaş cıvık cıvık, hep böyle şekerli bir sıfatla tanımlama karşıdakini, midem kalkıyor yaa. İnandırıcı değil, sürekli tükürüklü tükürüklü öpüyorlar, terli terli sarılıyorlar öörrrkk..
Yorum yazanların, blogu sahiplenmeye çalışmasına da uyuzum. kendilerini arkadaşım dostum falan gibi görüp böyle baskın şeyler yazıyorlar ya. "Hacı kendine gel, tanımıyorum seni. Tanımak gibi bir gayretim de yok." Geçen biri yazmış işte, "artık blogunu kapat çok uzadı sıktın" ee gelip okuma manyak. ben bile yazdığımı okumuyorum yani. Bunları başka bloglarda da görüyorum. 5 yorum sonra bunlar sahipleniyor blogu. Kendilerine uygun yazı yazılmayınca sinirleniyorlar. daha çok vardı ama neyse yoruldum..

7.04.2009

Dışarısı hain dolu, bana lazım içi dışı masum.. çok masum..


Eğer aşıksam karşımdaki adam dünyanın en mükemmel erkeği oluyor gözümde. Bknz: pekmez, siğil.. Bittikten sonra ise ıyy sümüğümü sürmemem gereken tiplermiş diyorum. Hele siğil öörrkk, trilyonlarlar verseler dönüp bakmam. yalan söyledim dönüp bakarım. trilyon bu borumu! haa işte neyse şimdi sanırım bu sebepten sarma benim için dünyanın en mükemmel herifi.. Öyle ki, özcan denizle murat boz gelse, hadi bebeyim aşk yuvamıza gidelim dese, sittirin lan idneler derim! Gene yalan söyledim demem! Murat boz lan, babamı satarım onun için.. Böyle başlarda sadece yalnız kalmamak için, sarıp durmuştum çocuğa ama şimdi böyle garip oldum. Ne bileyim, habere gidiyo mesela 2 saat ortada göremiyorum ya, nasıl yüzüm düşüyor, nasıl kötü hissediyorum kendimi.. Hayatta en nefret ettiğim insan tipi, kendini farklı göstermeye çalışanlardan.. Mastır yaparak alacağı zevki, vajinadan almak için karakterini eğip büken heriflerden tiksiniyorum.. Sarmada bu olay yok, olduğu gibi kendini farklı göstermeye çalışmıyor. Fikirleri neyse şap diye söylüyor.. Sonra benden çok şey bilen erkekler herzaman ilgimi çekmiştir.. Bana çok seksi gelir bu olay.. bana bişeyler anlatırken, böyle gözlerini gözlerimden ayırmadan, konuşmaya başladığında.. Sanki herif deri tangasıyla bana kucak dansı yapıyormuş gibi hissediyorum.. İşini seven erkeklerde çok çekici gelir bana.. kadınların bu yüzden iş alanında başarılı olmadığını düşünüyorum. Sevemiyolar kadınlar hiçbirşeyi.. Herşeyde mükemmellik arıyorlar. Mesela bir erkeğe deki, 1 saat daha çalışman lazım. Hiç ses çıkartmaz adam. Ama kadına de aynı şeyi. Anam anam, hemen msn iletisine yazar, "off gene burdayım :(" önüne gelene ağlar, "yaa 1 saat bekletiyolar boşuna, hep bana geliyor bu, mualla daha hiç beklemedi" haftasonu izinler iptal densin mesela.. Sadece kadınlardan ses çıkar "yaaaaaaa" hemen hepsi 50 tane tilkiyle haftasonu iznini almanın yolunu ararlar. Daha ben hiçbir erkeğin 1 saat fazla çalıştırdılar diye ağladığını duymadım. Ama kadınlar, değil 1 saat servis 5 dakika geç kalksa başlıyorlar vırvırvır.. O yüzden kadınlarla, özellikle evli kadınlarla çalışmayı hiç sevmiyorum.. PuCCa ekibini kur, istediğin programı yapacaz deseler mesela. Ekibe alacağım insanların tek tek msn ileti geçmişlerine bakarım, "off gene iş :(", "hala işyerinde:(", "çok çalışıyo yaa" tarzı yazan kişileri kesinlikle almam.. yani diyeceğim o ki, Sarmanın o işine tutkusu hoşuma gidiyor o yüzden..
Birde çok düşünceli, detaycı.. Geçen gün yemek yiyoruz beraber, kuzenim aradı. Bi baktım giderken kuzenime de paket yaptırmış.. belki açtır diyerekten. Bazen beni şaşırtıyor, biraz dik düşünceleri var insanlar için mesela. Kuzenimin nişanlısı, pek onun tarzı değil.. Adam cluplerde loca kiralayıp absolitleri açtıran bi tip. Tek muhabbeti, arabalar ve kendisi.. Tanıştırdık biz bunları, ama ben hiç muhattap olacağını düşünmemiştim sarmanın. O kadar sıcak kanlı davrandı ki, nerdeyse hergün telefonda görüşüyorlar. Kuzenimin nişanlısı bayıldı sarmaya.
Bazı şeyleri benim için düşünmesi çok hoşuma gidiyor. yıllık iznimi kullanamayacağımı öğrendim. İzmire nasıl gidecem falan diye üzülüyordum. Bu pekmezin arkadaşıyla konuşmuş, bizim orda biri daha var onlada konuşmuş napılır diye. haftalık izinleri değiştirip 3 hafta kullanmasam, 3 günlüğüne gidebileceğim formülünü bulmuşlar.. Ben akrabalarımdan birini öldürüp gitmeyi düşünüyordum ama neyse.. Ne bileyim işte bunları yapması hoşuma gidiyor..
...
Haa kötü yanları yok mu var tabi, Mesela bazen beni çok salak gibi görüyor. Bildiğin hiçbirşeyden anlamayan, beyninin içi bomboş biri gibi.. Bu beni deli ediyor ama ses çıkartmıyorum. Sonra kendi dediğinin dışında hiçbir fikri kabul etmiyor. İnsanları çok küçük görüyor, herşeyin en mükemmeli kendinde olduğunu düşünüyor. Siyasi görüşü benim düşüncemle tam aksi yönde, o düşüncenin dışındaki bütün fikirler yobazdır, cahildir, gericidir diye kestirip atıyor. Muhabirlere doğuştan verilen bir özellik varya, "memlekette neler oluyor sizz uyuyun" tavrı sinirimi bozuyor. Herşeyin özünü onlar biliyormuş gibi yapıp, biz kimlerin masasında oturduk sen bilmiyorsun tavırları deli ediyor beni..
Sonra fotoğraflar yüzünden çok tartışıyoruz. Fotoğraf çektirip oraya buraya koymanın teşircilik olduğunu, insanlar görsünde "aa kıza bak taş gibi" desinler diye yaptığımızı. kendilerini ifade etmekten yoksun, salak insanların sadece fotoğraflarıyla egolarını şişirdiğini, ha çırılçıplak fotonu koymuşsun facebooka, ha vesikalığını. İkisinden de alınan hazzın aynı olduğunu, insanlar beni görüyor diye heycanlanıldığı için yapıldığını söylüyor.
Sonra pembe, mor, sarı gibi renkler giyenlerin sadece "ben burdayım" demek için giydiğini, dikkat çekmeye hevesli, aciz insan hareketleri olduğunu, eğer bir kadın kırmızı ruj sürüyorsa, dudağıma bakın ben seksiyim demek istediğini. Yani beynini kullanamayan kadınların, götünü başını dikkat çekici hale getirerek ilgi istediklerini savunuyor.. Ulan diyorum madem her bok teşirciliğe giriyor. Hiç sokağa çıkmamız lazım. Ha ordan burdan yarım yamalak öğrendiğin şeylerle ilgi çekmeye çalışmışsın, ha kırmızı rujunla.. Neticede ikiside ilgi değil mi.. İkiside aynı haz değil mi diyorum. İşte o sikik bakışlarını dikiyor, "sen daha çok safsın, hiçbirşey bilmiyorsun hayata dair öğreneceksin yavrum" diyerek gidiyor.. Sonra arabada sevmiyor, ben biraz sıkıldım otobüslerden artık. Bide yürümekten canım çıktı.. Gece hayatı zaten yok. Lisede bile bu kadar cafe muhabbetim olmamıştı. Biraz sıkmaya başladı bunlar.. Ablasının olayına alıştı artık allahtan, o durumu atlattık..
.....
Ben ama anladım bu tip insanların neden böyle olduğunu.. çocukken bunlara veriyolar gazı, "aslansın kaplansın.. bak oğlumuz konuşuyor amanda aman agucuk gugucuk.." evdeki bütün dertleri tasaları saklıyorlar oğlanın derslerini etkilemesin diye. Sütünü içirip, "benim paşam çok zeki, anadolu lisesi birincisi miniminin" edip, salıyolar memlekete.. Sonra böyle bir gudubet geldimi başlarına dünya yıkılıyor sanki.. Adamın dert diye gördüğü tek şey çünkü okuldan geldiğinde, annesinin anahtarı komşuya bırakması.. Öyle bir pohpohlamışlar ki, zannediyor herşeyin en doğrusunu bunlar biliyor.. Herkes mal, salak bi bu zeki.. Onun dünyası dışında başka yaşam alanını kabul etmiyor.. 50 yaşına da gelse, değişmiyor bu tipler.. O yüzden oğlum olursa ağzına sıçacam onun.. böyle pohpohlayarak hayatta yetiştirmem.. Zaten kızım olursa allah yardımcısı olsun.. Gözünün kıpırdamasından yediği boku anlayacağım için. Çok zor günler bekleyecek yavrularımı..

5.04.2009

İçim daraldı yeter bağrıma bağrıma vuranlardan!


Benim için arkadaşlık, dostluk gibi kavramlar çok tırıvırıdır.. Cıvık cıvık, mıçmıçlı böyle içli dışlı, heran sevişilecek türden arkadaşlıklara hayatta katlanamam.. Yani arkadaşlık dediğin benim için, "hobaa gençler bu akşam napıyoruz", "ahaha cemileyi gördün mü, ne giymiş", "hadi gel şunu makaraya saralım" türü muhabbetlerin geçtiği olaydır.. Öyle olmasına rağmen, nerde piskopatça davranan, nerde hasta karı var onlarla arkadaş oluyorum.. Şimdi sarmayla çıkmaya başlayınca doğal olarak Esra Ceyhan yitti bitti benim için. Gözüm görmüyo bile diyebilirim.. fazla damarına basmamak için, pekmezin arkadaşıyla bile çok konuşmuyordum.. yanına almış 2 kızı, onlarla böyle salak saçma laf sokup duruyordu.. Valla cevap verme tenezzülünde bile bulunmamıştım.. Ortaokul mu burası yapar yapar susar nasıl olsa dedim. .
Ama anladım ki yanılmışım.. kız tam anlamıyla deli gibi davranmaya başladı. Hayır bazen diyorum, seviştik haberim mi yok. Ulan ne böyle abartıyosun, işyerinde takıldığın insanım yani.. Geçen gün toplantıda öyle bir laf etti ki, boynunu kırıp atabilirdim.. "kriz PuCCayıda etkiledi. kız muhabirlere kadar düştü. Artık yeni sponsorları alsak, kız kurtulsa bari..Eskiden arabalar bırakırdı onu, akbil bile kullanmaya başladı yazık.." 8 kişi var masada, yönetmende duruyor.. İçimden dedim, madem ortaokula çevirdin burayı, sen biilirsin.. Lafı bittikten sonra, eğdim kafamı önüme, birşey söylecek gibi yaptım, kafamı kaldırdım, sonra elimi sanki gözyaşımı tutuyor gibi yapıp, ağlayarak çıktım dışarı.. tuvalete gidip bekledim..
Şu hayatta öğrendiğim şeylerden biri, ne bok yersen ye, hep mağduru oyna..Siyasette, aşkta, komşulukta, otobüste, vapurda heryerde. Mağduru oynayacaksın, ama olmayacaksın.. Koskoca bir kavram var yahudiler diye.. O adamlar dünyayı sikse, "gaz odalarına kapatılıp, sabun yapılmışlar ayy anlatma fena oluyorum" sözlerini söyleyeceğiz.. şimdi eğer orda bende ona laf söyleseydim, oda bana laf söylecekti.. öyle biri bizi susturana kadar devam edecekti... Ve onun için "ohaa karı iyi koydu lafı" diyeceklerdi. Çünkü birimimdeki herkes, pekmezi aldattığımı sanıyor, erkekleri araba markalarıyla özdeştirdiğimi biliyor.. Zamanında dalga geçmek için Esra Ceyhana bir laf söylemiştim.. Bizim kanalda çocuğun bir yavşayıp duruyordu bana, çok iyi çocuk niye onla çıkmıyosun diyorlardı.. bende dedim, şimdi iki piyango bileti var.. Birini almak zorundasın. Biri kartal araba veriyor. Diğeri ise porsche... İki bilette aynı fiyat hangisini seçersin.. Ben hakkımı kartaldan yana kullanmam demiştim.. İşte bu lafı her önüne gelene anlatmıştı. Ağzımla kuş tutsam, genede zengin erkek avcısı olarak adımı temize çıkartamazdım..
....
Çıktıktan sonra odadan arkamdan koştu bitane kız, tuvaletten konuşmak istemiyorum dedim, ağlamaya devam ettim sesli sesli.. Sonra işte 'tuvalette ağlayan kızlara teselli ekibi' iyice toplandı oraya.. Bunlarla sadece orda samimi olursunuz, hiç selam vermediğiniz kişiler ordadır... bazen bunların özel bir clupleri falan olduğunu düşünüyorum. Çağrı cihazları falan var, "bipip biri ağlıyor, hemen tuvalete" Anında nasıl toplanıyorlar oraya.. Sen kapıdan bir çıkıyorsun, kafaları yana eğik "bitanem noolduuu" diye aynı anda başlıyorlar.. Bitanesi bu büyük ihtimal, başkanları. Senin koluna girip lavabonun musluğunu açıyor. Ağlayan insana neden baygın muamelesi yapıyorlar orası ayrı mevzu.. "Hadi bi elini yüzünü yıka sakinleş" diyip, seni izliyorlar.. Eğer senden ses çıkmazsa, hemen başkanları göz kırpıp. "Tamam, hadi toplaşmayalım zaten kötü bunalmasın" diyerek bütün ekibi dışarı çıkartıyor.. Sonra o anaç, o duygu yüklü sesiyle "istersen anlatabilirsin rahatlarsın" diyip, senden çıkan her cümlenin sonuna, "cıkcıkcık, aaaa bak ya yaptığına, yaa yaaa, offf" gibi kelimeleri ekliyor..
Neyse işte, bu kızla biraz konuşup çıktım dışarı. geçtim masama oturdum.. 'Ağlayan kızlara masada moral ekibi' toplandı bu kez.. "Yaa biz seni biliyoruz, onu da biliyoruz, değer mi, "yaa sen takma onu, hiç değmez", "Bak yaa adiye orda ona bir geçirecektim, hiç canını sıkma sen" türünden cümlelerle, biz yanındayız mesajlarını veriyorlardı bana.. Bende bunların karşılığında, onlara sadece.. "öyle demeyin, aslında biliyorum o çok iyi biri, çok seviyorum aslında o kızı, ama bu hareketlerine anlam veremiyorum.. Yaa öyle deme eminim onu bana söylerken düşüncesizce söylemiştir." gibi şeylerle cevap veriyordum.. Buda şey desinler diye, "ayy ne saf kız, nasıl temiz yürekli" falan gibi düşünsünler... Çünkü bende hakkında kötü konuşsam, insanlar kendilerini taraf olmak zorunda hissedecekler. Ama bu durumda bir ezen, bir ezilen var gibi durdu.. Onun yanında dolanan 2 kızdan biride saçımı düzeltip beni teselli ediyordu düşün artık..
.....
Pekmezin arkadaşı geldi yanıma, "kalk gel bi dışarı çıkalım senle" dedi. Yok istemiyorum falan yaptım. "hadi kalk hadii dedi" kolumdan tutup kaldırdı beni. Şimdi bu aslında kötü oldu, çünkü pekmezin arkadaşı onun belaltı noktası. Esra Ceyhan, kıskandığı zaman kendini yok edecek kadar zarar verir, tanıyorum onu yani.. Ki ilk zamanlarda devamlı laf sokuyordu bu bana, "senin gibi kızlar sadece reina önünde olur sanıyordum." tarzı şeyler söylüyordu. "Bir daha seni ağlarken görürsem, önce esrayı döverim. Sonrada onu ciddiye aldığın için seni" dedi.
Sarma yanımıza geldi ardından, Tuvalet önü kızlarından biri yetiştirmiş sanırım. Ne oldu falan diye sordu.. Bende anlattım yarı ağlak vaziyette.. Bu birşey demedi önce.. "Boşver olur heryerde böyle insanlar. hep benimle olduğun için bozulmuştur. Samimiyetinizin verdiği rahatlıkla söylemiştir" falan dedi. Sinirlendim, biraz da bozuldum. O kadar ağlamışım bu salak ne diyor diye. Bide benim kadar onu da aşağıladı kız, ama mal mal konuşuyor dedim. Çıktık yukarı.. Sen tut onca heriften en gavatını seç diye kendi kendime kızdım..
Saat 5 gibi falandı, geldi Esra Ceyhan yanıma.. "Önce pekmezin arkadaşı geldi, ardından sarma, az öncede yapımcı seni neden ağlattığımı sordular. neden ağladığını bilmiyorum ama sana şaka yaptım sadece. Bunda abartacağın birşeyde yoktu. Bana yolladığın insanlara söyle, senden özür dilediğimi. Gelip beni bir daha tehdit ederlerse bu kadar sakin olmam onu da belirt." dedi ve gitti..
Meğer sarma gidip demiş, "PuCCa'nın adını cümle içinde kullandığını duyarsam bir daha, o dilini kopartıp atarım" Akşam dedim böyle böyle demişsin.. onu uyardım sadece falan dedi. Yaa yapmasaydın o çok iyi aslında falan filan diye başladım gene..
- PuCCa seni tanımadan önce, bu kız beni aşar diyordum.. Ama şimdi keşke daha önce tanısaydım diyorum.. Geçen gün kanalda kızlardan biri diyordu senin için, içinin güzelliği dışına yansımış diye. çok iyi niyetlisin, herkesi kendin gibi görüyorsun.. O kadar beyazsın ki, birinin sana çamur bulaştırmasına izin veremem.. O yüzden bırak sana laf söyleyenlerle ben uğraşayım. sen sadece yanımda ol..
Şimdi ben bu adama aşık olmayayım kime olayım! Gerçi bu safsın mafsın muhabbetini bütün sevgililerim başta söylüyorlardı.. Ama yani hiçbiri beni üzen kişileri, böylesine karşılarına almamıştı.. "manyaksın olum sen, yanımda ol de sen bana ben kapının önündeki köpeğin olurummm" dedim ama içimden.. Dışımdan "ehiehhi teşekkür ederim" dedim..

3.04.2009

İletimle değil sanatımla biryerlere gelmek istiyorum

Belli yaşa gelmiş ilişkisi olan insanların facebookta, msnde vıcık vıcık olmalarından tiksiniyorum.
Sevgilileriyle ön sevişmeye ramak kala olan pozlarını profil resmi yapanları hiç sevmiyorum, haaa bide bunun altına yorum yazanları.. "böbüşümm çok tatlısınız yaa","ayy enişteme bak maşallah", "siz bana aşkın varolduğunu gösterdiniz" tarzı aptal saptal yorumlar.. Bir tanesi gerçeği yazmaz mı? ben bi kere yazdım, kız beni listesinden sildi, selam vermiyor şimdi.. "Resmin ana fikri sevişiyoruz sanırım, gerdeğinizi facevideoda izlemek dileğiyle" demiştim. Gayet usturupluydu yani, ama sevişen o, terbiyesiz ben oldum.. Bu çiftlerin msn olaylarına da sinir oluyorum. Hayır yani zaten yazışıyorsunuz ordan, kişisel iletiyle fingirdeşmek ne diye? "aşkımmmm yaaa küsme yerim ben seni", "bebeğim ben tv izliyorum sen gelince çaldır", "tontişi aşkısını çok özledi :(" bide damar takılanlar var, "aşkı buldum seninle, gitmem biryere, böğrümü delmesene", "insanlar geldiklerinde bikbik yapanları değil, gittiklerinde vikvik yapanları, mikmik yaparlarmış" tarzı özlü sözlü vıcık vıcık şeyler. Lan madem msni ikinize özel kullanıyorsunuz, silin beni listenizden halla hallaa!! Avatarları ikisinin resmi olur, şifreleri ortak olur.. Kıza yazarsın bir gün, "varyaa tam 6 ay geçti, erkek yüzü görmedim, offf offf" gelen cevap, "Ben muallanın erkek arkadaşıyım, bi işi vardı, ondan açtım msni gelince yazdığınızı ileteyim"
Ama bunların ayrılıklarını izlemek eğlenceli oluyor, Hemen resimler siliniyor facebooktan.. hoop single oluyorlar.. Kızın ileti durumu, en ağır hasso aşk şarkıları.. "Ben sana küsüm aslında haberin yok", "Bit dersin bitmez ki aşk laftan anlamazki" tarzı şeyler.. Biraz aradan geçince, gelmezsen gelme lan tarzı "hayatımın en güzel günlerini yaşıyorum", "çoook mutluyum" Gidene bay bay gelen hay hay" hatta abartıp adamı kıskandırmaya yönelik, bir garibanla sürekli uluorta yazışmaya kadar sürer bu iş.. Erkeğin ise, "@evde" "@çalışıyor", "@yorgun" kızla alakası olmayan şeyler. Zaten insanların sürekli nerde olduklarını iletilerine yazmasını hiç anlamam.. geçen gün blogculardan biri bu, kız yazmış iletisine "evdeyim, yalnızımm" diye.. Eee napak gelip s.kelim mi diyecektim, kız halimle ayıp kaçar diye bişey demedim.. koca koca insanlar böyle sanaldan bunları yapmaları tiksindiriyo valla bak.. Ama en çok tiksindiren şey, "asdfghj" diye gülme olayı.. Lan hanginiz gülerken asdfgh diye ses çıkartıyor! mecli memeişli insanlarsınız, nenelerinizin sizin yaşındayken ortaokula giden kızları vardı! ayıp yani!
....
Yıllarca yukarda yazdığım şeyleri insanlara söyledim, kızdım, götümle güldüm.. Ama işin aslı ben onları köpekler gibi kıskandım! Daha hiç avatarıma sevgilimle resmimi koymadım ben, facebook açıldı açılalı hep single durumdayım. (mahmut tuncerle yaptım bi kere, mahkemeye veriyodu herif) Sevgililerime, "gelirken orkid alsana, normal yazandan al, diğeri kocaman oluyo kıçımın arasında kaşındırıyor" demeye utanmadım da, "bebeğim artık releloşinşlip olalım mıı" demeye utandım.. Ben heveslisi gözükmeyeyim dedim, cool tavrımdan vazgeçmeyeyim dedim. zaten pekmezin facebooku yoktu, siğil ise son dönemlere doğru söyledi, yapalım diye.. İstanbulda daha iyisini bulurum nasılsa, kısmetlerim kapanmasın diye ertelemiştim..
Tabi birde benim çevremde 'böbüşümmmm tayfasından' insanlar olmadığı için.. ilişkide gözüktüğüm an gelecek yorumları biliyorum, "kim lan bu ezik senle çıkıyo ahaha", "yazık la bebeye" tarzı seviyesiz şeyler yazacaklardır kaba insanlar!. Foto altı yorumlarımdan belli, götüm gibi karılara yazıyorlar, nazar dualarını, ay güzelsin şöylesin böylesin.. benim foto altı yorumlarıma bak bide: "şuursuzluğun bi albümünü yapsalar senden bi kaç foto alırlardı kesin zuahhaha", "kovboy gibi çıkmışın lan.rodeo yapıo sanki", "ortada ki kızın nosunu versene çok tatlıymış"
...
Şu zamana kadar belirli nedenlerle öyle sanaldan kamuoyuna ilanı olmadı aşklarımın.. Yaa daha iyisi çıkar siktiret bunla anılma boşuna dedim, ya karşımdaki benim için bunu düşündü, ya böyle başta entellik yapıp sonra, içimde salak biri var diyemedim, yada çıktığımız dönemlerde internete hiç girmedik..
O yüzden hayatımda ilk defa seviyeli bir ilişkiye benzeyen şeyim olmuşken kaçırmamam lazım dedim.. Bildiğin seviyeli ilişkimiz, bende şaşırıyorum ama öyle valla.. saat 10 dedin mi evdeyim ben. Ne alkol, ne gece hayatı, ne bela, ne bişey hiçbirşey yok! Üstelik paramda var ama hiiç alemlere takılıp, masalarda sızmıyorum.. İçimden de gelmiyor valla..
Kanalda mıçmıçmıç sürekli.. Her fırsatta yanyana gelip, dokunmadan birbirimize kurlaşıyoruz.. tenhalarda menhalarda tabi behlül ve bihter gibi öptüm öpmedim oyunu yapıyoruz... Çıkışta yemek yiyioruz, bi yerde oturup kahve içiyoruz sonra beni eve bırakıyor. Sonra uyuyana kadar telefonda yada msnde.. Öyle alışmışım ki belaya falan, oturup dizilerdeki karakterlere üzülüyorum.
Ağzımdan küfürlü kelime bile çıkmıyor, bir gör yanında beni, nasıl hanım hanım, nasıl kibarım.. en başta buna demiştim ben, kimse duymasın diye, geçen gün, "Artık kasmayalım hiç, ben öyle gizli saklı işlere gelemiyorum" dedi, kasmadık saldık kendimizi. Herkes biliyor artık çevremizdeki.. Yani bu ilişkiyi facede resmileştirmek farz oldu..
Yalnızzz bir sorunum var, buda böyle her entel dantel gibi facebook kullanmıyor.. "20 sene önce tanıdığım herifi görsem ne olacak bırak ya" diyor. İnsanların kendilerini sergileme yeri bi nevi pazaralama alanı diyor. Msne resim koymayı sevmiyor, hergün suratını gören adamlar msninde, zaten seni tanıyorlar ne diye resmini koyuyorsun diye bana kızıyor. Facebooka koysam da o içimde alev alev yanan tutkuyu dindiremiyecek.. Tek taraflı yani, bari onun bana yavşamış gibi olan fotolarından koyim, nasılsa görmeyecek.. ilişkide durumunun karşılığında isim yazmasını istemiştim oysa oda olmayacak.. Birtek avatara resim koyma olayında içim soğur..
Yani hal böyle olunca ağız tadıyla yapamıcam ben bu içimdeki uhdeyi.. oysaki ne çok istemiştim kişisel iletilerle sevişmeyi :(

PS: Yazdığım o şiirimsi şeyleri sosyomatta, forumlarda, bloglarda görmeye çok alıştım.. Hatta kimisine facebookta grup bile açılmış.. Neticede 4-5 satır diye alıntı yazmadan konuluyor anladım. Ama milliyet blogda bir karı var, biri mail atmış söyledi sağolsun.. yazdığım şeylerden kendine manita yapıyor.. Bana bak sürtük sil onları! o kadar yazdım, ben bitane bulamadım, zilli aynı yazıyla bulmuş!
Peki ya şu günlükte yazılanları baştan aşağıya kopyalamak nasıl bir gerizekalılık örneği olabilir ki? Yazıları geçtim mal insan benim profilimi bile almış.. Sonra sıkılmış benden, gidip teyyareden çırpmış.. Yavaş yavaş dağılmadan sizinkini yürütmeden bir uyarı yapmak gerek dedim ben..
http://gizemsels.blogcu.com..